Necdettin Efendi - 12 Ocak 2013
Sokak köpeklerinin -muhtemelen kedilerin de- büyük kısmının veremden öldüğünü okumuştum bir yerlerde. Tabii ki bakımsızlıktan, açlık ve soğuktan.
Kış mevsimi sadece bizi üşütmüyor, kışın ayazında sığınacak kuytu bir yer bulamayıp donmuş kurt ve kuş fotograflarıyla dolu internet.
Demek ki "kedi 9 canlıdır, köpeğin kürkü var, üşümez" gibi klişeler pek doğru değilmiş. Onların da -aynı bizler gibi- sadece bir tane canı varmış ve gözden ırak köşelerde acı çeke çeke ölüyorlarmış.
Neyse ki bu kuyruklu meleklerin halinden anlayan, gücü yettiğince kol kanat geren elleri öpülesi insanlar da var etrafımızda.
Benim bu gönül gözü açık insan dostlarıma önerim, hayvan sevmezlerle didişmek yerine tamamen işin "ben kendi adıma ne yapabilirim" kısmına odaklanmaları. "Bilinçlendirmek" falan çok iddialı lâflar.
Ben şahsen bugüne kadar başlangıçta hayvanları pek sevmezken ya da korkup uzak dururken sonradan sıkı hayvan sever olan çok insan tanıdım. Ama bunun tersine (hayvanseverlikten sevmezliğe geçenine) hiç rastlamadım.
Bu insanların (sevmeyenlerin veya korkanların) çoğunlukla bu rahatsızlıklarını yenme, tüylü bir hayvana korkmadan iğrenmeden dokunabilme, okşayabilme arzuları oluyor. Onlara zaman tanımak, azarlamamak, yermemek lâzım. Aksi takdirde, ego denen baş belâsı devreye giriyor ve bulundukları konuma mıh gibi sabitleniyorlar. Zamanla yumuşayıp bir adım atabilecekleri varsa bile, o yaralayıcı sözlerden sonra hayvanlara ve sevenlerine karşı inadına düşmanca davranabiliyorlar. Onların bu taşlaşmış inadı, ilk kez karşılaştıkları hayvan severle bile daha bismillah demeden zıtlaşmalarına, tartışmayı kilitleyip olumlu adımı hiç atmamalarına neden olabiliyor. Birçok kez yaşadım ve gördüm bunu.
O nedenle diyorum ki, başka canlıların yaşamlarına, sıkıntılarına karşı duyarlı olmak harika bir şey; ama bunu henüz o aşamaya gelememiş diğer kişilere karşı bir tür manevî üstünlük gibi görüp muhatabı ezmek pek yapıcı değil. Bazen işleri oluruna (zamana) bırakmak çok daha iyi sonuçlar doğurabiliyor.
E ama bir de iflâh olmaz sosyopatlar ve onların armut dibine düşer misali sıpaları var, ya onlar ne olacak diyen de çıkabilir. Doğrudur, var maalesef. Bolca var. Onlara da yaradandan vicdan ve sağduyu dilemek, en ağır bedduamız olsun.
Necdettin Efendi ve onun gibiler neler yazdı?
Bahtsız Bedeviile
Kutup Ayısı(8 Kasım 2012)
dokunulmazevlâtları (26 Nisan 2012)
Ek yerini belli etme de…(4 Nisan 2009)
Bacımektubu (13 Mart 2001)
Aile AKP Ali Türkan Amerika Araba Aydın Beslenme Bilim Cem Karaca Cehalet CHP Cinsellik Çevre Çizgi Roman Çocuk Demokrasi Deprem Derkenar Devlet Dil Distopya Edebiyat Eğitim Ekonomi Erkek Fanatizm Felsefe Feminizm Gençlik Hayat Hayvanlar Hoyratlık Hukuk İnternet İslâm Kadın Kapitalizm Kedi Kemalizm Kent Kitap Kişilik Komplo Konut Kültür Kürtler Mavra Medya Mektup Meslek Militarizm Milliyetçilik Mizah Modernite Müzik Necdet Şen Nefret Nostalji Pazarlama Polemik Portreler Psikoloji Reklam Safsata Sağlık Sanat Savaş Sevgi Seyahat Sinema Siyaset Spor Şiir Tarih Teknoloji Telefon Televizyon Terör Toplum Tutunamayanlar Vicdan Yazmak Yalnızlık Yaşlılık Yergi Yoksulluk
Sitedeki içerik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası ile korunmaktadır. Yazılı izin olmadan kopyalanamaz, çoğaltılamaz, değiştirilemez, başka mecralarda kullanılamaz. Ancak, uzunluğu 200 kelimeyi geçmemek, yazar adı ve kaynak belirtmek ve bu sayfaya link vermek kaydıyla yazılardan alıntı yapılabilir.