Yok, hayır, ben müneccim falan değilim.
Hele ekonomist falan hiç değilim.
Dahası, ekonomi zerre kadar anlamadığım, ilgi alanıma hiç girmemiş bir konudur diyebilirim.
Ama "bunlar sallantıda, battı batacak" dememin üzerinden sadece 2 hafta geçmişken, teslim bayrağını çektiler işte.
Veezy ve Denizbank markalarıyla maruf Vestel kuruluşlarından söz ettiğim sanırım anlaşılmıştır. Gelin önce Vestelnet adındaki burnundan kıl aldırmayan internet devinden gelen e posta mesajına göz atalım:
Bilgi için VESTELNET'i arayan Sn. VESTELNET İnternet erişim hizmeti abonesi; Türkiye'nin İnternet servis sağlayıcılığı alanında önde gelen iki firması;VestelNet ile Superonline aralarında yapılan anlaşmaya göre; Vestelnet aboneleri bundan böyle Superonline altyapısından internet hizmeti alacaklardır. VeezyGo modeli ve Veezy markalı erişim hizmeti ile birçok aileyi internete bağlayan Vestelnet, pazarlama kanalında Vestel PC'leri aracılığı ile internet hizmetini halka ulaştırmaya devam edecektir. Mevcut Vestelnet aboneleri, e-posta hizmeti ve adresleri dahil olmak üzere abonelikleri dahilîndeki tüm hizmetleri, Superonline kalitesi ile almaya devam edecekler. VeezyGo aboneleri aynı abonelik koşulları devam ettiğinden Denizbank kredi kartı ile ödemekte oldukları abonelik bedellerini İnternet Servis Sağlayıcılığı sözleşmelerine göre ödemeye devam edeceklerdir. Bu altyapı paylaşımı ile ilgili detaylı bilgi önümüzdeki günlerde gerek web sayfamız gerekse tarafınıza gönderilecek e-posta vasıtasıyla verilecektir.
Yukarıdaki acz bildirimine üstünkörü göz gezdirenler bile şunu hemen anlamışlardır:
VeezyGo diyor ki, "ben bu internet işini kıvıramadım, çuvalladım ve işleri konunun uzmanı Superonline'a devrettim".
Hatırlarsınız, geçen yıllarda Kestaneci ve Kokoreççi tiplemeleriyle olabildiğince çok kişiye internet bağlantısı satmayı hedefleyen ve tüketici tercihini etkileyebilmek için kendini "çok büyük" hatta "dev" gibi gösterme stratejisini izleyen ixir.com da aynı makus talihi yaşamış ve büyük palavralarla gözünü boyadığı binlerce (belki on binlerce) insana para karşılığı sattığı mal çürük çıkınca, "sizi Superonline'a havale ettim" deyip piyasadan sıvışmıştı.
Şimdi de Veezy "ben kıvıramadım, hadi Superonline'a emanet olun" deyip kirişi kırıyor.
Peki bendeniz de dahil, on binlerce (belki yüz binlerce) kandırılmış insandan avuç avuç dolarları toplarken atılan o palavralar neydi?
Dedim ya, ekonomiden hiç anlamam, ben Mısır'daki sağır sultanım. Ama yine de bu balonun patlayacağını size söylediğim günün üzerinden daha iki hafta geçmemişken fiyaskoyu itiraf ettiler.
Bu kampanya aslında bizden taze para toplayabilmek, yani kendi bankalarına faizsiz kredi kullandırabilmek için icat edilmiş bir numaraydı. Bizden toplanan parayla internete yatırım yapılmadı; tersine, toplumumuzdaki modern teknolojiye ve internete yönelik eğilim, vatandaşın üç kuruşlarını emebilmek için fırsat olarak algılandı.
Mısır'daki sağır sultanın (yani bendenizin) bile görebildiği bu kumpası muazzam bütçeli medyanın dolgun maaşlı ekonomi uzmanları görebildiler mi, bilemiyorum. Biliyorsunuz, okumuyorum o paçavraları. Herhalde patronlarının ticarî ve siyasî faaliyetlerinin pazarlamasını yapmaktan bu konuya eğilecek vakitleri olmamıştır.
Hiç anlamam ekonomiden ama yine de ben bile bu dümeni açıklayabilirim.
Bankası da olan bir holding var ortada (hangisinin yok ki). Bu tarz holding bankalarının kasalarının bir biçimde faizi şusu busu sorulmayan, nerede kullanıldığı takip edilmeyen "sahipsiz" parayla dolması gerekiyor hızlı büyüme mantığı açısından. Kılçıksız balık gibi yani, tadından yenmeyen bir meblağ banka için bu bir sürü ufak paranın toplamı.
Örnek olsun diye söylüyorum, ucuz peşinatlı VeezyGo kampanyasına aylar önceden yatırılan ve karşılığında tek kuruş faiz ödenmeyen 100 dolarlar hangi işlerde kullanıldı ve kullanılmakta acaba? Kim araştırdı parasının gezindiği güzergâhı? Satın aldığımız şey (VeezyGo) ödediğimiz kadar ediyor mu sahiden? Dargelirliliğin verdiği eziklik değilse nedir 100 dolar peşinatlı VeezyGo müşterilerini birbirleriyle mağduriyet ortağı yapan? Hangi yoksul burnundan kıl aldırmayan bir holdinge hesap sorabilir?
Acaba bankanın kasalarında biriken o paralarla faaliyet gösterdikleri alanda (internet alanında) yeterli altyapı yatırımları yapıldı mı?
Görünen o ki yapılmamış. Bunu ben çektiğim Veezy çilelerinden biliyordum. Yukarıdaki itirafnamedeki "artık Superonline kalitesi ile" ifadesi de zaten bu gözlemimi doğruluyor. Çünkü "superonline kalitesi" ifadesi aynı anda "Veezy kalitesizliği" anlamına geliyor.
Oradaki pişkin adamlara bir kez de buradan sorayım: İki yıldır telefonlarla e postalarla arayıp bu kalitesizlikten şikâyetimi dile getirdiğimde neden hep "bizim teknolojimiz iyi, sorun sizin telefon hattınızda, annenizin kızlık soyadını bir daha söyleyin" ve benzeri lâfazanlıklarla durumu idare ettiler? Oysa ben de dahil birçok kullanıcı biliyordu onların teknolojiye ve kaliteye yatırım yapmadıklarını. Paralarımızın beceriksizce değerlendirildiğini ya da belki başka kanallara aktığını kestirebiliyorduk. Ama onlar ısrarla gerçek olmayan şeyler söylüyorlardı. İşte sonunda (mecbur kalınca) sakladıkları gerçeği de itiraf ettiler.
Güzelim Türkiyem vahşi batı gibi. Bankaların Red Kit'in maceralarındaki bankalardan bile iğreti olduğu ve o oranda lâubalice yönetildiği, banka patronlarının kendi bankalarının içini hortumlayıp diğer şirketlerine, oradan da kim bilir nerelere akıttığı, alın terimizi buharlaştırdığı ve bunun karşılığında en fazla birkaç ay hapis yatıp sonra servetlerinin başına geri döndüğü bir ülke oldu. Benimki gibi birkaç bireysel itirazın dışında bu tufaya ses çıkaranın pek olmadığı bir ülkeye dönüştürüldü memleketim.
Bar bar bağırdım bir buçuk yıl boyunca. VeezyGo kampanyası bir balondu. Parlak vaadlerle aklımızı çelen bu kampanyadaki muhtemel amaç paralarımızı Holding bankasının kasasına (oradan da kim bilir nerelere) akıtmaktı her halde. Kurumlaşmak gibi bir niyetleri yok muş demek ki. Başka nasıl açıklanabilir hizmetteki bu paspallık?
Kim bilebir ki bir internet bağlantısı satın alırken onun altyapısını, teknolojisini, servisini falan araştırmak gerektiğini? Zaten bu tarz kampanyalar daha önce internetle tanışıklığı olmayan insanları baştan çıkarmak üzerine kurulur. Paraları uyanığa kaptırdıktan sonra burnun sürtüle sürtüle anlarsın çürük mal aldığını, ama üç yıllık sözleşmeye imzayı basmışsındır.
Zaten o sayfalar dolusu, 6 puntoluk minik yazıları okuyacak ne sabrın vardır ne de seni kıskıvrak bağlayan hukuk inceliklerine hakimiyetin. Başına gelecekleri sezer, ama çaresizlikten imzayı atar, bacak arasından yersin golü. Yanlış bir markadan alışveriş yaptığını hissedersin hissetmesine de, ne etrafında akıl verecek bir tanıdığın vardır, ne de teknik destek alabileceğin tarafsız bir kurum bilirsin. "Yâ settar'" der, dalarsın maceranın göbeğine. Tam o noktada seni ve cebindeki dolarları bekleyen dızdızcıyla karşılaşırsın.
Kaldı ki, bu konuda bana danışan bir arkadaşımı Veezy konusunda uyardığım halde, en "ucuz" (ama aslında en pahalı) peşinat onunki diye gitti Veezy'nin kucağına oturdu. Şimdi önünde 3 uzun yıl var, çok yolar saçını başını.
"Artık Superonline kalitesine emanetmişiz", aman ne iyi! Ne var ki ben zaten bezginliğin doruğuna varmış ve iki hafta önce 36 milyon lirayı bastırıp Superonline'dan 3 yıllık bir e posta hesabı satın almıştım bile. Ve şimdi bana çürük Veezy bağlantısını satan ve de 2 yıl boyunca kızlık soyadını sora sora anamı ağlatan Vestel Holding, "artık Superonline kalitesine emanet olunuz" diyor.
Siz de BDDK'nın müşfik kollarına emanet olunuz inşallah!
Bir kez daha keklendim Veezy tarafından. Belli ki haftalar-aylar öncesinden belliydi bu devir teslim işlemi, bizden sakladılar. Saklamakla da kalmayıp, ahmak yerine koydular "Veezy'den kaynaklanan hiç bir sorun yok" diyerek.
Ve hizmeti adamakıllı sermiş, mail-login sayfaları bile açılmayan, değiştirdiğimiz şifreleri hesaplara yansıtamayan, amatör bile denemeyecek kadar konunun acemisi adamları çalıştıran çürük mal satıcıları şu ana kadar çektirdikleri çileden dolayı özür bile dilemiyor. Oysa ben onlara hem kaptırdığım paralardan hem de Veezy berbatlığından gına gelince ek Superonline hesabına ödediğim paradan dolayı, her gün lânetler yağdırıyorum. Voodoo büyüsü bilsem onu da yapardım. Hack bilgim olsa yedi sülâlelerini hacklardım! Adreslerini bilsem pencerelerinin önüne osuruk ağacı diker, her gün sulardım.
Bu zevatı mahkemeye vermeye kalksam, hem konuyu bilen avukat bulamam, hem mahkeme harcını yatırmaya param yetmez. Hem de yeni bir uzmanlık alanı olan internet konusunda sağlıklı karar verebilecek bir yargıca rastlamak, totoda 13 tutturmak kadar imkânsıza yakın olduğu için, bir nevi adalet-toto oynamış olurum. Zaten onlar da bunu bildiklerinden o kadar pervasız ve umursamaz. Çünkü güzel Türkiyem, yargı yolunun kazıklanmış tüketici için fazlasıyla çileli bir yol olduğu tuhaf bir memleket. İnternet hukuku, ne yazık ki henüz fetus aşamasında bir hukuk ve mevzuatında doğru dürüst içtihat oluşmamış. Bu konudaki bir davada Mera hukuku'nu ya da Gemi Adamları Kanunu'nu esas alabilecek yargıçlara rastlamak ihtimali bile var. Yani yargı yolu, daha katmerli bir çile kapısı.
Demek oluyor ki, vur dibine havalansın neco, canını sıkma, bas kalayı rahatla!
Bir kazık yedik ki, sormayın gitsin. Yasalar kimden yana bilemem ama bürokrasi benim gibi mağdurlardan yana değilmiş gibi görünüyor. Emekli yüksek bürokratları müşavir olarak kadroya alabileceğim bir holdingim bile yok, kesin gört altına giderim.
O nedenle de, bana ve benim gibilere bizatıhî internet üzerinden atılmış olan bu kazığın hesabını internet üzerinden sormaya kararlıyım.
Tüm internet kullanıcılarına sesleniyorum. Bizi bu yeni ve henüz tam anlamıyla zaptedilmemiş soluk alma alanında kurda kuşa yem olmamızı önleyecek tarafsız yapıyı kurmak zorundayız.
Öncelikle, bir İnternet Tüketici Danışma Merkezi gibi bir şey (eğer yoksa) kurulmalı ve yeni/eski kullanıcılara kararsızlığa düştükleri her konuda bilgi verme, yol gösterme görevini fahrî olarak üstlenmeli.
Dahası, internetle ilgili davalarda uzmanlaşmış bir hukukçular birliği oluşmalı ve internet davalarında mağdur edilen kullanıcının yanında müdahil olarak davalara katılmalı, hatta kendiliğinden dava açmalı.
Hangi internet sağlayıcının güvenilir ve yeterli, hangilerinin riskli ve balon olduğu konusunda kolayca başvurabileceğimiz ve en kesin bilgilere ulaşabileceğimiz bir veritabanı oluşturulmalı.
Spam, virüs, crack gibi konularda kullanıcıyı uyaran ve bilgilendiren ve bu tarz korsanlıkların peşine düşen sivil bir inisiyatif geliştirilmeli.
Bütün bu sivil oluşumların buluştuğu ortak bir internet sitesi olmalı. Kendi adıma, böyle bir siteye Derkenar'ın anasayfasından daimi link vermekten haz duyarım. Hatta böyle bir sitenin tasarımını para-pul düşünmeden yapabilirim.
* * *
Ve son olarak, bendeniz de dahil onca kullanıcısına kan kusturan Veezy yöneticilerine ise artık tek bir sözüm var.
"Batacaksınız" dedim, battınız. Şimdi de "milletin maskarası olacaksınız" diyorum. Ama üç vakit mi desem, beş vakit mi desem, o konuda kararsızım.
* * *
Bunları da okumakta fayda var:
Veezy saç baş yolduruyor!
Sallantıdaki holding nesinden belli olur?
Necdet Şen neler yazdı?
Necdet Şenin Bacısı gibi(14 Ağustos 2015)
Çatlakhayvan severin bir günü (27 Eylül 2012)
malmı
canmı? (9 Şubat 2010)
Rütşvet davası'nın iddianaseminde…(28 Ağustos 2008)
gıcık olduğunusöyle bana, kim olduğunu söyleyeyim sana (6 Ağustos 2008)
Suçlusun, çünkü az önce seni suçladım!(14 Temmuz 2008)
Dünyadan bîhaber kabilelerve bizim uygarlığımız (4 Haziran 2008)
Bir Koy Beş AlHolding'in satış temsilcileri (26 Ekim 2007)
Kötünün kaç çeşit tarifi var? (8 Kasım 2004)
Psikolojikman(21 Temmuz 2003)
yazarhaaa? vay canına! (11 Nisan 2003)
Ama ürünü tanıtmak lâzım(29 Eylül 2002)
çatlakmı? (18 Ağustos 2002)
huysuzgeliyor! (30 Temmuz 2002)
Ofis basmasıyıllarının fikir hayatı (20 Nisan 2002)
halk anlamazsafsatası (28 Mart 2002)
Şişmanlar ve
şişmanlara düşmanlar (23 Mart 2002)
Hızlı Gazeteci'yi bedavaya versene(11 Şubat 2002)
Film Gibi(1 Şubat 2002)
yobaza karşı (5 Kasım 2001)
Bana onun kellesini getirin!(30 Mart 2001)
Solcu Müslüman olmaz(7 Ekim 1989)
Aile AKP Ali Türkan Amerika Araba Aydın Beslenme Bilim Cem Karaca Cehalet CHP Cinsellik Çevre Çizgi Roman Çocuk Demokrasi Deprem Derkenar Devlet Dil Distopya Edebiyat Eğitim Ekonomi Erkek Fanatizm Felsefe Feminizm Gençlik Hayat Hayvanlar Hoyratlık Hukuk İnternet İslâm Kadın Kapitalizm Kedi Kemalizm Kent Kitap Kişilik Komplo Konut Kültür Kürtler Mavra Medya Mektup Meslek Militarizm Milliyetçilik Mizah Modernite Müzik Necdet Şen Nefret Nostalji Pazarlama Polemik Portreler Psikoloji Reklam Safsata Sağlık Sanat Savaş Sevgi Seyahat Sinema Siyaset Spor Şiir Tarih Teknoloji Telefon Televizyon Terör Toplum Tutunamayanlar Vicdan Yazmak Yalnızlık Yaşlılık Yergi Yoksulluk
Sitedeki içerik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası ile korunmaktadır. Yazılı izin olmadan kopyalanamaz, çoğaltılamaz, değiştirilemez, başka mecralarda kullanılamaz. Ancak, uzunluğu 200 kelimeyi geçmemek, yazar adı ve kaynak belirtmek ve bu sayfaya link vermek kaydıyla yazılardan alıntı yapılabilir.