Büyük cirolu şirketlerin yüksek maaşlı avukatları tarafından yazılmış sözleşme metinleri. Mikroskopla okunabilecek ufaklıkta, anlaşılması güç teknik kelimeler. Bir nevî teslim şartnameleri.
Sistemin memurları, annemizin kızlık soyadından, çocukken hangi hastalıkları geçirdiğimize kadar en mahrem sırlarımızı talep ediyorlar bizden.
Sebep?
Belki kredi kartı, belki taksitli alışveriş, belki sigorta sözleşmesi.
Bir şey satarken bile alabildiğine kibirli bir üslûp. Neredeyse genetik soyağacımızı ya da cinsel tercihlerimizi bile soracak müşteri temsilcileri. Hatta böbreğimizi şirkete bağışladığımıza dair elimizden imzalı kâğıt alacak.
Bilinçaltımızda derin arama yapabilen bir tür Google da sırada belki.
Tüketim düzeni bize cennet vaad ediyor. Karşılığında da annemizin kızlık soyadını istiyor.
Uzun yıllar önce vazgeçtim bu mavallara inanmaktan.
Bize yalancı mutluluklar gösterip kanımızı emen düzenin sunduğu ne varsa elimin tersiyle ittim.
Cep telefonum, arabam, bonus kartım, alışveriş puanım, kol saatim, sigorta poliçem yok.
Bütün o hukuksal cilânın altında aslında öz olarak "seni bi lokmada yutarım" demeye getiren sözleşme metinlerine de imza atmadım hiç.
Yanımda cüzdan taşımayı bırakalı uzun yıllar oldu.
Günün birinde pantalonumun ya da ceketimin cebindeki sözlük kalınlığındaki cüzdanın ve içindeki kâğıt ve plastik tomarının neye yaradığını sorguladım. Onsuz da yaşanabileceğini anladığım an kaldırdım attım bir kenara hepsini.
Artık sokağa çıkarken para harcamam gerekiyorsa gerektiği kadarını katlayıp gömleğimin cebime koyuyorum, olup bitiyor.
Telefon rehberimi de attım. İyi gün dostlarından azat oldum böylece.
İstif, oburluk ve açgözlülük hastalığına karşı bağışıklık kesbettim.
Artık cascavlak ve özgür biriyim.
Zaten "Hanlar hanını buldum, dükkânım yağma olsun" diyenlerdensen, görüyorsun ki senin artık ne efendin ne de sisteme paçanı kaptırmana yol açabilecek maddî bir bağımlılığın var.
Köleleşmenin mazeretlerini bir bir çıkarıyorsun hayatından.
Sözün namusu da orada başlıyor galiba.
Efendisiz ve müdanaasız bir insan oluveriyorsun.
Hayatımızı kolaylaştırsın diye "sahip olduğumuz" şeyler, belli bir süre sonra bize sahip çıkmaya başlıyor. Yanında getirdiği rahatlığa şükürsüzlükten midir, belli bir süre sonra yeni koşullara alışıp, sahip olduğumuz eşyanın, "zaten hakkımız" olduğunu sanmamızdan mıdır bilemiyorum ama, sonucunda, tasmamızı ellerine aldıkları muhakkak… Hayatımızı kolaylaştırması için aldığımız aracımız, belli bir süre sonra, benzin masrafları, sigortası, bakımı, çiziği, aman çalınmasın bi daha bakayım, olarak tekrar bize geri dönüyor…
Rahatladığımızı zannederken daha da, hayatı mı zorlaştırıyoruz, yoksa bütün bunların hepsi, tembel olmamdan kaynaklanan sorunlar mı çözemedim…
Halit Avar - 30 Aralık 2012 (14:25)
Necdet Şen neler yazdı?
Necdet Şenin Bacısı gibi(14 Ağustos 2015)
Çatlakhayvan severin bir günü (27 Eylül 2012)
malmı
canmı? (9 Şubat 2010)
Rütşvet davası'nın iddianaseminde…(28 Ağustos 2008)
gıcık olduğunusöyle bana, kim olduğunu söyleyeyim sana (6 Ağustos 2008)
Suçlusun, çünkü az önce seni suçladım!(14 Temmuz 2008)
Dünyadan bîhaber kabilelerve bizim uygarlığımız (4 Haziran 2008)
Bir Koy Beş AlHolding'in satış temsilcileri (26 Ekim 2007)
Kötünün kaç çeşit tarifi var? (8 Kasım 2004)
Psikolojikman(21 Temmuz 2003)
yazarhaaa? vay canına! (11 Nisan 2003)
Ama ürünü tanıtmak lâzım(29 Eylül 2002)
çatlakmı? (18 Ağustos 2002)
huysuzgeliyor! (30 Temmuz 2002)
Ofis basmasıyıllarının fikir hayatı (20 Nisan 2002)
halk anlamazsafsatası (28 Mart 2002)
Şişmanlar ve
şişmanlara düşmanlar (23 Mart 2002)
Hızlı Gazeteci'yi bedavaya versene(11 Şubat 2002)
Film Gibi(1 Şubat 2002)
yobaza karşı (5 Kasım 2001)
Bana onun kellesini getirin!(30 Mart 2001)
Solcu Müslüman olmaz(7 Ekim 1989)
Aile AKP Ali Türkan Amerika Araba Aydın Beslenme Bilim Cem Karaca Cehalet CHP Cinsellik Çevre Çizgi Roman Çocuk Demokrasi Deprem Derkenar Devlet Dil Distopya Edebiyat Eğitim Ekonomi Erkek Fanatizm Felsefe Feminizm Gençlik Hayat Hayvanlar Hoyratlık Hukuk İnternet İslâm Kadın Kapitalizm Kedi Kemalizm Kent Kitap Kişilik Komplo Konut Kültür Kürtler Mavra Medya Mektup Meslek Militarizm Milliyetçilik Mizah Modernite Müzik Necdet Şen Nefret Nostalji Pazarlama Polemik Portreler Psikoloji Reklam Safsata Sağlık Sanat Savaş Sevgi Seyahat Sinema Siyaset Spor Şiir Tarih Teknoloji Telefon Televizyon Terör Toplum Tutunamayanlar Vicdan Yazmak Yalnızlık Yaşlılık Yergi Yoksulluk
Sitedeki içerik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası ile korunmaktadır. Yazılı izin olmadan kopyalanamaz, çoğaltılamaz, değiştirilemez, başka mecralarda kullanılamaz. Ancak, uzunluğu 200 kelimeyi geçmemek, yazar adı ve kaynak belirtmek ve bu sayfaya link vermek kaydıyla yazılardan alıntı yapılabilir.