Valla gaste-maste okumuyorum. Bizde yalan yok. Geçenlerde bizim Ali ve Fuat'la ormanda pikniğe gitmiştik, Ali ateş yakalım diye yanında bir tomar gazete getirmiş.
Çakmak taşlarını birbirine vurarak ateş yakmaya çabalarken fark ettim, yazılardan birinin yanına tükenmez kalemle tarih atmış. Şeytan dürttü, manitalar kır sofrasını kuradursun ben bir çırpıda makaleyi okuyuverdim.
Sözkonusu makale, Vatan gazetesinde köşe yazıları yazan dünya çapında sanat ve kültür elçimiz Zülküf Livaneli'ye aitti. Her ne kadar onun dört buçuk oktavlık bas-bariton sesini ve Tom Jones'u bile hasetinden çatlatacak şan tekniğini herkes gibi için için kıskansam da, bu yazıyı örnek olarak seçmiş olmamın husumet duygusuyla zerre kadar ilgisi olmayıp, piknikte tesadüfen karşıma çıkmış olması dışında hiç bir özel nedeni yoktur. Güzide basınımızın neredeyse her sütununda her gün (papağan gıdası mahiyetinden) buna rahmet okutacak lezzete inciler yayınlandığını az çok bilenlerdenim.
Şahsen tanışma şerefine nail olamadığım ve dolayısıyla tüm dünyayı aydınlatabilecek akım şiddetindeki muazzam beyninden feyz alamadığım sayın Livaneli'ye olan gıyabî hayranlığımı burada belirterek sözünü ettiğim yazıyı değerli yorumlarınıza sunuyorum:
* * *
Oh be! Nihayet Türkler geldi!
Aydınlanmacı, modernleşmeci, Anadolu kültürü meftunu, müzisyen, yazar, sinemacı, politikacı, hem Atatürkçü ve hem de Solcu, Aydın
lığı Batıdan tasdikli ve de icazetli bu seçkin insan tam Unesco Genel Sekreterliğini kapmak gibi büyük bir parsanın hayalîyle yaşarken, hangi mendabur eldir bilinmez tekerine taş koyuvermiş. Devlet-i Alî yetkilileri bu büyük değeri göz göre göre aday göstermemişler veya adaylığını desteklememişler, tam bilemiyorum.
Kaldı yıkık hayalleriyle, kadir kıymeti bilinmemişlik ve ihanet uğramışlık duygularıyla baş başa.
Bu memleket böyledir işte, Batı'dan icazetli ve Batıya meftun kendi aydınının kıymetini bilmez; lâkin aynı adamı Batılılar el üstünde tutar.
Kâmuran Kızlak - 26 Eylül 2009 (09:45)
Sanat güneşi Zülküf Bey'i tanımanın en iyi yollarından biri, her halde Yağmur Atsız okumaktan geçer.
Bakınız neler diyor üstad Yağmur Atsız sanat güneşimiz için:
12 Eylül 1980 Gecesi Zülfü Güney Fransa'da değil benim Köln'deki evimdeydi. Fransa'ya bir hafta sonra gidip yine dönmüşdür. Zâten o sıralar yılın birkaç ayını bizde geçirirdi. Hattâ rahat çalışabilmesi için ona binâ içinde ayrı bir oda tutup döşemişdim.Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölümadlı ilk romanını da orada yazmaya başlamışdır.Zülfü Stuttgart'a belki geçerken uğramışdır. Karargâhı Köln'dü.
Günlerimizdeki bestelerin çoğu orada ortaya çıkmışdır.Avrupa'ya 12 Eylül'den sonra sığındığı da yalandır. 1972'de gelmişdi. 12 Eylül'den sonra döndü ve bir halt olmadı. Ben yedi yıl giremedim. Burada da târihi tahrîf ediyor.
Kaldı ki
GünlerimizParis/Clichy'de 1980 Nisanı'nda, yâni Darbe'den beş ay önce kaydedilmişdir. Orada yalnızca Tülay German ve Rahmetli Erdem Buri yokdu, ben de vardım. Bütün kayıdlarda!Bestelenen şiirlerimden tek kuruş te'lîf ücreti almadım o da başka!
Sosyalizm sağ olsun!
Zülfü'yü Alman televizyonlarına (ZDF ve WDR'ye) ilk üç kere çıkaran da ben'im. Yoksa kimsenin dikkatini mikkatini çekdiği yokdu. Hattâ ilk program yayınlandığı gece parkda gezinirken
Bunu hiç, ama hiç unutmayacağım!diye boynuma da sarılmışdı.Unutmadığı belli oluyor.
Ya bir de unutsaydı!
Maria Faranduri - 28 Aralık 2010 (16:45)
diYorum
Necdet Şen neler yazdı?
Necdet Şenin Bacısı gibi(14 Ağustos 2015)
Çatlakhayvan severin bir günü (27 Eylül 2012)
malmı
canmı? (9 Şubat 2010)
Rütşvet davası'nın iddianaseminde…(28 Ağustos 2008)
gıcık olduğunusöyle bana, kim olduğunu söyleyeyim sana (6 Ağustos 2008)
Suçlusun, çünkü az önce seni suçladım!(14 Temmuz 2008)
Dünyadan bîhaber kabilelerve bizim uygarlığımız (4 Haziran 2008)
Bir Koy Beş AlHolding'in satış temsilcileri (26 Ekim 2007)
Kötünün kaç çeşit tarifi var? (8 Kasım 2004)
Psikolojikman(21 Temmuz 2003)
yazarhaaa? vay canına! (11 Nisan 2003)
Ama ürünü tanıtmak lâzım(29 Eylül 2002)
çatlakmı? (18 Ağustos 2002)
huysuzgeliyor! (30 Temmuz 2002)
Ofis basmasıyıllarının fikir hayatı (20 Nisan 2002)
halk anlamazsafsatası (28 Mart 2002)
Şişmanlar ve
şişmanlara düşmanlar (23 Mart 2002)
Hızlı Gazeteci'yi bedavaya versene(11 Şubat 2002)
Film Gibi(1 Şubat 2002)
yobaza karşı (5 Kasım 2001)
Bana onun kellesini getirin!(30 Mart 2001)
Solcu Müslüman olmaz(7 Ekim 1989)
Etiketler
Aile AKP Ali Türkan Amerika Araba Aydın Beslenme Bilim Cem Karaca Cehalet CHP Cinsellik Çevre Çizgi Roman Çocuk Demokrasi Deprem Derkenar Devlet Dil Din Distopya Edebiyat Eğitim Ekonomi Erkek Fanatizm Felsefe Feminizm Gençlik Günce Hayat Hayvanlar Hızlı Gazeteci Hoyratlık Hukuk İnternet İslâm Kadın Kapitalizm Kariyer Kedi Kemalizm Kemal Tahir Kent Kitap Kişilik Komplo Konut Kültür Kürtler Mavra Medya Mektup Militarizm Milliyetçilik Mizah Modernite Müzik Necdet Şen Nefret Nereye Nostalji Pano Pazarlama Polemik Portreler Psikoloji Reklam Safsata Sağlık Sanat Savaş Sevgi Seyahat Sinema Siyaset Sol Sosyoloji Spor Şiir Tarih Teknoloji Telefon Televizyon Terör Toplum Tutunamayanlar Ütopya Vicdan Yazmak Yalnızlık Yaşlılık Yergi Yoksulluk
Sitedeki içerik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası ile korunmaktadır. Yazılı izin olmadan kopyalanamaz, çoğaltılamaz, değiştirilemez, başka mecralarda kullanılamaz. Ancak, uzunluğu 200 kelimeyi geçmemek, yazar adı ve kaynak belirtmek ve bu sayfaya link vermek kaydıyla yazılardan alıntı yapılabilir.
124