Seyit Balkuv - 26 Haziran 2009
Dışarıdaki masayı karıncalar basmış. Tabakta kiraz çekirdeklerini unutmuşum da ondan. Bizim ufaklığa böcekleri öldürmemeyi öğretiyoruz. Zaten geçen gün bir sivrisineği duvara yapıştırırken yakalandık, "niye öldürüyorsunuz onun evde bekleyen çocukları yok muydu" diye fırçayı yedik.
Karıncalar tabaktan ve masadan temizlenecek, hiç birine zeval vermeden tabii. Ufaklık ortada yok ama olsun. Canlılar öldürülmeyecek.
Kolay iş değil ha! Yüzlerce minik karıncadan bahsediyoruz. Üflesen çekirdekler tabaktan fırlıyor, karıncalar kalıyor. Tabağa biraz su döktüm. Karıncaların bir kısmı suyun dibini boyladı. Hemen çekirdeklerle beraber suyu yere döktüm. Boğulacak gibi olanlar kurtuldu. Yerdeki çekirdekleri tekrar tabağa topladım. Çoğu çekirdeklere yapıştığı için tabak tekrar karınca doldu. Kaçmıyorlar da namussuzlar.
Aynı şeyi üç dört kez yapınca tabak temizlendi. Masanın üstü ise hâlâ karınca kaynıyor. İstim motoru gibi nefes püflemekten başım döndü, midem bulandı. Sandalyeye yığıldım kaldım. Masaya saçılan salyalarım da cabası. Ne yapsam masa tamamen temizlenmiyor. Dakika geçmiyor ki imansızın biri kenardan masanın üstüne çıkmasın. Kayıntı bulursa bir ıslıkla arkadaşlarını toplayacak hesapta.
Tuzlu ayran iyi geldi. Başımın dönmesi geçti. "Acaba karıncalar kışın cırcır böceğini morartmak için mi böyle sıkı çalışıyor" diye düşünürken içim geçmiş. Rüyamda karıncanın biri benim yakıştırmamla alay ediyordu. Benim sert bakışımı görünce toparlandı. "Niye karınca gibi çalıştığımı bilmiyorum abi, içimden öyle geliyor, hadi beni lâfa tutma, çok işim var" dedi, gitti.
Derken cırcır böceği seğirtti. "Yok devenin nalı" dedi. "Kırk yıl düşünsem kışın karıncanın kapısını aşındırmak aklıma gelmezdi. Biz yumurta bırakırız abi. Yaz olur bebek cırcırlar yumurtadan çıkar. Gördüğün gibi neslimizi devam ettirmeyi de biliriz." Ben gözlerimi kısarak ve iğrenerek ona baktım. Sonra kafamı başka tarafa çevirdim.
Cırcır arsızlaştı, "insan biraderim, bize işimizi öğretme. Biz nasıl yaşamamız gerekiyorsa, doğa bizi nasıl kodlanmışsa, öyle yaşıyoruz" dedi. "Ama sizin hâlinizi pek iyi görmüyoruz haberiniz olsun. Kusura bakmayın ama topunuzun bu tuhaf hikâyeyi göklere çıkarması kitlesel bir arıza gibi görünüyor bizim buralardan."
Böcek beyinli şeyler işte n'olcak. "Son gülen iyi gülermiş pis cırcır" dedim. "Sen yazın saz çalmaya devam ede dur bakalım. Ben kışın plazma karşısında bira içip geğirirken, sen ufaktan fosil olmaya başlayacaksın beter böcek."
"Ooo maşallah insanoğlu" dedi Cırcır. "Bakıyorum da cırlama konusunda benden ileriye gitmişsin. Aman ne güzel, sen nurlu bir gelecek uğruna gününü zindan etmeye devam et bakalım. Hiç ulaşılamayacak geleceği yakalayacağım diye koştur dur. Kuyruğunu yakalamaya çalışan kedi misali yani. Cüssen büyük ama beynin benimkinden de küçük galiba."
Kan beynime çıktı. Yüzsüzlüğün bu kadarı olur. Bu işi Şeltoks temizler. Bizim oğlanın görmesi de hiç umurumda değil.
Birden alt dudağım gıdıklandı. Gözümü açtığımda sineğin biri uyuklarken açık kalmış ağzımın etrafında dolanıyordu. Ağzıma girmesin diye tükürerek kovalarken neredeyse sandalyeden düşüyordum. Salyalarım yine masaya saçıldı.
Kendime geldiğimde baktım ki karıncalar masayı yine istilâ etmiş.
Artık yeter, gidip denize gireceğim. Karıncayla karınca olmayacağım. İnsanım ben. Gelişmiş modern bir varlığım. Gelecekle ilgili planlarım var benim. O planları düşüneceğim. Derkenar'a yazacağım meselâ. İsmini "Yaz sıkıntısı" koyacağım. Karıncayı da cırcırı da rezil edeceğim.
Tebessüm ederek okudum bu hoş hikâyeyi. Biraz da kendimden bir şeyler buldum. Karıncaezmez Şevki'ler tükenmedikçe insanlık da tükenmeyecek diyerek selâm ediyorum…
İlker Gökçen - 27 Haziran 2009 (01:20)
1998'den bu yana Kanada'da yasiyorum. Su an 2009 yilinin Temmuz ayinin ilk gunlerini Istanbul-Bursa-Bodrum ucgeninde sindirmekteyim. Yazinizin altina buyuk okunakli bir imzami atmakdan kendimi alamiyorum. Toplumsal cinnetin bu boyutuna sahit olmak Kanada'da yasayan bendeniz icin oldukca gozlenesi.
Kanada oncesinde de gozlemekte oldugum iti iti kirdirma politikalarinin sonucu olan uzlasmaz coklu kutuplasmasi evrenin genlesmesi gibi bir hizla 11 yilda ne cok yol almis. En buyuk celiski Rant olusumundan alabildigine faydalanmak ama ranti olusturanlardan nefret etmek sanirim.
Bora Kizilirmak - 2 Temmuz 2009 (15:31)
Seyit Balkuv neler yazdı?
Aile AKP Ali Türkan Amerika Araba Aydın Beslenme Bilim Cem Karaca Cehalet CHP Cinsellik Çevre Çizgi Roman Çocuk Demokrasi Deprem Derkenar Devlet Dil Distopya Edebiyat Eğitim Ekonomi Erkek Fanatizm Felsefe Feminizm Gençlik Hayat Hayvanlar Hoyratlık Hukuk İnternet İslâm Kadın Kapitalizm Kedi Kemalizm Kent Kitap Kişilik Komplo Konut Kültür Kürtler Mavra Medya Mektup Meslek Militarizm Milliyetçilik Mizah Modernite Müzik Necdet Şen Nefret Nostalji Pazarlama Polemik Portreler Psikoloji Reklam Safsata Sağlık Sanat Savaş Sevgi Seyahat Sinema Siyaset Spor Şiir Tarih Teknoloji Telefon Televizyon Terör Toplum Tutunamayanlar Vicdan Yazmak Yalnızlık Yaşlılık Yergi Yoksulluk
Sitedeki içerik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası ile korunmaktadır. Yazılı izin olmadan kopyalanamaz, çoğaltılamaz, değiştirilemez, başka mecralarda kullanılamaz. Ancak, uzunluğu 200 kelimeyi geçmemek, yazar adı ve kaynak belirtmek ve bu sayfaya link vermek kaydıyla yazılardan alıntı yapılabilir.