Patronsuz Medya

"Ek yerini belli etme de…"

Necdettin Yançizer - 4 Nisan 2009  


Kendimi bildim bileli "kabileye sadakat" konusunda hep su koyverdim. Herhangi bir camiaya, inanca, millete, sorgulamaksızın bağlılık duymak bana göre iş değil.

Bunun bir de "aile boyu" olanı var. Anneler babalar kardeşler kuzenler dayılar halalar halayıklar ve diğerleri…
Farzımuhal…

Aile içi nefret diz boyudur. Bir tek tatlı söz edilmez. Kendi içlerinde birbirlerini yerler. (Hem de ne lüzumsuz ne tırışkadan şeyler için.) Birbirlerine ve kendilerine hayatı dar ederler. Bir tür gerilla savaşı. Kesintisiz taciz atışı. Kronik faul.

- "Babası kılıklı, ne olacak!"

Belki beş on yılda bir kez, o da düğün cenaze falan gibi zoraki konular yüzünden, istemeye istemeye bir araya gelir, iki arada bir derede birbirlerini didiklerler.

Ama gene de bu sevgisizliğin gelinlere ve damatlara açık edilmemesi için "aile ferdi" bir köşeye çekilip behemehal kulağı bükülür.

- "Şşşşt, bana bak, sakın ola ki karına / kocana bizim açık tarafımızı belli etme! O yabancı!"

Oysa sana yasakladığı o fossuruktan tayyare sırları bizzat kendisi daha ikinci görüşmede en ince ayrıntısına kadar anlatmıştır.

Peki bu nedir o zaman?

Perhiz? Lâhana turşusu? Bok yemenin sanskritçesi? Hırtlık? Fücur? İptidai bir kafa yapısı? Fesatizm? Cehalet? Kısır döngü? Nevroz? Kompleks? Değersizlik duygusu? Huzursuz bir ruh? Sızı? Sancı? Nevazil? Kireçlenme?

Ben çözemedim. Çözen varsa buyursun buradan yaksın.

diYorum

 

Necdettin Yançizer ve onun gibiler neler yazdı?

71
Derkenar'da     Google'da   ARA