Mini Test:
- "Hişt Zeliha, o taraftan değil şu taraftan yürüyeceksin."
- "Hiç te bilem, niyeymiş?"
- "Boka basacaksın Zeliha."
- "Hiç te bilem, niyeymiş?"
- "Al işte, bastın bile."
- "Hep senin yüzünden Muhsin. Konuştun, aklımı karıştırdın!"
Yukarıdaki örnekte yer alan Muhsin ve Zeliha gün boyu konuşuyor ama bir türlü anlaşamıyorlar. Neden?
a) Muhsin kaba konuşuyor…
b) Zeliha boş konuşuyor…
c) İkisi de birbirini dinlemiyor…
d) Birbirlerini anlamaya hiç niyetleri yok.
e) Aralarında gizli bir çatışma var ve sözler bunun dışavurumu.
İnsan ırkını diğer tüm gelişmiş canlılardan farklı kılan süreç, her halde ilkel atalarımızın konuşabilme yetisini kazanmasıyla başladı.
İnsanoğlu zamanla seslerden kelimeler, kelimelerden cümleler bina etti, dil belirdi usul usul.
Ama dil, kişiler arasındaki iletişimin en yalın biçimi olmakla birlikte, aynı zamanda insanın insana tahakkümünün de bir vasıtası oldu.
Biz insanlar sözcükleri ve cümleleri art arda dizerek bazen meramımızı anlattık, bazen de sözcükleri ve cümleleri art arda dizerek iletişimi gürültüye boğduk.
Evet, insanlar konuşarak iletişim kurar; ama aynı zamanda insanlar konuşarak gerçeğin kavranmasını müşkül hale getirir.
Aynı cümleler, söylendiği zamana ve zemine bağlı olarak, birbirinin zıddı anlamlar içerebilir. Aynı cümlelerle yıkar, aynı cümlelerle onarırız.
Söz, hangi zeminde, kim tarafından, kime hitaben söylendiğine bağlı olarak, katıksız bir sevgiyi yansıttığı gibi, üstü örtülü bir aşağılamayı da ifade ediyor olabilir.
Sevgilimize sarılırken başka, dilenciyi kovalarken başka anlam ve tonlama taşıyabilir "canım" kelimesi.
Hayır duası için de belâ okumak için de "Allah" diyerek başlanabilir söze.
"Atatürk" sözü, bir fikriyatı ifade etmek için de kullanılabilir, bir dalavereyi hasıraltı etmek için de.
"Sol" kelimesi de onu sahiplenenin mezhebine bağlı olarak sosyalistten faşiste kadar uzanabilen geniş bir yelpaze içinde yorumlanabilir.
Aynı kelime birinin dilinde küfür diğerinin dilinde iltifat yerine geçebilir.
Bazen ses tonu, vurgulamalar, mimik ve jestler, sözcüklerin önüne geçebilir; ne dediğine değil nasıl dediğine bakarak anlaşılabilir kişinin maksadı.
Bazen "yanlış anlamak" ya da "anlamamakta ısrar", aslında bal gibi anlaşılmış olanı karartmak için başvurulan sinsi bir taktik olabilir.
Söz, onu kullananın niyetine bağlı olarak, demagoji için de söylenebilir, yapmak, yıkmak, onarmak, zihin açmak, akıl bulandırmak, onaylamak, yalanlamak, korkutmak, kışkırtmak, suçlamak için de.
Söz, malûmu ikrar ya da propagandayı gerçeğin yerine ikame etmek için de kullanılabilir.
Çünkü ne kadar çok tekrarlanırsa o kadar çok akıllara kazınır kelimeler.
Ve vasat çoğunluk gerçeği her seferinde yeniden keşfetmek gibi zor işlerden kaçınır.
Ortalama insan, niyet tavşanı gibi bir varlıktır; önündeki sepete uzanır ve rastgele bir cümle çeker oradan, "işte bu benim fikrim" der.
Oradaki cümleleri yazan da kendisi gibi bir niyet tavşanıdır muhtemelen. Kendinden önceki niyet tavşanlarından ödünç aldığı klişe cümleleri işlemiştir kâğıt parçalarına.
Niyet tavşanlarına kolay anlaşılabilir ve akılda kolayca istiflenebilir cümleler ezberletme yarışında en önde gidenler, aynı zamanda en yüksek ücretlerle oradan oraya transfer edilen en makbul kanaat önderleridir.
Bir toplumun zihinsel refleksleri burada da Kaf dağının ardında da benzer yöntemlerle biçimlendirilir.
Kendi kavramlarını üretebilecek yetkinlikten yoksun vasat çoğunluk, ezberindeki klişe cümlelerin çokluğuna ve dostu düşmanı zahmete girmeden seçebilme konusundaki tereddütsüzlüğüne bakar ve "ne kadar da bilgiliyim" diye şişinir.
Bunu bilen toplum mühendisleri, gazetelerin sayfalarında bölük bölük istihdam edilmiş kanaat önderlerinin aslında birbiriyle itişip duran iki hasım kutuptan ya birine ya diğerine yamanmış olmasından hiç rahatsız olmaz.
Müzakere ve uzlaşma kültürünün kesintiye uğradığı zamanlarda konuşmanın yerini savaş naraları alır.
Çünkü söz, artık bir tahakküm aracıdır. En çok bağıran en haklı sayılır.
Çoksesliliğin becerilemediği toplumlarda onun yerine çoksazlılık ikame edilecek ve hep bir ağızdan haykırılacaktır:
- "Ya bizdensin ya düşman!"
Bu buyruk, kalmışsa eğer, aradaki kararsızları da acilen hizaya sokar.
Ondandır memleketin köşe sahibi elitinin ve onların pasif alıcıları olan köşesiz kalabalığın yurttan sesler korosu gibi aynı teraneyi hep aynı tonda ve hep bir ağızdan terennüm edişi.
Saldırganlığın sebebi korkudur. Bu nedenle en çok bağıran aslında en çok korkandır. En çok korkanlar sürü halinde gezerler. Güvenlik için özgürlüklerinden, vicdanlarından ve akıllarından vazgeçmişlerdir.
Hülya Görkem - 18 Mart 2011 (14:53)
Facebook'ta bir ev fotografının yanına yazılan alt alta 3 yorum:
TC Nimet Birinci - hayalım deki ev ya
Izel Kaval - ay çok güzelbayıldım
Nihal Serin - hayimde ki ev işte:)
İnsan merak ediyor haliyle: Bu kızlar Türkçe'yi nerede öğrenmiş?
TC Safiye Kuşdili - 10 Mayıs 2013 (12:31)
Necdet Şen neler yazdı?
Necdet Şenin Bacısı gibi(14 Ağustos 2015)
Çatlakhayvan severin bir günü (27 Eylül 2012)
malmı
canmı? (9 Şubat 2010)
Rütşvet davası'nın iddianaseminde…(28 Ağustos 2008)
gıcık olduğunusöyle bana, kim olduğunu söyleyeyim sana (6 Ağustos 2008)
Suçlusun, çünkü az önce seni suçladım!(14 Temmuz 2008)
Dünyadan bîhaber kabilelerve bizim uygarlığımız (4 Haziran 2008)
Bir Koy Beş AlHolding'in satış temsilcileri (26 Ekim 2007)
Kötünün kaç çeşit tarifi var? (8 Kasım 2004)
Psikolojikman(21 Temmuz 2003)
yazarhaaa? vay canına! (11 Nisan 2003)
Ama ürünü tanıtmak lâzım(29 Eylül 2002)
çatlakmı? (18 Ağustos 2002)
huysuzgeliyor! (30 Temmuz 2002)
Ofis basmasıyıllarının fikir hayatı (20 Nisan 2002)
halk anlamazsafsatası (28 Mart 2002)
Şişmanlar ve
şişmanlara düşmanlar (23 Mart 2002)
Hızlı Gazeteci'yi bedavaya versene(11 Şubat 2002)
Film Gibi(1 Şubat 2002)
yobaza karşı (5 Kasım 2001)
Bana onun kellesini getirin!(30 Mart 2001)
Solcu Müslüman olmaz(7 Ekim 1989)
Aile AKP Ali Türkan Amerika Araba Aydın Beslenme Bilim Cem Karaca Cehalet CHP Cinsellik Çevre Çizgi Roman Çocuk Demokrasi Deprem Derkenar Devlet Dil Distopya Edebiyat Eğitim Ekonomi Erkek Fanatizm Felsefe Feminizm Gençlik Hayat Hayvanlar Hoyratlık Hukuk İnternet İslâm Kadın Kapitalizm Kedi Kemalizm Kent Kitap Kişilik Komplo Konut Kültür Kürtler Mavra Medya Mektup Meslek Militarizm Milliyetçilik Mizah Modernite Müzik Necdet Şen Nefret Nostalji Pazarlama Polemik Portreler Psikoloji Reklam Safsata Sağlık Sanat Savaş Sevgi Seyahat Sinema Siyaset Spor Şiir Tarih Teknoloji Telefon Televizyon Terör Toplum Tutunamayanlar Vicdan Yazmak Yalnızlık Yaşlılık Yergi Yoksulluk
Sitedeki içerik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası ile korunmaktadır. Yazılı izin olmadan kopyalanamaz, çoğaltılamaz, değiştirilemez, başka mecralarda kullanılamaz. Ancak, uzunluğu 200 kelimeyi geçmemek, yazar adı ve kaynak belirtmek ve bu sayfaya link vermek kaydıyla yazılardan alıntı yapılabilir.