Patronsuz Medya

Yıl 2108: İnsanoğlu dünya cennetini yarattı

Necdet Şen - 1 Eylül 2008  


Değerli dostlarım. Aziz HappyKent ahalisi. Sizlere ibret verici bir hikâye anlatacağım.

Eskiden, yani birkaç kuşak önce, yeryüzünde "solcu" denen bir yaşam formu varmış.

Zamanında Marx adındaki biri öyle buyurdu diye, bu solcular 2008 yılında bile hâlâ ilerlemenin itici gücünün işçi sınıfı olduğunu zannediyorlarmış.

Tabii ki tarihin akış yönünü doğru kavrayamadıkları için tekneleri karaya oturmuş.

Çünkü teknoloji zamanla öyle bir noktaya varmış ki, artık makineler bile makineler tarafından yapılmaya başlanmış.

Aşağıdaki ayeti kutsal tabletimizden aktarıyorum.

"Makineler her işi yapmaya başlayınca işçi sınıfı gereksiz hale gelmiş ve doğal olarak değişimin itici gücü olmaktan çıkmış.

Ve işçi sınıfı ortadan kalkınca sermaye sınıfına da gerek kalmamış.

Dünya 'hizmet sektörü' denen tek bir sınıfın içinde toplanmış ve herkes birbirine hizmet etmeye başlamış.

Yeni teknolojiler sayesinde dünyanın bütünü ve uzayın bir kısmı insanların kullanımına açılmış."

Amin dostlarım.

Herkes mesut ve müreffeh olunca çalışmaya gerek kalmamış.

Ve tabii bol bol boş vaktimiz olmuş.

Ama insan evlâdı boş boş oturunca sıkılır. Onun için herkes sanata merak salmış.

Piyano çalan dans dersleri alan mı istersin, gazete çıkaran, şiir yazan, resim yapan, gergef işleyen, kanarya besleyen, lâle yetiştiren, pul biriktiren, erişte kesen, balığa sülüne çıkan…

Dünya işte böyle bir yer olmuş.

Kutsal metinlerimizin de söylediği gibi…

"Bu yalın gerçeği kavrayamayan solcular geleceğe değil geçmişe doğru yol almaya başlamış."

Amin dostlarım.

* * *

Bu arada proleter robotlar o kadar çalışkanmış ki, ortaya üretim fazlası bile çıkmış.

Peki bunu kime satacaksın? Tabii ki tüm dünyaya.

O zaman da bütün sınırlar ortadan kalkmış.

Dünyadaki tüm muktedirler ve onların ideolojileri ve orduları ve bürokrasileri gümbürt diye çökmüş. Dünyanın tamamı global bir pazar olmuş. Bangladeşli afetzedenin ürettiği çömlekleri Japonlar, Etiyopyalı bestecinin yazdığı "akbabalar leşimi yedi" türküsünü Kanadalılar satın almış. Herkesin cebi para dolmuş.

Sonra bu paralarla herkes ne istiyorsa onu satın almış.

Dünyadaki artan nüfus, küresel ısınma nedeniyle oluşan iklim değişiklikleri, kuraklıklar, seller, depremler, tsunamiler, tayfunlar, çekirge istilâları ve benzeri doğal afetler zerrece sorun olmamış. Çünkü yüksek teknoloji imdadımıza yetişmiş.

Artık zehirli hale gelmiş olan havadan sudan güneş ışınlarından, aşırı sıcaktan, aşırı soğuktan, çevre kirliliğinden, salgın hastalıklardan bizi koruyacak olan teknoloji ürünü yapay kubbeler ve o kubbelerin altında her türlü konforu karşılayan müreffeh site şehirler yapmış bizden önceki kuşak.

Dünya yüzüne minik minik baloncuklar gibi dağılmış olan bu site şehirlerin her birinin nasıl birer yeryüzü cenneti olduğunu bugün bizzat içinde yaşayarak görüyoruz.

Tam yüz milyon kişi, yanlış duymadınız, tam yüz milyon kişi bu müreffeh site şehirlerde yaşıyor.

* * *

Fakat üzülerek söylemeliyim ki dostlarım, mutlu baloncuklarımızın dışında yaşamak zorunda kalan diğer 15 milyar ucubenin akıbeti bizi üzüyor.

Sinekler gibi ölüyor bu kardeşlerimiz.

İçim kan ağlıyor dostlar. Nihayetinde onlar da insan, değil mi?

Ama maalesef kendilerini geliştirmek için yeterince hırslı davranamadılar. Patent ofisinin onaylayabileceği fizibıl bir projeleri olsa, belki bugün onlar da aramızda olacaktı. Hiç değilse bazıları.

Ne yazık ki bu cennet parçası baloncuklarımızın içinde yaşamalarına yetecek kadar servet biriktiremedi bu bidon kafalılar.

Ne yaparsın hayat bu, kimine kavun yedirir kimine kelek. Onları da buraya alsak ne hava yeter ne su ne besin. Biz de ne yapalım, yaşam tarzımızı korumak adına bazı zorunlu önlemler aldık. Bu vasıfsız ve çirkin şeylerin kapıdan bacadan içeri sızıp kısıtlı kaynaklarımızı bedavadan kullanmalarını önlemek için efradına camî agyarına manî lazer kalkanları icat ettik.

Girmeye çalışan… Cozzz! Anlarsınız ya. Anında kebap. Hah hah haaa!

* * *

İşte böyle değerli HappyKent'li hemşehrilerim. Teknoloji sayesinde biz zeki insanlar kendimize bir dünya cenneti yarattık. Ama bu cennet, şimdilik sadece parasını ödeyebilen "seçilmiş" insanların hizmetinde. Ne yapalım, herkese yetecek kadar temiz havamız yok.

İnanıyoruz ki bir gün böyle korunaklı sitelere gerek kalmaz. Gezegen üstünde herkes dilediği yerde kubbesiz imtiyazsız kaynaşmış bir kitle olarak yaşar. Yapay atmosfer yerine doya doya gerçek havayı solur.

Ama bunun için kubbelerimizin dışında kalan şu 15 milyar haşerenin çağdaş teknolojimiz tarafından bir an önce itlâf edilmesini ve biz zeki insanlara yer açılmasını beklemek zorundayız.

Sıkıcı bir bekleyiş bu biliyorum, ama böyle işler biraz zaman alır.

Narin ellerimizi bu sefil ucubelerin kanserli dokularıyla kirletmeyi istemeyiz, değil mi?

* * *

Şen ve esen kalınız dostlarım.

Kapitalizme ve meleklerine iman ediniz.

Hayatın gustosunu ıskalamayınız.

Yorumlar

İlginç. Yazarımız bu konuya zaman içinde birkaç kez değinmiş galiba. Bu da bir başka Küreselleşme yazısı. Tarihi de epeyce yeni. Geçen yaz kaleme alınmış. Yazının girişindeki "kutsal tablet" metninin hangi mübarek şahsîyet tarafından kaleme alındığını da çok merak ettim doğrusu.

Durmuş Düşünür - 27 Nisan 2009 (11:59)

Hafta sonu Malavi'de geçen bir belgesel seyretmiştim, "dünya cenneti" denmişken aklıma geldi. Samanyolu TV'nin bir yapımıydı.

Programcılar, kiliseler kanalıyla Avrupa'dan gönderilmiş 2. El giysilerin satıldığı pazar yerini gezerken bir kaç kişinin engellemesine takıldı. Çekimi durdurmalarını isteyen öfkeli kişi; ülkesinin bu zor duruma "beyaz adam" tarafından düşürüldüğünü ve bir de utanmadan gelip bu durumu kameraya çektiklerini söyledi, bağırarak.

Program sunucusu da çaresiz bir surat ifadesiyle kameraya döndü ve "Buranın halkı Avrupalılara karşı içlerinde çok büyük bir nefret biriktirmiş ve biz de beyaz tenli olduğumuz için tepki gösterdiler" diyebildi.

Her mevsim her türlü ürünün alınabildiği mümbit topraklara sahip bu ülke, 1964'te bağımsızlığını ilân eden eski bir İngiliz sömürgesi. Ülkede dört büyük çay bahçesi var ve hepsi İngilizlerin.

Hastane, doktor ve tıbbî bakım yetersizlikleri nedeniyle yaş ortalaması 37 ve kişi başına günlük gelir 1 dolar.

Fersan Cevriye - 17 Haziran 2009 (15:10)

diYorum

 

Necdet Şen neler yazdı?

60
Derkenar'da     Google'da   ARA