Patronsuz Medya

Annenizin kızlık soyadı

Necdet Şen - 16 Temmuz 2008  


Büyük cirolu şirketlerin yüksek maaşlı avukatları tarafından yazılmış sözleşme metinleri. Mikroskopla okunabilecek ufaklıkta, anlaşılması güç teknik kelimeler. Bir nevî teslim şartnameleri.

Sistemin memurları, annemizin kızlık soyadından, çocukken hangi hastalıkları geçirdiğimize kadar en mahrem sırlarımızı talep ediyorlar bizden.

Sebep?

Belki kredi kartı, belki taksitli alışveriş, belki sigorta sözleşmesi.

Bir şey satarken bile alabildiğine kibirli bir üslûp. Neredeyse genetik soyağacımızı ya da cinsel tercihlerimizi bile soracak müşteri temsilcileri. Hatta böbreğimizi şirkete bağışladığımıza dair elimizden imzalı kâğıt alacak.

Bilinçaltımızda derin arama yapabilen bir tür Google da sırada belki.

Tüketim düzeni bize cennet vaad ediyor. Karşılığında da annemizin kızlık soyadını istiyor.

Uzun yıllar önce vazgeçtim bu mavallara inanmaktan.

Bize yalancı mutluluklar gösterip kanımızı emen düzenin sunduğu ne varsa elimin tersiyle ittim.

Cep telefonum, arabam, bonus kartım, alışveriş puanım, kol saatim, sigorta poliçem yok.

Bütün o hukuksal cilânın altında aslında öz olarak "seni bi lokmada yutarım" demeye getiren sözleşme metinlerine de imza atmadım hiç.

Yanımda cüzdan taşımayı bırakalı uzun yıllar oldu.

Günün birinde pantalonumun ya da ceketimin cebindeki sözlük kalınlığındaki cüzdanın ve içindeki kâğıt ve plastik tomarının neye yaradığını sorguladım. Onsuz da yaşanabileceğini anladığım an kaldırdım attım bir kenara hepsini.

Artık sokağa çıkarken para harcamam gerekiyorsa gerektiği kadarını katlayıp gömleğimin cebime koyuyorum, olup bitiyor.

Telefon rehberimi de attım. İyi gün dostlarından azat oldum böylece.

İstif, oburluk ve açgözlülük hastalığına karşı bağışıklık kesbettim.

Artık cascavlak ve özgür biriyim.

Zaten "Hanlar hanını buldum, dükkânım yağma olsun" diyenlerdensen, görüyorsun ki senin artık ne efendin ne de sisteme paçanı kaptırmana yol açabilecek maddî bir bağımlılığın var.

Köleleşmenin mazeretlerini bir bir çıkarıyorsun hayatından.

Sözün namusu da orada başlıyor galiba.

Efendisiz ve müdanaasız bir insan oluveriyorsun.

Yorumlar

Hayatımızı kolaylaştırsın diye "sahip olduğumuz" şeyler, belli bir süre sonra bize sahip çıkmaya başlıyor. Yanında getirdiği rahatlığa şükürsüzlükten midir, belli bir süre sonra yeni koşullara alışıp, sahip olduğumuz eşyanın, "zaten hakkımız" olduğunu sanmamızdan mıdır bilemiyorum ama, sonucunda, tasmamızı ellerine aldıkları muhakkak… Hayatımızı kolaylaştırması için aldığımız aracımız, belli bir süre sonra, benzin masrafları, sigortası, bakımı, çiziği, aman çalınmasın bi daha bakayım, olarak tekrar bize geri dönüyor…

Rahatladığımızı zannederken daha da, hayatı mı zorlaştırıyoruz, yoksa bütün bunların hepsi, tembel olmamdan kaynaklanan sorunlar mı çözemedim…

Halit Avar - 30 Aralık 2012 (14:25)

diYorum

 

Necdet Şen neler yazdı?

68
Derkenar'da     Google'da   ARA