Patronsuz Medya

Toplumun %99'u "dahilî bedhah"

Necdet Şen - 11 Mart 2004  


Bir gazete haberi:

Kara Kuvvetleri Komutanlığı, askeri birlikler ve kaymakamlıklara gönderdiği istihbarat yönergesiyle 'bölücü ve yıkıcı' faaliyetlerde bulunan kişi ve kurumlar hakkında bilgi toplanmasını istedi. Bunlar arasında AB ve ABD yanlısı kişiler, sanatçılar, yüksek sosyete grupları, Satanistler, Masonlar, azınlıklar, internet grupları da yer alıyor.

KARA Kuvvetleri Komutanlığı, 'Kendini ulusal değerlerin dışında ve üstünde gören AB ve ABD yanlısı kişi ve grupları' izlemeye başladı. KKK talimatında, 'Yüksek sosyete grupları, sanatçıların mensup olduğu gruplar, zengin ailelerin çocuklarının oluşturduğu gruplar'ın da tespit edilmesi istendi. Komutanlık ocak ayında kaymakamlıklar ve askeri birliklere gönderdiği istihbarat yönergesinde, ilgili kurumlardan 3 ayda bir formda belirtilen bilgileri toplamasını talep etti.

Yönerge metnine göre 'Yüksek sosyete grupları, sanatçıların mensup olduğu gruplar, zengin ailelerin çocuklarının oluşturduğu gruplar, tarikatlar, Satanistler, Klu Klax (ABD'de zenci karşıtı ırkçı örgüt Ku Klux Klan kastediliyor), Masonlar, internet grupları, cinsellik, uyuşturucu, meditasyon, ruh çağırma vb Grupları' da istibarat hedefleri arasında. Bu grupların niyet ve maksatları, maddî kaynakları, eylemlerinin olup olmadığı, varsa topluma etkisi, tehdit ve şantajla bağlantıları araştırılıyor.

Ayrı bir kategori olarak da 'Türkiye'nin aleyhine çalışan yazar, düşünürler' hakkında bilgi isteniyor. Bu arada hedefteki kişileri destekleyen medya ve ticarî grupların olup olmadığı soruşturuluyor.

(Hürriyet, 10 Mart 2004)

* * *

Dilekçe:

Kimden: Necdet Şen

Kime: Kara Kuvvetleri Komutanlığı

Konu: Benim de fişlenmem hk.

* * *

Sayın yetkili…

Lütfen beni de fişleyiniz.

Kendi halkının neredeyse tamamına yakınını "potansiyel vatan haini" gibi görme eğiliminde olan ve her çeşit sivil eğilimi "zararlı akım" başlığı altında fişlemeye kalkan bir zihniyet tarafından es geçilmek onurumu fevkalâde zedeler.

O nedenle, aşağıdaki ekte Kara Kuvvetleri Komutanlığının "Vatandaş Fişleme Birimi"nin ilgi alanına girmesi ihtimal dahilinde bulunan bütün sakıncalı özelliklerimin listesi çıkarılmış olup, unuttuklarımı da ilk tokatta hatırlayıp itiraf edeceğimi özgür irademle beyan ve kabul ederim.

EK: Memleket aleyhine işlediğim suçlarımın dökümü

1. Zararlı yayınları (kitap, dergi, kaset, internet, vd) bulundurmak, okumak/dinlemek, bu yayınlardan öğrendiklerimi yine kitap, dergi, internet ortamında yaymak.

2. Evimin duvarlarında Atatürk resmi bulundurmamak.

3. Solcu olmak.

4. Rock'çu olmak.

5. Fikret Başkaya, İsmail Beşikçi, İdris Küçükömer, Yusuf İslâm, Ahmet Altan, Edward Said, Jean Baudrillard, Elias Canetti, Sokrates, Budha, Tommiks, Nelson Mandela gibi "Lâik Cumhuriyet" düşmanı hainlere saygı duymak ve onların yazılarından alıntılar yapmak, okumak, okutmak.

6. Kendimi "ulusal değerlere" değil de insanlığın ortak değerlerine "bağlı" hissetmek.

7. Sanatçı olmak (daha doğrusu, sanatçı olduğumu sanmak).

8. Etnik olarak değilse de fikir olarak "azınlık" olmak.

9. AB yanlısı, marksist, satanist, sosyetik, seksist, narsist, "kulu-kulax" üyesi, uyuşturucu müptelâsı, obez, tinerci, internet veya meditasyon veya ruh çağırma grubu üyesi veya hepsi olabilme riskini taşımak.

10. "Maksatları tam tespit edilemeyen düşünce grupları, felsefî gruplar, eylem grupları"nın oyununa gelip sakıncalı sorular sormak.

11. Yazıp çizdiklerimle ve internetteki derkenar.com adresinde yayın yapan "Patronsuz Medya - Derkenar" adlı web sitemle "maksatları tam tespit edilemeyen düşünce grupları, felsefî gruplar" oluşmasına zemin hazırlamak.

12. Halkın vergileriyle saltanat süren üniformalı aristokrasinin her türlü ticarî, sınaî, beşerî faaliyetinin, gelir ve giderlerinin tam bir saydamlık içinde yargı ve toplum denetimine açık olduğu bir Türkiye özlemiyle yanıp tutuşmak.

13. Bazı üst düzey üniformalı bürokratların, siyasal ortamı gerip felç etmekten başka fayda sağlayabildiğinden kuşku duyduğum asabî çıkışlarının entellektüel sığlıktan mı yoksa kaynağı saptanamayan gizli bir suçluluk duygusundan ve bunu hamasetle kamufle etmeye çalışmaktan mı kaynaklandığını anlama ve anlayabilene anlatma emeli taşımak.

14. Büyüklerimin ellerinden, küçüklerimin gözlerinden öpmemek.

* * *

Yukarıdaki listede olan ve olmayan her türlü zararlı niyet ve faaliyetimi yaklaşık 30 yıldır yayın yoluyla günü gününe itiraf etmekte olup, henüz idrak ve itiraf etmemiş bulunduğum suçlarımın da söyletilebilmesi için yüce makamınıza başvuruyorum.

Her ne kadar orduların ilk hedefinin Akdeniz olması emredilmişse de, orayı uzak ve riskli bulan bazı orduların daha akıllı davranıp kendi tersanelerini işgal edebilmelerinin de mücerret ruh çağırma ilmi vasıtasıyla hüsnü kuruntumuz olunduğunun kayda geçirilmesini istirham ederim.

Beni bu kirli emellerimi dile getirmekten men etmediğiniz takdirde, -yoktur tabii ki ama eğer varsa- darbe yapabilmek için kendi ülkesini kana bulayan generallerin ölümlerinden sonra bile bağımsız mahkemelerce yargılanması ve lâyık oldukları cezalara çarptırılması için elimden geleni arkama koymayacağımı açıkça beyan ve itiraf ederim.

Bu vesileyle, yüksek makamlarınızca bu fişleme faaliyetinden vareste tutulmanın bir sivil toplum yandaşı olarak onurumu zedeleyeceğini ve komutanlığınız tarafından "vatan haini" sıfatıyla damgalanmazsam toplum içinde dolaşamayacak kadar mahçup olacağımın takdir edilerek iş bu dilekçenin gereğinin yapılmasını, saygıyla arz ederim.

Necdet Şen

(Falan tarihte fişmekân yer doğumlu, falancadan olma, filâncadan doğma, falan adreste mukim, askerliğini -cinayet işlemeden- yapmış, halen bekâr, sabıkasız + Fotograf + İmza)

Yorumlar

Üstadım, madem kendinizi ihbar etmekte beis görmüyorsunuz, bari bir de Ermenilerden özür dilediğiniz için ihbar edin, dosyanızda eksik kalmasın.

Meryem Topal - 15 Ocak 2009 (12:10)

Ne kahramanmışsın be üstad. Seni 10 dakikalığına bölücü ateşi altında görmek isterdim. Çünkü ben altına yapanları gördüm de.

Yaşar Abdullah Ayaz - 11 Kasım 2009 (11:56)

Sayın Abdullah Ayaz, yukarıdaki yazıyla "kahramanlık" meselesi arasında nasıl bir bağlantı kurdunuz bilemiyorum. Bir ihtimal, hamasi önyargılarla okumuş olabilirsiniz.

Bence "korkudan altına yapan" arkadaşınızı bu kadar hakir görmemelisiniz. Korku, insanca bir duygudur. Her canlı "hayatta kal" buyruğuyla doğar. Bu buyruk, yaratılışın temelidir; hayat zinciri kuşaktan kuşağa bu sayede kesintisiz sürer. Asıl korkana değil, korkmayana (meselâ, kendinize) sormalısınız "senin derdin ne, insan hayatı bu kadar ucuz mu" diye.

Bana gelince, estağfurullah, kahraman falan değilim; olmak da istemem. Mümkünse, hiç kimsenin bir anlığına bile olsa ateş altında kalmadığı, kardeşin kardeşi boğazlamadığı, orduların kendi halkını "düşman kuvvet" gibi görmediği, kendi tersanelerini kendi dağlarını zaptetmediği bir dünyada yaşamak isterim.

Diğer isteklerimi ise zaten yukarıdaki dilekçede -kısmen- ifade etmiş bulunuyorum.

Siz kahraman kardeşlerime bir kez daha arzederim.

Necdet Şen - 11 Kasım 2009 (16:07)

İki kişi tartıştıkları konuda bir sonuca varamayınca kalkıp zamanın ünlü bir din alimine giderler. Derler ki: Üstad, biz bir konuda fikir danışmaya geldik. Birimiz sabah namazını kıldığı abdestle yatsı namazını da kılıyor, diğerimiz ise her namaz başına bir abdest alıyor. Hangimiz diğerinden üstündür? Üstad der ki: Sen her namaz için bir abdest aldığına göre imanın güçlüdür, sen de bu kadar uzun süreli dayanabildiğine göre kıçın güçlüdür. Hangi konuda yarıştığınızı bilmek lâzım.

Ateş altındayken altına yapmamak konusunda herhangi bir iddiam olmadığını peşinen herkese ilân ederim.

Vahap Demir - 12 Kasım 2009 (14:01)

Başbakanın muhalefet ya da akademisyenler için kullandığı "iki koyunu güdememe" durumu kanaatimce bir deyim olarak beceriksizliklerini ifade etme sadedinde kullanılmıştır. Kendi alanlarında dahi bu denli kifayetsiz olmalarından dem vurmaktadır başbakan. Bu üslup eleştirilebilir, bu yaklaşım tarzının ya da böyle bir tahakkümüm kritiği yapılabilir ancak bu ayva ile armudun karıştırıldığı ya da sistemin gediklerinden istifade ile muhatabı aldatmak manasında bir şark kurnazlığı değildir.

Ahmed Cezir - 20 Nisan 2012 (23:23)

Sekiz sene önce yazılmış olan yukarıdaki yorumu okuyunca acı acı gülümsedim sanırım (yüz kaslarımdaki kıpraşmadan dolayı öyle hissettim). Ben hayatımda hiç koyun gütmedim, o kısmını bilemem ama elimin altında şu anki muktedirlerin sahip olduğu kudret ve imkânlar olsa, pandeminin bilmem kaçıncı ayına varmadan, basit bir maske dağıtımı işini becerebilirdim sanıyorum.

Siyasi bir güç odağına karşı beslenen güvenin bu denli cihangirane bir sadakat şeklinde tecellisi, insanı böyle ofsayta düşürebiliyormuş demek.

Aradan geçen 8 yılın ve köprülerin altından akıp giden onca hokkabazlık ve çirkinliğin sayın yorum sahibinin irfan ve kavrayışına ne gibi katkısı olmuştur (ya da olmuş mudur) samimiyetle merak etmekteyim.

Muhalif ve Akademisyen - 13 Mayıs 2020 (13:59)

diYorum

 

Necdet Şen neler yazdı?

568
Derkenar'da     Google'da   ARA