Patronsuz Medya

Papağanlar ve insanlar

Necdet Şen - 30 Haziran 2008  


Marketin bitişiğindeki apartmanda bir papağan var. Kırmızı beyaz. Ne zaman önünden geçsem "efendiiiii" diye sesleniyor arkamdan. Duymazlıktan geliyorum.

Ne konuşacaksın ki şimdi papağanla?

Sahibiyle de konuşamazsın, penceresinde Atatürk'ün kalpaklı fotografı. Sıram sıram bayraklar. Sanırsın ki fenerbahçe orduevi. O da muhtemelen şöyle diyecek:

"Vatan elden gidiyoooor! Askeeer, yetiiiiş!"

Ezberlemiş, hep bunu söylüyor mahalle halkı. Papağanlar ve insanlar, kafa kafaya vermiş oturuyorlar balkonda. Tuzu kuru bir mahalle burası.

Komşularımın çoğu yüksek tahsilli, Avrupa Amerika falan görmüşler ama ekseriyeti papağan. Sıkıysa geçsin bu sokaklardan sıkmabaşlı biri, halı kilim silkelerler tepesinden aşağı.

Dost düşman apaçık belli; emekli ve işsiz kalabalığının yarısı maaşlı yarısı fahrî kanaat önderi. Fikirler ve küfürler kılıç gibi şakırdarken fazladan bir davulcu daha ha yellenmiş ha yellenmemiş, kimin umurunda?

Rahmetli babam subay ya da hakim olmamı istemiş, ikna edememişti. Bu ikisinin arasındaki rabıtayı taa o zamanlardan sezmiş demek. Annemse illâ bankada memur ol diye tutturmuş, öldür allah lâfını dinletememişti.

Hayatımın hiç bir aşamasında hiç bir kapıya kulp olamadığım için "mesleğiniz nedir?" gibi basit bir soru karşısında bile kem küm edip şallak mallak ola ola geldim bugüne. Ama artık şansım döndü. Bundan sonra soranlara "kanaat önderi" diyeceğim, havamdan geçilmeyecek.

Aslına bakarsan, ben de diğer benzerlerim gibi papağan eğiticisiyim, üç beş slogan da ben ezberleteceğim necip milletime, karşılığında maaş alacağım.

Ama bunu ortalık yerde alenen dile getiremem. Çünkü annem beni bir yerlerde piyanist falan sanıyor.

diYorum

 

Necdet Şen neler yazdı?

363
Derkenar'da     Google'da   ARA