Dün yaptığım patatesi ısıttım. Ah şu patates evrenin en mükemmel elması. Arka odadaki tek saksının içinde büyütmüştüm yumrusunu. Başka yok. Ölüp gideceğim başka patates yiyemeyeceğim.
Acaba bunu hazmetmeden havalandırmayı kapatsam mı? Ne kadar sürer karbondioksitin beni boğması. En iyi ihtimalle yarım saat. Dizlerim karıncalanır, sonra belim tutmaz olur. Dalarım müthiş uykuya. Kalp atışlarım kesildikten sonra soğutma sistemi devreye girer. Yüzeyin altındaki kılcal borulardan sıvı hidrojen dolaşmaya başlar. Kaskatı kesilirim. Midemdeki patates de donar. Delta kapaklar kapanır. Karanlığın içinde hapseder tüm hayatımı.
Beni bulacak cosmo-arkeologun suratını merak ediyorum.
"X-mod'un midesinde tanımlanamayan sarı renkli yarı sindirilmiş bir madde bulundu. Analiz bilgisayarı nişasta kristalleri tespit etti. Değişik bir gıda olduğunu tahmin ediyorum. Önce soğanlar pembeleşene kadar kavrulmuş, ardından kıyma ilâve edilmiş. Çekilen suyun ardından sarı renkli katı madde -öküz patates onun adı- titanyum kapta çevrilmiş biraz. Üstüne ince kıyılmış domates. Yok, düzeltiyorum, rendeden geçirilmiş domates eklenmiş. Çünkü kabuğa dair moleküller yok. Kısık ateşte dinlene dinlene pişmiş besin…"
En iyisi kayıt sistemini bozmalı. Çünkü onları da izleyecekler. Şu quark kürenin içindeki tüm hareketlerime anlam yüklemeye çalışacaklar.
"Evet tanımlanamayan besinin -kumpir ulan dallama- dış yüzeyini pişirmeden önce alıyor. Ardından yuvarlak bozuk halkalar şeklinde doğruyor. Acaba suya atmasının nedeni ne? Bu o çağlara ait dinsel bir ritüel mi acaba? Suyun temizliğini ve kutsallığını kullanarak tanrılarına bir mesaj yollamış olabilir mi? Ya da unutulmuş bir su duasıdır bu."
Ananın örekesidir bence. Soyulmuş patates kararır oğlum. Her şeyi bilir ya bunlar. Peki şimdi ne yapıyorum ben ha? Bunu da çöz bakalım.
"X-mod yemekten sonra cinsel organını kameraya gösteriyor. Evet yemeği için tanrılarına şükrediyor ve bolluk diliyor onlardan… ama, ama bu ne yaa?"
Göt oğlum göt. Sensin işte. Sen o hologram diplomanı al da koy münasip yerine.
Allahım, şu gök kubbenin altında bana huzurlu bir yer yok mu? Uyansam başka dert. İşe gideceğim. Rüyaya devam etsem bu zırvalıklar uçuşacak. Şaşırdım ben. Ne yapsam de etsem de "bira bu kapağın altındadır"çağlarıma dönsem. Kestane kokusu duysam. Annem gelip açık kıçımı örtse…
Ahmet Büke neler yazdı?
Aile AKP Ali Türkan Amerika Araba Aydın Beslenme Bilim Cem Karaca Cehalet CHP Cinsellik Çevre Çizgi Roman Çocuk Demokrasi Deprem Derkenar Devlet Dil Distopya Edebiyat Eğitim Ekonomi Erkek Fanatizm Felsefe Feminizm Gençlik Hayat Hayvanlar Hoyratlık Hukuk İnternet İslâm Kadın Kapitalizm Kedi Kemalizm Kent Kitap Kişilik Komplo Konut Kültür Kürtler Mavra Medya Mektup Meslek Militarizm Milliyetçilik Mizah Modernite Müzik Necdet Şen Nefret Nostalji Pazarlama Polemik Portreler Psikoloji Reklam Safsata Sağlık Sanat Savaş Sevgi Seyahat Sinema Siyaset Spor Şiir Tarih Teknoloji Telefon Televizyon Terör Toplum Tutunamayanlar Vicdan Yazmak Yalnızlık Yaşlılık Yergi Yoksulluk
Sitedeki içerik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası ile korunmaktadır. Yazılı izin olmadan kopyalanamaz, çoğaltılamaz, değiştirilemez, başka mecralarda kullanılamaz. Ancak, uzunluğu 200 kelimeyi geçmemek, yazar adı ve kaynak belirtmek ve bu sayfaya link vermek kaydıyla yazılardan alıntı yapılabilir.