Hamasi sloganlar avutmuyor. Klişe demeçler, timsah gözyaşları da…
"Berkinler ölmez" miş… Yok canım, sahi mi? Gel onu bir de o sabilerin annelerine sor.
Berkin'in, Ali İsmail'in, Ethem'in, Mehmet'in, Abdullah'ın, Ahmet'in, polis Mustafa'nın annelerine…
Ceylan'ın, Uğur'un, Fatih'in, Enes'in, Abide'nin, Mahsum'un, Abdullah'ın, Emrah'ın, İsmail'in, Yahya'nın, Enver'in, Beşir ve Nujiyan'ın, Furkan'ın, İsa'nın, Canan'ın, İzzettin'in, Nuri'nin, Medeni'nin annelerine de sor…
Soyadları Encü ve Ürek olan 30 cıvarındaki çocuğun annelerine de…
Polisin askerin açtığı ateş sonucu yaşamını yitiren 350'den fazla çocuğun annelerine bir sor bakalım, ne diyecekler.
Kendi devletinin piyade mermisiyle, gaz kapsülüyle, odunuyla, bombasıyla, panzeriyle öldürülen tüm çocukların annelerine, babalarına, kardeşlerine ve tüm sevenlerine sor.
Hiç tanımadığı çocukların ölümüyle tutuşup gözyaşı dökenlere sor; ölen aslında neymiş?
* * *
Gadre uğradığında sığınılacak son merci diye bellediği Devlet'i tarafından katledilenlerin hikayesi bize katlanılması çok zor bir gerçeği anlatıyor.
Gırtlağına kadar çirkefe bulanmış bir haram çetesini mazur göstermek adına kırk dereden su taşıyanlara sorma ama; verebilecekleri insanca bir cevap yok. Saklandıkları o karnaval maskelerinin ardında bakılacak sahici bir yüz de arama.
Kendi evlatlarına kurşun sıkan üniforma giydirilmiş katilleri "kahraman" ve gaddarlığı "destan" diye adlandıranlara da sorma; verecekleri her cevap çaresizlikten burulan mideni daha da kavurabilir.
Eline tutuşturulmuş silahı nasıl olsa hesabının sorulmayacağını bilmenin cüretiyle kendi insanının kafasına doğrultan batakhane fedailerine de sorma. Görmedi, duymadı, hatırlamıyor. O esnada geçici hafıza kaybı yaşıyordu meslek icabı.
Demokrasiyi boğazlayanı "demokrat", savunanı "darbeci" diye damgalayanlara da bir şey sorma.
Taraftarlıktan körleşenlere, bile isteye küspeye dönüşenlere de sorma; dinlerken asabın bozulur. Öylelerine göre ölen suçlu öldüren mağdur.
Canına kıyılmış çocukları "bizimkiler" ve "ötekiler" diye sınıflandırıp, hangisine acınıp hangisine acınmayacağına öyle karar verenlere de sorma. Onlar için bu ölüler, adları ihtiyaç halinde cepten çıkarılan kağıtlara bakarak okunacak birer retorik malzemesi sadece.
Çocukların öldürüleceğini bile bile ülkeyi gerip insanları birbirine düşürenlere, sokak boğazlaşmasına iteleyenlere, kendine biraz daha saltanat devşirmek için, en azından kafa üstü çakılacağı günü biraz daha ertelemek için hoyrat manevralar yapan kara yüreklilere de sorma; dürüst bir cevap alma ihtimalin sıfır.
Politik alanı talandan aslan payını kapma yarışı olarak görenlere de sorma. Çenebazlığını büyük patronun emrine tahsis etmiş şark dalkavuklarına, borazan taifesine hiç sorma. Kendi klanının dışında kalan herkesi av ya da hasım gibi gören haydutları hepten es geç.
* * *
İnsan ölümlüdür, bilirsin. Doğduğu andan beri derisinin altında hissederek taşıdığı rahatsız edici bu bilgiye alışmaya ve yazgısını kabullenmeye çalışarak geçirir hayatını. Bununla barışamadan da göçüp gider toprağın altına.
İnsanın gerçeği bu, vadesi dolar, ölür. Hatta galeyana gelir öldürür belki. Ve vicdanının önü sıra kaçıp saklanacak delik arar hayatının geri kalanında.
Belki bu dünyada kendine, belki diğerinde cehennem zebanilerine vereceği tekil bir hesabı, kendi çapında bir dramı vardır; tepeye tırmanırken çarmıhını da sırtında taşır insan.
Ama ölen insanlık ise, asıl kıyamet odur işte. Söz biter. Umut da…
Hayatına kıyılmış bir çocuk için iki damla gözyaşı dökmeyi bile beceremeyen ama cümlelere takla attırıp üste çıkmaya çabalayan insancıklara bakıp bakıp kahırlanıyorum.
Tuttuğum yas Berkin'in değil aslında, ölen insanlığın yası. Düşünüp düşünüp kahroluyorum.
Levent Üzümcü'nün dünkü tespiti çok yerinde bence. Evet her konuda 2'ye bölünmüş durumdayız ama bölünmelerimizin en tepedeki ortak paydası "vicdanlılar" ve "vicdansızlar". Ne acı.
Tuz her gün daha da kötü kokar oldu, Berkin öldü. Berkin'in annecağzı, babacağzı artık bir zombi. O yeşil örtülü tabut görünüverdiğinde rihterin de ölçemeyeceği şeyler olacak bu 2 yürekte.
Ceberrutlar 15 yaşında bir evlâdı 16 kiloya düşürür mü, düşürdüler.
Ceberrutlar 15 yaşında bir ÇOCUĞU öldürür mü, öldürdüler.
Navi diliyle sövesim var tüm sorumlulara.
Önceki 7 genç ve Berkin vicdanın bam teli olsun umuduyla.
Berkin (öldü) - erk (öldürdü) - kin (ile öldürüldü)
Öldüren katil umarım cehennemi bir 24 saat yaşıyordur her gün.
Mitoz Bölünme Cumburiyeti Vatandaşı Adam - 12 Mart 2014 (10:47)
Yorum yazmak istedim ama bunun üstüne söylenecek tek söz bile bulamadım. En iyisi bu defa susmak…
Sinem Hürmeydan - 12 Mart 2014 (10:51)
Yüreğinize sağlık. Sözde uzun meseleleri, öz olarak çok güzel anlatmışsınız. İnsan neye tutunacak peki? Sürekli değişen doğrular karşısında, insan nasıl bulacak sarılacağı hakikatı?
Ufuk Kurt - 12 Mart 2014 (23:55)
Pelikan gıdısıyla bir erk, yine sağduyuya davet etti: ''Sahip çıkın çoluklarınıza, niye ekmek almaya gönderiyonuz '' dedi. ''Kafasında siyasi düşünceler tam oturmamışken (!) salmayın evlatlarınızı meydanlara'' buyurdu. Kafaya fişek yemek için belli bir siyasi olgunluğa ulaşmak lazım oysa.
Sokaklara dökülen milyonların, siyasi yandaş olduğunu düşünmek nasıl bir budalalıktır. Sürekli provakasyon iddasında bulunmak, komplo teorilerine her gün bir yenisini eklemek yerine ''biz yanlıştık, yanılmıştık'' diyemez mi erkler?
Hep dillendirdikleri gibi bunların: Gözleri kör olmuş, kalpleri mühürlenmiş…
Bilge Bozkurt - 13 Mart 2014 (09:25)
Bu kötü bir rüya olsun ve uyanayım dediğim ne kadar çok şey oldu hayatımda.
Yaşım 90'lı yılları hatırlamaya müsait. İnsanlar cayır cayır bir otelde yakılışını TV'ler canlı yayında verdi. Nice faili meçhul cinayet işlendi devlet imkânlarıyla, neredeyse hiçbiri önlenmedi, suçluları bulunamadı.
Askerlik de yaptım bu memlekette, ama söylendiği gibi gurur duyulacak bir yanı yoktu, temelde gördüğüm insanlık dışı muamele ve yozlaşmış bir kurum oldu.
Güçlü olanın haklı ve başarılı bulunduğu bir memleket burası. Köklerimiz sürekli bu gerçeği fısıldıyor kulağımıza. Yolum devletle okul ve askerlik dışında uzun süreli olmak üzere hiç kesişmedi. Bu yüzden kendimi şanslı hissetmeliyim. Çünkü ben de böylece onun bir neferi olabilirdim.
Tabii bütün bunların rüya olmadığını görünce, bir hayal kırıklığı ve korku oluşuyor insanda. O zaman kendimi şöyle teselli ediyorum. Yaşamak ve yaşatmak zalimin işi olamaz. Hadi can verse ya öldürdüklerine, buna gücü yok.
Netice: İyi ki zalimin tarafında değiliz.
Yavuz İnan - 13 Mart 2014 (13:00)
Ağzına sağlık Usta diyeceğim, usta kelimesinden de iğreniyorum nicedir. Ağzına sağlık.
Deniz Türkoğlu - 14 Mart 2014 (09:20)
Belki yarım saattir tekrar tekrar okudum yazınızı. Yazayım mı, yazmayayım mı, ne yazayım? Bir şeyler söylemek zorunda hissediyorum kendimi ama toparlayamadım bir türlü. Belki söyleyecek söz olmadığındandır.
Kurduğunuz her cümle çok anlamlı, çok da doğru maalesef. Bu sözcükten pek hazzetmiyorum aslında. Kötü çağrışımlar yapıyor bende. Yine de kullanmadan olmuyor, dilime yapıştı sanki. Maalesef diyeceğimiz ne çok şey var, maalesef.
Bir Memik Oğlan'ımız vardı bizim, Ceylan'ımız, Uğur'umuz, Erdal'ımız. Daha da niceleri. Bir de Berkin'imiz oldu sonra. Sonra Nihat…Yetsin artık.
Yavuz Bey'in sözüyle bitireyim; iyi ki zalimin tarafında değilim.
Özgür Tekin - 11 Mart 2015 (23:09)
Necdet Şen neler yazdı?
Necdet Şenin Bacısı gibi(14 Ağustos 2015)
Çatlakhayvan severin bir günü (27 Eylül 2012)
malmı
canmı? (9 Şubat 2010)
Rütşvet davası'nın iddianaseminde…(28 Ağustos 2008)
gıcık olduğunusöyle bana, kim olduğunu söyleyeyim sana (6 Ağustos 2008)
Suçlusun, çünkü az önce seni suçladım!(14 Temmuz 2008)
Dünyadan bîhaber kabilelerve bizim uygarlığımız (4 Haziran 2008)
Bir Koy Beş AlHolding'in satış temsilcileri (26 Ekim 2007)
Kötünün kaç çeşit tarifi var? (8 Kasım 2004)
Psikolojikman(21 Temmuz 2003)
yazarhaaa? vay canına! (11 Nisan 2003)
Ama ürünü tanıtmak lâzım(29 Eylül 2002)
çatlakmı? (18 Ağustos 2002)
huysuzgeliyor! (30 Temmuz 2002)
Ofis basmasıyıllarının fikir hayatı (20 Nisan 2002)
halk anlamazsafsatası (28 Mart 2002)
Şişmanlar ve
şişmanlara düşmanlar (23 Mart 2002)
Hızlı Gazeteci'yi bedavaya versene(11 Şubat 2002)
Film Gibi(1 Şubat 2002)
yobaza karşı (5 Kasım 2001)
Bana onun kellesini getirin!(30 Mart 2001)
Solcu Müslüman olmaz(7 Ekim 1989)
Aile AKP Ali Türkan Amerika Araba Aydın Beslenme Bilim Cem Karaca Cehalet CHP Cinsellik Çevre Çizgi Roman Çocuk Demokrasi Deprem Derkenar Devlet Dil Distopya Edebiyat Eğitim Ekonomi Erkek Fanatizm Felsefe Feminizm Gençlik Hayat Hayvanlar Hoyratlık Hukuk İnternet İslâm Kadın Kapitalizm Kedi Kemalizm Kent Kitap Kişilik Komplo Konut Kültür Kürtler Mavra Medya Mektup Meslek Militarizm Milliyetçilik Mizah Modernite Müzik Necdet Şen Nefret Nostalji Pazarlama Polemik Portreler Psikoloji Reklam Safsata Sağlık Sanat Savaş Sevgi Seyahat Sinema Siyaset Spor Şiir Tarih Teknoloji Telefon Televizyon Terör Toplum Tutunamayanlar Vicdan Yazmak Yalnızlık Yaşlılık Yergi Yoksulluk
Sitedeki içerik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası ile korunmaktadır. Yazılı izin olmadan kopyalanamaz, çoğaltılamaz, değiştirilemez, başka mecralarda kullanılamaz. Ancak, uzunluğu 200 kelimeyi geçmemek, yazar adı ve kaynak belirtmek ve bu sayfaya link vermek kaydıyla yazılardan alıntı yapılabilir.