Şehir hatları vapuru Kadıköy iskelesine yanaşmak üzere. Yolcular vasat kısmında birikmiş iskelenin atılmasını bekliyorlar.
Bir ses işitiliyor kalabalığın arasından.
"Gülersin tabii, keyfin yerinde! Allah bilir sen de oyunu AKP'ye vermişsindir!"
Bunu diyen yirmili yaşlarda ufak tefek hamsi gibi bir oğlan. Çıkıştığı da tam aksine kelle kulak yerinde, hafiften kıranta, kılık kıyafet düzgün biri.
Adam sakin. "Versem noolur ki?"
Oğlanın öfkesi burnunda. "Öldürürüm lan seni!"
Adam gülüyor. Oğlanın öfkesindeki çiğliğe mi, hamsi meşrep cüssesiyle bağdaşmayan kuru gürültüsüne mi belirsiz.
Yanımda duran kadına soruyorum "nedir mesele?'" diye, "hiç işte" diyor, "bu Bey 'biraz sakin olun, dünya yıkılmıyor' dedi, çocuk delirdi.'"
Allah Allah!
İtidal tavsiye edene bile bu kadar öfke duyulan bir cozutma noktasına Türkiye nasıl geldi?
Ne oluyor? Biz neden her on yılda bir birbirimizi gırtlaklayacak kadar kamplaşıyoruz? Kim geriyor ilişkileri? Neden her politik gelişmeyi varlığımızı tehdit eden ölümcül bir kumpas gibi algılıyoruz?
Eskiden bir Celal Bayar vardı, ne zaman görüşü sorulsa "bu kuş komünizm gelebilir'" derdi, milletçe tir tir titrerdik. Şimdi de en az on yıldır bir takım "akil" adamlar "şeriat geliyor, memleket peşkeş çekiliyor, battık, öldük, süvari yetiş'" diye kıyametleri koparıyor.
Kör kör gözüm parmağına bir darbe girişiminin hesabı tarihimizde ilk kez sorulabilirken, milletçe sevincimizden uçacak yerde bir üzüntü bir hiddet bir darbecileri temize çıkarma telâşı ki sorma gitsin.
Ne oluyor?
Bu hamsi kadar oğlan oturup derin siyasal analizler mi yaptı da bu kadar öfkesi burnunda? Yoksa yanlış bir yerleriyle okuduğu yamanmış (embedded) yazarların dolduruşuna mı geldi?
Cevabı galiba biliyoruz. Onu ve benzerlerini bu kadar kışkırtıp birer darbe gerekçesi olarak sokaklara salan o "akil" adamlar yarın bu toplumun yüzüne nasıl bakacak, işte onu bilemiyoruz.
Bekliyorum açıklanmasını, bakalım darbecilerin layihasında "yanımıza alınacak'" diye bahsedilen kanaat önderleri ve gazeteciler kimmiş?
Basındaki bu hiddetli kalemler sakın fikirsizliğin yerini hötzötle dolduruyor olmasın? Ya da belki kendi asap bozukluklarını dünyanın suçu sayıyorlardır.
Acaba devlet memurlarında olduğu gibi, köşe yazarlarında bir "yaş haddinden emeklilik" sınırı mı konulsa?
Komiser Kolombo - 6 Aralık 2008 (18:13)
Sakın yanılan siz olmayasınız. Darbeyi köşeye sıkıştırdık iyi de oldu. Ama gençlerin AKP karşısında olmasında hatta onu yeryerden yere vurmasında bir sakınca yok. Bunun için illa da birilerini okumasına artık hiç gerek yok bence. Sadece sokaklarda bir gün yürümek yeter.
Soner Barbaros - 8 Mayıs 2011 (12:57)
Necdet Şen neler yazdı?
Necdet Şenin Bacısı gibi(14 Ağustos 2015)
Çatlakhayvan severin bir günü (27 Eylül 2012)
malmı
canmı? (9 Şubat 2010)
Rütşvet davası'nın iddianaseminde…(28 Ağustos 2008)
gıcık olduğunusöyle bana, kim olduğunu söyleyeyim sana (6 Ağustos 2008)
Suçlusun, çünkü az önce seni suçladım!(14 Temmuz 2008)
Dünyadan bîhaber kabilelerve bizim uygarlığımız (4 Haziran 2008)
Bir Koy Beş AlHolding'in satış temsilcileri (26 Ekim 2007)
Kötünün kaç çeşit tarifi var? (8 Kasım 2004)
Psikolojikman(21 Temmuz 2003)
yazarhaaa? vay canına! (11 Nisan 2003)
Ama ürünü tanıtmak lâzım(29 Eylül 2002)
çatlakmı? (18 Ağustos 2002)
huysuzgeliyor! (30 Temmuz 2002)
Ofis basmasıyıllarının fikir hayatı (20 Nisan 2002)
halk anlamazsafsatası (28 Mart 2002)
Şişmanlar ve
şişmanlara düşmanlar (23 Mart 2002)
Hızlı Gazeteci'yi bedavaya versene(11 Şubat 2002)
Film Gibi(1 Şubat 2002)
yobaza karşı (5 Kasım 2001)
Bana onun kellesini getirin!(30 Mart 2001)
Solcu Müslüman olmaz(7 Ekim 1989)
Aile AKP Ali Türkan Amerika Araba Aydın Beslenme Bilim Cem Karaca Cehalet CHP Cinsellik Çevre Çizgi Roman Çocuk Demokrasi Deprem Derkenar Devlet Dil Distopya Edebiyat Eğitim Ekonomi Erkek Fanatizm Felsefe Feminizm Gençlik Hayat Hayvanlar Hoyratlık Hukuk İnternet İslâm Kadın Kapitalizm Kedi Kemalizm Kent Kitap Kişilik Komplo Konut Kültür Kürtler Mavra Medya Mektup Meslek Militarizm Milliyetçilik Mizah Modernite Müzik Necdet Şen Nefret Nostalji Pazarlama Polemik Portreler Psikoloji Reklam Safsata Sağlık Sanat Savaş Sevgi Seyahat Sinema Siyaset Spor Şiir Tarih Teknoloji Telefon Televizyon Terör Toplum Tutunamayanlar Vicdan Yazmak Yalnızlık Yaşlılık Yergi Yoksulluk
Sitedeki içerik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası ile korunmaktadır. Yazılı izin olmadan kopyalanamaz, çoğaltılamaz, değiştirilemez, başka mecralarda kullanılamaz. Ancak, uzunluğu 200 kelimeyi geçmemek, yazar adı ve kaynak belirtmek ve bu sayfaya link vermek kaydıyla yazılardan alıntı yapılabilir.