Evvelsi günkü yazıda sözünü ettiğim "Köktendinci Cemaat" yazısına gelen mektuplardaki bazı ilginç noktaları paylaşmak istiyorum.
* * *
Okurlardan Nihat Özbudun diyor ki:
"Ben bu cemaatı 'kemikleşmiş beyinler' olarak da algılıyorum. Bu cemaatin oluşmasında MEB'nin rolü nedir sizce?"
Ne mi? Galiba MEB (Millî Eğitim Bakanlığı) vamp erkek; "içkisine ilâç katılan" ve o akıl bulanıklığı anında bekâreti izale edilen de bizim beyinlerimiz.
Resmî palavraları yeterince hafızlayanlara "hayat insanı" vesikası veriyor MEB. Vesikasını alan kendi "kârhanesini" açma ayrıcalığını elde ediyor.
* * *
Mevcut eğitim sisteminin ortaya çıkardığı çeyrek aydına "Müfredat Aydını" demiştim vaktiyle.
Dünyayı gayet dar bir zaviyeden algılayan ezberci ve dogmatik aydın karikatürüne uygun gördüğüm sıfattı bu.
Müfredat Aydını kendi başına kavram üretemese de daha önce üretilmiş en takoz sloganları körün değneğini bellediği gibi beller ve düşünebilen insanları susturma konusunda pek cevvaldir.
* * *
Bu bağlamda asıl değinmek istediğim mektup, bir buçuk yıl önce İzmir'de yaptığı konuşmadan cımbızlanan bir bölümün Atatürk için "bu adam" sözlerini sarfettiği biçiminde sunulmasıyla adeta manevî linç kampanyasına maruz bırakılan siyaset profesörü Atilla Yayla'ya ait.
Baştaki ve sondaki nezaket cümleleri dışında mektubu aynen aktarıyorum.
Sayın Şen…
Bahsettiğiniz kesim kelimenin tam anlamıyla bir cemaat. Onların diğer cemaatlara duydukları öfke, prensip olarak cemaatlara karşı olduklarını ve bireyi yutan cemaatçılığa karşı bireyselliği ve birey haklarını savunduklarını göstermiyor.
Diğer cemaatların mensuplarına kendi cemaatlarına mensup olmadıkları için kızıyorlar ve devletin fiziki ve psikolojik zor yoluyla herkesi kendi cemaatlarının mensubu haline getirmesini talep ediyorlar.
Bir diğer sorun, sizin de ifade ettiğiniz üzere, bu cemaatin mensuplarıyla soğukkanlı ve rasyonel tartışmalar yapılamaması.
Hemen öfkelenmeye ve herkesi en adî sıfatlarla yaftalamaya hazırlar. Çünkü onlar dünya görüşleri ve ülkenin meseleleleriyle ilgili tartışmaları bir bilgi ve muhakeme meselesi olarak değil, imanlarının tartışmaya açılması olarak görüyorlar.
Hallerine çok üzüldüğüm bu insanların sesleri gür çıkar gibi görünüyorsa da sayıları ve toplumdaki etkileri hızla azalıyor.
Eşyanın ve insanın tabiatına karşı durdukları için, bu kaçınılmaz.
Ama, ne yazık ki, sağduyulu bir şekilde kanaatlerini ve pozisyonlarını gözden geçirip, revize edip toplumsal gelişmeye katkıda bulunacak yeni pozisyonlar benimsemek yerine, akıl ve mantık dışı söylemlere ve yollara sapıp hayatı hem kendilerine hem kendileri gibi olmayanlara zehir ediyorlar.
Bu insanlarla ilgili şahsi bir tespitim pek çoğunun psikolojisinin ciddi şekilde, profesyonel yardıma ihtiyaç duymalarına sebep olacak ölçüde, bozuk olduğu.
Prof. Dr. Atilla Yayla
Buckingham Üniversitesi
Büyük Britanya
Mektubun altındaki adres özellikle dikkatimi çekti. Demek ki bu linç kampanyasından sonra Atilla Yayla'yı da ekmeğini başka bir diyarda aramak zorunda bırakmışız. Bunu bilmiyordum. Daha da üzüldüm.
Müfredat Aydını'na istiklâl madalyası takmak lâzım. Düşünce üretme konusunda değilse de düşünenleri bezdirip sınır dışına püskürtme konusunda "Türk gibi kuvvetli" olmayı başarabiliyor.
Yukarıdaki görüşlerinde sayın Yayla'ya şerh düşeceğim tek yer, "Diğer cemaatların mensuplarına kendi cemaatlarına mensup olmadıkları için kızıyorlar ve devletin fiziki ve psikolojik zor yoluyla herkesi kendi cemaatlarının mensubu haline getirmesini talep ediyorlar" cümlesi.
Kişisel gözlemlerimden yola çıkarak diyebilirim ki, bu cemaat kendi "kalite" ölçütüne uymayanları asla arasına almaz.
Seçkin cemaatimizin asıl muradı, zihnen "sınıfsız imtiyazsız üniform bir kitle" olmakla birlikte, sosyal anlamda kara kafalı kalabalığın eskiden olduğu gibi bundan sonra da kendi sefil muhitinde yaşamaya devam etmesi ve boyasız ıskarpinleriyle şık kaldırımlarımızı kirletmemesidir.
Çok lâzımsa biz onlara köy enstitüsü falan yaparız. Yeter ki gelmesinler.
Bu arada, değerli bilim adamımıza destek vermek için açılmış bir web sitesi buldum: www.atillayayladestek.org
Sitenin ana sayfasındaki şu ifadeler düşündürücü:
"Atilla Yayla sadece söylediği sözlerden ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı! Ertelenen Ceza'ya ek olarak 24 ay boyunca da Atatürk hakkında konuşması yasaklandı."
Desenize, 24 ay müddetle bize karada ölüm yok.
Ondan sonra Allah kerim.
Fikir oradaysa kodes de burada.
Necdet Şen neler yazdı?
Necdet Şenin Bacısı gibi(14 Ağustos 2015)
Çatlakhayvan severin bir günü (27 Eylül 2012)
malmı
canmı? (9 Şubat 2010)
Rütşvet davası'nın iddianaseminde…(28 Ağustos 2008)
gıcık olduğunusöyle bana, kim olduğunu söyleyeyim sana (6 Ağustos 2008)
Suçlusun, çünkü az önce seni suçladım!(14 Temmuz 2008)
Dünyadan bîhaber kabilelerve bizim uygarlığımız (4 Haziran 2008)
Bir Koy Beş AlHolding'in satış temsilcileri (26 Ekim 2007)
Kötünün kaç çeşit tarifi var? (8 Kasım 2004)
Psikolojikman(21 Temmuz 2003)
yazarhaaa? vay canına! (11 Nisan 2003)
Ama ürünü tanıtmak lâzım(29 Eylül 2002)
çatlakmı? (18 Ağustos 2002)
huysuzgeliyor! (30 Temmuz 2002)
Ofis basmasıyıllarının fikir hayatı (20 Nisan 2002)
halk anlamazsafsatası (28 Mart 2002)
Şişmanlar ve
şişmanlara düşmanlar (23 Mart 2002)
Hızlı Gazeteci'yi bedavaya versene(11 Şubat 2002)
Film Gibi(1 Şubat 2002)
yobaza karşı (5 Kasım 2001)
Bana onun kellesini getirin!(30 Mart 2001)
Solcu Müslüman olmaz(7 Ekim 1989)
Aile AKP Ali Türkan Amerika Araba Aydın Beslenme Bilim Cem Karaca Cehalet CHP Cinsellik Çevre Çizgi Roman Çocuk Demokrasi Deprem Derkenar Devlet Dil Distopya Edebiyat Eğitim Ekonomi Erkek Fanatizm Felsefe Feminizm Gençlik Hayat Hayvanlar Hoyratlık Hukuk İnternet İslâm Kadın Kapitalizm Kedi Kemalizm Kent Kitap Kişilik Komplo Konut Kültür Kürtler Mavra Medya Mektup Meslek Militarizm Milliyetçilik Mizah Modernite Müzik Necdet Şen Nefret Nostalji Pazarlama Polemik Portreler Psikoloji Reklam Safsata Sağlık Sanat Savaş Sevgi Seyahat Sinema Siyaset Spor Şiir Tarih Teknoloji Telefon Televizyon Terör Toplum Tutunamayanlar Vicdan Yazmak Yalnızlık Yaşlılık Yergi Yoksulluk
Sitedeki içerik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası ile korunmaktadır. Yazılı izin olmadan kopyalanamaz, çoğaltılamaz, değiştirilemez, başka mecralarda kullanılamaz. Ancak, uzunluğu 200 kelimeyi geçmemek, yazar adı ve kaynak belirtmek ve bu sayfaya link vermek kaydıyla yazılardan alıntı yapılabilir.