Patronsuz Medya

Damda Kedi Var

Esi Taviloğlu - 28 Şubat 2003  


Yahu bir kedi bağırıyor kaç gündür, bir türlü bulamıyorum. Akşamları çıkıyorum sokağa yine o kart miyavlama sesi çınlıyor kulağımda. Gaipten duyduğum falan yok! Her köşe bucağa bakıyorum yok kardeşim! Ama söyledim ben gaipten duymuyorum bu sesleri!

* * *

Bir hafta sonra miyavlama sesini takip etmeye karar veriyorum. Her "mauuuvvv!" sesinde bir adım, bir adım derken, bir apartmanın beton duvarına kulağımı dayamış bir halde buluyorum kendimi. Hani az gayret etsem, duvarı aşıp içeri gireceğim. "Vay, kediyi içeri hapsetmişler, hayvancığa işkence ediyorlar… Bir kedi içeride mahsur kalmış olmalı…" gibi düşünceler alıyor beni.

İşte bu sırada kafamı yukarı kaldırıp, bakma hatasında bulunuyorum. Damda sarı, kartaloz bir kedi canhıraş bağırmakta.

Yerde ararken gökte buldum hesabı.

Bu sefer de başlıyorum: "Vah yavruuum, kaç gündür sen oralarda aç susuzsun. Ah canııım"

Tombul bir bayan telaşlı bir halde koşarak yanıma geliyor.

- Ay siz de gördünüz mü? Bu apartmanda oturuyorum, çıldıracağım bu kediden!
- Gördüm görmesine de, kaç gündür bu kedi damda?
- Ayol, hep burada hep! Uyutmuyor bizi, komşular perişan.
- E yiyecek bir şeyler verseydiniz hayvancağıza.
- Vermez olur muyuz ayol?
- Nereden çıkmış olabilir ki dama?
- Nereden olacak, zaten üç katlık apartman. Yandaki asmadan tırmanıveriyor yukarıya namussuz.
- E inemiyor o zaman.
- Nerde inemiyormuş? Namussuz ayol bu kedi. Bak ben söylüyorum na- mus- suz. Biz dama çıkınca, o pıırr aşağıya iniyor asmadan.
- İyi öyleyse.
- Neresi iyi, biz aşağı inince tekrar asmadan yukarı çıkıyor. Dalga mı geçiyor bizimle anlamadım ki!

Kadınla konuşmalarımız uzadı da uzadı. Etrafımızı kalabalık bir çember sarmış o sırada, farkında değiliz. Herkes kendi arasında hararetli hararetli bir şeyler konuşuyor:

- Aaa, n'olmuş? Bi olay var galiba Fahriye Hanım koş koş!
- Ne bu kalabalık Hüsnü Bey'ciğim?
- Bilmem valla. Kalabalığı görüp ben de girdim bir aralıktan.
- N'olmuş, n'olmuş?
- Amerika'nın savaş jetleri geçiyormuş.
- Vay vay öyle mii?
- Kaçılın biraz, çocuk da görsün sevaptır.
- Bir adam kız kaçırmış. Gazetede okumadın mı ayol, şimdi dama çıkmış intihar gösterisi yapıyor.
- Aaa ben de duydum onu. Hamdi'ymiş adamın adı. Polise haber vermek gerek şimdi.
- Nerede peki adam, ben göremiyorum?

Bu konuşmaların arasında bizim konuşmalarımız da devam ediyor.

- Ay sormayın kızım. Uyku nedir unuttuk. "Moow moow da moow moow" Derdi nedir anlayamadık ki? Kış ortasında aşk yapacak değil ya namussuz. Mevsimleri mi karıştırdı ne?

Bir üçüncü kişi, bizim tartıştığımız kedi mevzuuna giriyor. Tombul bayanla başlıyorlar konuşmaya.

- Kedi mi varmış damda?
- Ya sormayın.
- İtfaiyeyi çağırmak gerek, bir de Show Tv'yi. Mahallemizin adı sanı duyulur hiç olmazsa.
- Aman beyefendi ne diyorsunuz?
- Canım bilmiyor musunuz? Bir haber vardı. Bir kedi, Cümbüşlü Mahallesi'nde elektrik direğine çıkmış, itfaiye ekiplerinden bir görevli kediyi kurtaracak yerde kediyi direkten düşürmüş. Sonra bu olay Show Tv'de yayınlanıyor. E hiç Avrupa televizyoncuları durur mu? Hemen haber yapıyorlar bunu, işte: "Türkiye'de Cümbüşlü Mahallesi'ndeki elektrik direğine çıkmış kedi, itfaiye görevlilerin ihmali sonucu nasıl direkten düştü" diye.
- Ay sahi mi? Ben o zaman makyajımı tazeleyeyim. Habercilerin gelmesi yakındır.

En sonunda ben de en üst katta oturan bu bayan ile terasa çıkıyorum. "Gel pisi pisi gel pisi pisiii" diye seslenmemle birlikte, aşağıdaki kalabalıktan sesler yükseliyor:

- İşte adamın kaçırdığı kız!
- Adamın elinden kaçmış galiba! Helâl sana!
- Peki yanındaki kim? Adam kızın annesini de kaçırmış mıydı?
- Bilmem.
- Adam herhalde yandaki dama kaçtı.
- Millet amma meraklı haa. Savaş jetlerine bakacağım diye terasa çıkmışlar hemen.
- Hadi gelin şu kızı kurtarmaya gidelim. Menkıbe! Sen polise haber ver.

Bana bakıldığını anlıyorum da şu kız kaçırma olayının ne olduğunu bir türlü anlayamıyorum. Derken sarı kedi yandan asmaya atlayıp aşağıya iniyor. Ben de merdivenlerden atlaya zıplaya, arkasından aşağıya iniyorum. Kapının önünde kalabalık karşılıyor beni.

- Yaşasın! Kız kurtuldu. Apartman kapısını kapatın da, adam kaçmasın!
- Helal olsun! Polis şimdicik geliverir.
- Kardeşim jet met yok burada.
- Ben gördüm billah. Na şuradaydı, bulutların arasına girdi şimdi.
- Yavrucuum, şu jet met yerine doğru dürüst, daha anlaşılır lakaplar taksanıza adama. Kız kaçıran Hamdi mesela.
- Ne diyosun sen teyze yahu? Ne lakabı, ne kız kaçıran Hamdi'si? Savaş jetlerinden bahsediyoruz biz.
- Nee! Kız kaçıran Hamdi mi saldıracak bize?

Kargaşa arasında çaktırmadan tüyüyorum. Arkamda birbirleriyle ateşli ateşli tartışan insan grubuna bakıp gülümsüyorum.

Durun daha bitmedi. Ben gülüyorum ya, başka biri de bana bakıp gülüyor. Sarı kedi neredeyse "nanik" der gibi bana bakıyor, ardından asmaya zıplayıp dama atlıyor.

diYorum

 

Esi Taviloğlu neler yazdı?

94
Derkenar'da     Google'da   ARA