Ne zaman batılı -ya da buralı- bir karikatürist İslâm'la dalga geçen bir karikatür çizse, İslâm dünyasında geniş kitleler galeyana gelip, bunu bir var oluş sorunu haline getiriyorlar.
Belki de altında toplanılıp türdeş olunan aidiyet şemsiyesi her ne olursa olsun, toplumun şöyle bir ortak değer üzerinde uzlaşma araması, bir çözüm kapısı aralayabilir:
Benim inancım -ya da ideolojim- beni ve kardeşlerimi bağlar, diğerlerininki onları. Ben kendi değerler sistemim içinde, başka bir değer sisteminin tahakkümü altına sokulmaksızın ve başkalarını da kendi değerlerimin tahakkümü altına sokmaya çalışmaksızın yaşayacağım. Kendi değerlerime ve var oluş biçimime yönelik sövgülerden rahatsız olduğumu dikkate alarak, başka hiç bir değer sistemine çemkirmeyeceğim ve hükmetme girişiminde bulunmayacağım. Evhamlarımı, iç fırtınalarımı, takıntılarımı, başkalarına düşmanlık etme vesilesi olarak öne sürmeyeceğim.
Sakin kafayla düşünürsek, inançsız biri Hz. Muhammed'in resmini yaptı diye İslâmiyet hâk ile yeksan olmaz. Bir belgeselcinin Atatürk'ün kısa boylu ve ince sesli olduğunu söylemesi de ülkeyi Padişahlık dönemine döndürmez.
Alınganlığı (ahmaklığı) ve hamaseti (sadizmi) o kerteye tırmandırmadıktan sonra, üzerinde uzlaşılmayacak ne var ki?
* * *
Konuya bir alıntıyla katkıda bulunmaya çalışayım:
Türk-İslam geleneğinde görüntü ve anlatı Batı'dakinden oldukça farklı bir zihniyeti yansıtır. Ne demek istediğimi daha iyi anlatabilmek için Çetin Sarıkartal'ın İslâm dininde resim yasağı tartışmasını irdelerken sanat tarihçisi Grabar'dan aktardığı bir öyküyü veriyorum. Olay Hazreti Ömer zamanında geçiyor ve Bizans tarihinden alınmış:
(İçiçe geçmiş matrioşkalar gibi oldu biraz. Bizanslı tarihçiler Arap tarihçilerden, Grabar Bizanslı tarihçilerden, Çetin Sarıkartal Grabar'dan, Nezih Erdoğan Çetin Sarıkartal'dan, ben de Nezih Erdoğan'dan alıntılıyorum.)
(Alıntılamaya devam edelim.)
Hikayeye göre Müslümanlar ve Bizanslı Hıristiyanlar arasına bir sınır çekmek için bir sütun dikiliyor ve üzerine Heraklius'un portresi çiziliyor. Bir arap askeri yanlışlıkla portrenin gözüne zarar verdiğinde Hıristiyanlar kısas istiyorlar. Arapların lideri, sütuna kendi portresinin yapılıp gözünün çıkarılmasını teklif ediyor. Ama Hıristiyanlar, Hayır, diyorlar, adalet ancak Halife Ömer'in portresinin çizilip gözünün çıkarılmasıyla yerini bulacaktır. Hıristiyanların isteği kabul ediliyor.
Grabar'a göre İslâm'da ikonoklasm (put kırıcılık), resim yasağı yok, ancak anikonizm, ikonsuzluk var, başka bir deyişle ikon kırıcılar da nihaî analizde onların ikonik mahiyetini kabul ederken, İslâm yukarıdaki örnekte görüldüğü gibi, ikon diye bir nosyon tanımıyor.
(Nezih Erdoğan, Doğu-Batı dergisi, şubat mart nisan 1998)
Metnin sonrasında da ilginç ayrıntılar var ama maalesef yerim dar. Hem, alıntı dediğini de tadında bırakmalı. Öteki türlüsü, deveyi hamuduyla yutmak oluyor.
Hoca Necdettin ve onun gibiler neler yazdı?
Bahtsız Bedeviile
Kutup Ayısı(8 Kasım 2012)
dokunulmazevlâtları (26 Nisan 2012)
Ek yerini belli etme de…(4 Nisan 2009)
Bacımektubu (13 Mart 2001)
Aile AKP Ali Türkan Amerika Araba Aydın Beslenme Bilim Cem Karaca Cehalet CHP Cinsellik Çevre Çizgi Roman Çocuk Demokrasi Deprem Derkenar Devlet Dil Distopya Edebiyat Eğitim Ekonomi Erkek Fanatizm Felsefe Feminizm Gençlik Hayat Hayvanlar Hoyratlık Hukuk İnternet İslâm Kadın Kapitalizm Kedi Kemalizm Kent Kitap Kişilik Komplo Konut Kültür Kürtler Mavra Medya Mektup Meslek Militarizm Milliyetçilik Mizah Modernite Müzik Necdet Şen Nefret Nostalji Pazarlama Polemik Portreler Psikoloji Reklam Safsata Sağlık Sanat Savaş Sevgi Seyahat Sinema Siyaset Spor Şiir Tarih Teknoloji Telefon Televizyon Terör Toplum Tutunamayanlar Vicdan Yazmak Yalnızlık Yaşlılık Yergi Yoksulluk
Sitedeki içerik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası ile korunmaktadır. Yazılı izin olmadan kopyalanamaz, çoğaltılamaz, değiştirilemez, başka mecralarda kullanılamaz. Ancak, uzunluğu 200 kelimeyi geçmemek, yazar adı ve kaynak belirtmek ve bu sayfaya link vermek kaydıyla yazılardan alıntı yapılabilir.