Zor zamanlar, insanlığımızın kaç dirhem çektiğini de tartıya çıkartıyor. Fırsat bulmuş kötülüğün karşısında kim dimdik ve alnı açık, kim haydutun yamacında saf tutmuş menfaat dileniyor, dönem değiştikçe fırıldak gibi kimler dönüp duruyor, ayan beyan ortaya çıktığı zamanlar bunlar.
Bu da az bir kazanç sayılmaz adamla cudamı ayırt etmeyi önemseyen için.
Sözü eğip bükmeden söyleyenin, hırsıza hırsız, zorbaya zorba diyebilenin yolu itilip kakılmadan, mahpus damlarından, vakitsiz ölümlerden geçiyor. Onurlu kalabilmenin bedeli buysa, eyvallah, baş göz üstüne.
Ne ki, çiğlik, rezillik, riya, oluk oluk akıyor bulabildiği tüm kanallardan. Paçalarımıza sıvaşıyor. Bazılarını sadece tanımış olmak bile insana azap veriyor.
Gene de Allah şu tvitır ve benzerlerini icat edenden razı olsun diyorum bu günlerde. Üç beş dakikalığına meşhur olma, kendi ağırlığınca yağmadan kemik kapma girişkenliğiyle tvit üstüne tvit atanlara, siyaset mafyasına yaranma-yamanma yarışına girenlere bakıp, "döktür muazzez döktür" diyorum. Döktür ki kaç paralık adam olduğun kayıtlara geçsin. Geçsin ki yarın devran değiştiğinde "bir zamanlar gaflet içindeymişim, gözüm şimdi açıldı" mavralarına sığınmaya kalkarsan, suratına çarpacak üç beş lâkırdımız olsun.
Ah onur, çarşıda pazarda satılmıyor ki bu mübarek, mangırı bastırıp alabilesin. Damıta damıta elde edilebilen, maddî getirisi yok çilesi çok, ağır bedeller ödeyerek, adam gibi adam olunarak elde edilebilen bir simya.
İbretle izliyorum olan biteni. Bin tane medreseden daha eğitici buluyorum. Gün oluyor kendime sinirleniyorum zerrece değmeyecek birilerine açtığım insanî kredi yüzünden. Çoğu zaman da mahçup oluyorum adam gibi adamlığının bedelini hepimize vekâleten çile çekenlere bakıp bakıp. Aşk olsun diyorum.
Gözlerinden öpüyorum Can Dündar. Gözlerinden öpüyorum Erdem Gül. Ve sizler, isimlerini tek tek saymasam da yüzümüzü ağartan, gazetecilik mesleğini düştüğü çirkeften çıkaran tüm onurlu insanlar. Tüm olan bitene rağmen yarına umutla bakabiliyorsak, bunda en büyük pay size, onurlu duruşunuza ve tereddütsüz fedakârlığınıza aittir.
Necdet Şen neler yazdı?
Necdet Şenin Bacısı gibi(14 Ağustos 2015)
Çatlakhayvan severin bir günü (27 Eylül 2012)
malmı
canmı? (9 Şubat 2010)
Rütşvet davası'nın iddianaseminde…(28 Ağustos 2008)
gıcık olduğunusöyle bana, kim olduğunu söyleyeyim sana (6 Ağustos 2008)
Suçlusun, çünkü az önce seni suçladım!(14 Temmuz 2008)
Dünyadan bîhaber kabilelerve bizim uygarlığımız (4 Haziran 2008)
Bir Koy Beş AlHolding'in satış temsilcileri (26 Ekim 2007)
Kötünün kaç çeşit tarifi var? (8 Kasım 2004)
Psikolojikman(21 Temmuz 2003)
yazarhaaa? vay canına! (11 Nisan 2003)
Ama ürünü tanıtmak lâzım(29 Eylül 2002)
çatlakmı? (18 Ağustos 2002)
huysuzgeliyor! (30 Temmuz 2002)
Ofis basmasıyıllarının fikir hayatı (20 Nisan 2002)
halk anlamazsafsatası (28 Mart 2002)
Şişmanlar ve
şişmanlara düşmanlar (23 Mart 2002)
Hızlı Gazeteci'yi bedavaya versene(11 Şubat 2002)
Film Gibi(1 Şubat 2002)
yobaza karşı (5 Kasım 2001)
Bana onun kellesini getirin!(30 Mart 2001)
Solcu Müslüman olmaz(7 Ekim 1989)
Aile AKP Ali Türkan Amerika Araba Aydın Beslenme Bilim Cem Karaca Cehalet CHP Cinsellik Çevre Çizgi Roman Çocuk Demokrasi Deprem Derkenar Devlet Dil Distopya Edebiyat Eğitim Ekonomi Erkek Fanatizm Felsefe Feminizm Gençlik Hayat Hayvanlar Hoyratlık Hukuk İnternet İslâm Kadın Kapitalizm Kedi Kemalizm Kent Kitap Kişilik Komplo Konut Kültür Kürtler Mavra Medya Mektup Meslek Militarizm Milliyetçilik Mizah Modernite Müzik Necdet Şen Nefret Nostalji Pazarlama Polemik Portreler Psikoloji Reklam Safsata Sağlık Sanat Savaş Sevgi Seyahat Sinema Siyaset Spor Şiir Tarih Teknoloji Telefon Televizyon Terör Toplum Tutunamayanlar Vicdan Yazmak Yalnızlık Yaşlılık Yergi Yoksulluk
Sitedeki içerik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası ile korunmaktadır. Yazılı izin olmadan kopyalanamaz, çoğaltılamaz, değiştirilemez, başka mecralarda kullanılamaz. Ancak, uzunluğu 200 kelimeyi geçmemek, yazar adı ve kaynak belirtmek ve bu sayfaya link vermek kaydıyla yazılardan alıntı yapılabilir.