Patronsuz Medya

Sen yazarsın o okumaz, kim daha güçlü?

Safvet Nezîhi - 15 Mayıs 2011  


Yazmak böyle bir şey işte. Küskünleri barıştırır, sevenleri kavuşturur, gönülden gönüle yol olur, köprüler kurar, bentler yıkar.

Ama en önemlisi, soluk borusundaki leblebiyi çıkarır. Bir fincan sıcak adaçayı gibidir yazmak; bünyeyi toksinlerden arındırır, naturaya sağlamlık katar.

O nedenle derim ki, herkes "yeteneğim var mı yok mu" diye sorgulamadan, karınca kararınca yazma uğraşının bir yerlerinde olmalı. İster sigara paketinin arkasına, ister bir deftere, ister bilgisayara, ama mutlaka bir yerlere, insan yüreğindekileri yazmalı. İlle de orhanpamukelifşafak olmak için değil, sadece ve sadece ahvali kayda geçirmiş olmak için.

Diğer yandan, ah o sükse yok mu o sükse, güzel yazılar yazmanın insana kazandırdığı… İşte o sükse, beklenmedik düşmanlar kazandırır. Tuzaklar, ökseler, kahpe fakları dizer kişi evlâdının yoluna. Gündelik hayatı mayın tarlasına döndürür. Ne zaman, nerede hançerleneceğini kestiremez olursun.

Nedenini bile bilmediğin küskünlükler ve hoyratlıklar gelir dikilir dört bir yanına. Hem de en yakınlarında, kendi habitatında. Belki kardeşin, belki mesai arkadaşın, belki yan komşun. Çevrende yüzüne gülüp ilk fırsatta gözünü oymaya mütemail tuhaf bir katman oluşur.

Sen bir anlam veremesen de, bir açıklaması vardır aslında bunun. Bahane muhtelif ise de, sebep tektir:

HASET.

* * *

Konuyla ilgili bir yazı: İncitebiliyorum, o halde varım (Necdet Şen)

diYorum

 

Safvet Nezîhi ve onun gibiler neler yazdı?

85
Derkenar'da     Google'da   ARA