Patronsuz Medya

Zihinsel Konformizm

Necdet Şen - 18 Temmuz 2008  


Erken öten horoz, geç kavrayan kaz

Geçenlerde eski bir arkadaşımla karşılaştım.

Havadan sudan konuşurken konu siyasete geldi.

"Yav" dedi, "hatırlar mısın, o zamanlar (1990'lar) söylediğin her şey doğru çıktı."

"Doğru çıktı" dediği, uzun zamandan bu yana dile getirdiğim ve başlangıçta pek fazla kişiyi inandıramadığım şeyler: Sovyet bloku dağılınca şallak mallak olan bir kısım solun kapağı kof bir doktrin olan Kemalizm'e attığı, "şeriat tehlikesi"nin aslında yapay bir "öcü" olduğu, korku duygusuyla baş edemeyen insanların otoriter rejimlere meylettiği, başörtüsü yasağının despotik özü, kendisini "çağdaş" diye tanıtan zümrenin bir bölümünün aslında seçkinci ve darbe destekçisi olduğu, medyanın, yargının, üniversitelerin "sol" kisvesi altında bal gibi kurulu düzenin avukatlığına soyunduğu gibi bugünün artık yaygınlaşmış fikirleri.

Dayanamadım, "ama o zaman bana kan kusturdunuz bunları söylediğim için" dedim.

Sırıttı, "biraz erken söyledin" dedi.

Kanımı kurutana kadar didişmek yerine anlamaya çabalamadığı için özür falan dilemedi tabii ki.

Zihinsel Konformizm

Bu kadar çok bilgi, belge, kanıt ortaya dökülmüşken, komplolar, cinayet şebekeleri, dehşetengiz planlar dava dosyalarına işlenirken ve mızrak çuvala sığdırılamazken, nasıl oluyor da kendisini bu güne kadar "darbelere karşı" hatta"darbelerin mağduru" olarak görmüş bir kesim, bu soruşturmaya "inanmam da inanmam" deyip direnebiliyor?

Neden Susurluk yol kazasına mal bulmuş magrıbî gibi dalan medya şimdi ikiye yarıldı da büyük kısmı "hepsi palavra" diye ayak diretiyor?

Tamam, belli ki bazı plaza yöneticileri ve yazarları o ekspres trene vaktiyle binmiş, tren hızlandıkça panikliyor ve bir türlü atlayamıyorlar, son durağa kadar trende kalmak zorundalar artık.

Ama normal zamanlarda bu medyaya zerre kadar güvenmeyen bir kısım okur neden bugün onlarla hemfikir?

Acaba bunun nedeni, o kitlede hep var olan kendisini bir şeylere "karşı" olarak konumlandırma alışkanlığı olmasın?

Bilmediği konularda "bilmiyorum'" demek yerine biliyormuş ayağına yatma ve bunun için de zahmete girmeden okunabilen köşelerden emanet fikir devşirme kolaycılığı?

Yani zihinsel tembellik?

Hatırlayalım, Susurluk kazasından sonra zamanın başbakanı konuya karşı tavır almış ve gayet basiretsiz bir üslûpla "fasafiso", "mum söndü" gibi ifadeler kullanmıştı.

Zaten "şeriatçı" diye damgalanan ve hasım olarak algılanan Erbakan ve Refah Partisi böyle falsolu bir yola sapınca, üstelik de kurulu düzenin asıl patronu olan Silahlı Kuvvetler de bu protesto kampanyasına destek verince, bizim tatlı su aydınlarının ve medyanın çekineceği hiç bir şey kalmamıştı ortada. Dost ve Düşman gayet net belliydi zaten.

Ama bugün çok daha karmaşık bir tablo var. Dehşetengiz bir örgüt ve başarısız bir darbe girişimi açığa çıkarıldı. Ama AKP hükümeti buna "fasafiso" diyerek karşı çıkmak yerine üstüne gidiyor.

Zurna da orada zırt ediyor galiba.

Kendi siyasal duruşunu AKP'ye ve onun temsil ettiği muhayyel Öcü'ye karşı olmak olarak tanımlayan kesim, AKP'nin yürüttüğü bir operasyona yandaş olmaktan çekiniyor.

Çünkü bugüne kadar başkalarını "yoksa sen de mi AKP'nin kuyruğuna takıldın?" diye sıkıştırırken, şimdi kendisinin de benzer bir suçlamaya maruz kalabilme ihtimalinden rahatsız.

O zaman işin kolayına kaçıp, gazetelerde yazan "fasafiso" türü hazırlop yorumlara bel bağlamak daha rahat geliyor.

Nasıl olsa yalnız da değil. Bu nağme kalabalık bir koronun dilinde.

Yarın işin rengi değişirse "ne yapalım yahu, ben de gazetelerin yazdıklarına aldandım" deyip işin içinden sıyrılmak var nasıl olsa.

Bu açıkgöz yurttaş modelinin, dört elle sarıldığı kolay muhalefetin kendisini 12 yıl öncesinin Necmettin Erbakan'ıyla aynı gaflet ve dalâlet çizgisine düşürdüğünü anlaması için sanırım biraz daha zamana ihtiyacı var.

* * *

Konformizm: Kendisini zora sokacak, rahatını kaçıracak, toplumla çatışmasına neden olacak davranışlardan ve fikirlerden uzak durma, "uyaroğlu" takılma, vicdanı tersini emretse de kolay yolu seçme, gelene ağam gidene paşam deme, etliye sütlüye karışmama, kokmama, bulaşmama, itaat etme, işin kolayına kaçma hali.

Yorumlar

Benim annem ve babam 68 kuşağından aydın insanlar. Onların anlattıklarıyla kendi gördüğüm dünyayı karşılaştırınca biraz kafam karışıyor. Onlara "siz romantiksiniz" dediğimde de sinirleniyorlar. Ama galiba öyle biraz. Yani kötü niyet yok tabii ama (hatta çok fazla iyi niyet var) ben açıkçası şu an olup bitenlerin hepsini "gericilik" olarak görmüyorum. Orta yaşlı kuşak neden bu kadar karamsar, bunu da anlamakta zorluk çekiyorum. Galiba bu kuşak olaylara dar açıdan bakıyor.

Hakan Doğan - 12 Ağustos 2009 (11:29)

diYorum

 

Necdet Şen neler yazdı?

496
Derkenar'da     Google'da   ARA