Hani birkaç gün önce günlerden 21 Mart idi, gündüz ile gecenin uzunluğu eşit idi, o zaman zarfında bendeniz siteyi iki gün ardarda güncelleyememiştim de bazı değerli okurlarım merak etmişti de gene sıkılıp kayıplara karıştım sanmıştı ya…
İşin aslı, dışarıdaki bahar havasının kışkırtıcı güzelliğine dayanamayıp kendimi sokağa atmış ve geceyarılarına kadar deniz kıyılarında aylaklık etmiştim.
O gece geç bir vakitte eve döndüğümde, canım bilgisayarı açmak istemedi.
Ertesi sabah nedense normal insanların uyandığı bir saatte uyandım ve daha yüzümü yıkamadan bilgisayara saldırdım. Fakat uğraş uğraş, internete bağlanamıyorum bir türlü.
Sonunda daha önce de yaşadığım bir hadisenin tekerrür etmiş olabileceği olasılığı aklıma geldi, telefonun ahizesini kaldırdım ve çoğunuzun tanıdığı o gıcık bayan sesinin "sayın abonemiz, faturanızı zamanında ödemediğiniz için telefonunuz kesilmiştir" diyen anonsunu duydum.
Aslında benim bütün faturalar bankadaki vadesiz hesaptan otomatik ödenir ama herhalde bu kez de oradaki paradan daha fazla tutan kabarık bir fatura gelmiş olmalı.
"Tamam işte, dışarı çıkmak için iyi bir bahane" dedim ve kahvaltı falan yapmadan fırladım sokağa.
Önceden bir kere daha kesilmişti telefonum ve siteyi tam bir hafta güncelleyememiştim. Ama o zaman parasızlıktan ödeyememiştim faturayı. Neyse ki tam o anda dört yıldan beri satmayı başaramadığım araba cart diye satılmış, bendeniz de topuklarım kıçıma vura vura seğirterek hem faturayı ödeyip interneti açtırmış, hem de Yazıcıoğlu pasajından yakışıklı bir tarayıcı satın almıştım.
Alışkın ayaklarım otomatik adımlarla beni bir kez daha Bostancı'daki sabit pazarın arkasında daha önce de ziyaret ettiğim minik bir ofisin önüne götürdü. Bir evvelki borcu da oraya yatırmıştım…
…diye hatırlıyorum.
Ama o da ne? Kapıda Aktaş Elektrik yazıyor.
Bir süre durup kafamı toparlamaya çabaladım. Yahu, bu işlerden hiç anlamam ama yine de Aktaş Elektrik'e elektrik faturaları yatırılır. Telefon paraları ise (sanırım) az ilerideki postaneye yatırılır… Yani öyle kalmış aklımda… Ama ben geçen sefer buraya yatırmamış mıydım?
Eveeet!
Ama adı üstünde, 'elektrik' yahu!
Olsun, telefon da elektrikle çalışır. Hem burası Türkiye.
Yoksa ben bunadım mı?
Şimdi içeri girip sorsam dalga geçerler mi?
Yoo, hafızam zehir gibidir, ben geçen sefer zaten faturayı yatırmak için burayı sora sora bulmuştum, o yüzden ayaklarım beni otomatikman buraya getirdi ya işte.
Sonunda işin aslını memurdan öğrenmek için içeri girdim ve mütereddit adımlarla bankoya yanaştım. Tam o sırada banko boşaldı ve memur "buyurun" dedi.
Noolur noolmaz, etrafa işittirmeden sorayım dedim, ağzımı camın üstündeki deliklere yanaştırıp alçak sesle "afedersiniz, ben geçen sefer telefon parasını buraya yatırdım diye hatırlıyorum, ama kapıda Aktaş Elektrik yazıyor. Aktaş, telefon parası da tahsil ediyor mu?" dedim.
Memur yüzüme boş boş baktı, "pardon, duyamadım, yüksek sesle söyleyin" dedi.
Gene etrafa kaçamak bir bakış fırlattım, (kimse bakmıyor), demin söylediklerimi biraz daha yüksek sesle tekrarladım. Memur bana boş boş bakmaya devam ediyor. Anladım ki sorduğum soru burada sık sık sorulan bir soru değil. Yani matah bir soru değil. Galiba kafa bulduğumdan kuşkulanıyor.
"Buraya telefon parası yatırılmaz" dedi temkinli bir tavırla. Sonra da gizli kamera aranır gibi arkamda bir yerlere baktı.
"Postaneye mi yatırıcam?" dedim, "evet" dedi.
Mahçubiyetten kızararak elimdeki telefon faturasıyla orayı terkederken, deminden beri yanımdaki bankonun önünde duran ve bu konuşmayla ilgilenmiyormuş gibi yapan bir bayanın "YİHa hOHa hOAAA!" diye makaraları koyverdiğini işittim.
Sanırım salak olduğumu düşündü oradakilerin hepsi birden.
İşin gerçeği, o andan itibaren ben de öyle düşünmeye başladım.
Hani salağın hası herkesi avanak, bir tek kendini zeki zanneder ya.
Ben de onlardan mıyım yoksa diye ciddi ciddi düşünüyorum günlerdir.
Çok hoş usta, kaleminize sağlık. Beni yine okurken gülümsettiniz, harikasınız.
Melahat - 22 Nisan 2011 (11:46)
Necdet Şen neler yazdı?
Necdet Şenin Bacısı gibi(14 Ağustos 2015)
Çatlakhayvan severin bir günü (27 Eylül 2012)
malmı
canmı? (9 Şubat 2010)
Rütşvet davası'nın iddianaseminde…(28 Ağustos 2008)
gıcık olduğunusöyle bana, kim olduğunu söyleyeyim sana (6 Ağustos 2008)
Suçlusun, çünkü az önce seni suçladım!(14 Temmuz 2008)
Dünyadan bîhaber kabilelerve bizim uygarlığımız (4 Haziran 2008)
Bir Koy Beş AlHolding'in satış temsilcileri (26 Ekim 2007)
Kötünün kaç çeşit tarifi var? (8 Kasım 2004)
Psikolojikman(21 Temmuz 2003)
yazarhaaa? vay canına! (11 Nisan 2003)
Ama ürünü tanıtmak lâzım(29 Eylül 2002)
çatlakmı? (18 Ağustos 2002)
huysuzgeliyor! (30 Temmuz 2002)
Ofis basmasıyıllarının fikir hayatı (20 Nisan 2002)
halk anlamazsafsatası (28 Mart 2002)
Şişmanlar ve
şişmanlara düşmanlar (23 Mart 2002)
Hızlı Gazeteci'yi bedavaya versene(11 Şubat 2002)
Film Gibi(1 Şubat 2002)
yobaza karşı (5 Kasım 2001)
Bana onun kellesini getirin!(30 Mart 2001)
Solcu Müslüman olmaz(7 Ekim 1989)
Aile AKP Ali Türkan Amerika Araba Aydın Beslenme Bilim Cem Karaca Cehalet CHP Cinsellik Çevre Çizgi Roman Çocuk Demokrasi Deprem Derkenar Devlet Dil Distopya Edebiyat Eğitim Ekonomi Erkek Fanatizm Felsefe Feminizm Gençlik Hayat Hayvanlar Hoyratlık Hukuk İnternet İslâm Kadın Kapitalizm Kedi Kemalizm Kent Kitap Kişilik Komplo Konut Kültür Kürtler Mavra Medya Mektup Meslek Militarizm Milliyetçilik Mizah Modernite Müzik Necdet Şen Nefret Nostalji Pazarlama Polemik Portreler Psikoloji Reklam Safsata Sağlık Sanat Savaş Sevgi Seyahat Sinema Siyaset Spor Şiir Tarih Teknoloji Telefon Televizyon Terör Toplum Tutunamayanlar Vicdan Yazmak Yalnızlık Yaşlılık Yergi Yoksulluk
Sitedeki içerik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası ile korunmaktadır. Yazılı izin olmadan kopyalanamaz, çoğaltılamaz, değiştirilemez, başka mecralarda kullanılamaz. Ancak, uzunluğu 200 kelimeyi geçmemek, yazar adı ve kaynak belirtmek ve bu sayfaya link vermek kaydıyla yazılardan alıntı yapılabilir.