Patronsuz Medya

Gidiyordum yelkenimin rüzgârında

Seyit Balkuv - 6 Ağustos 2008  


Bazı düşünce akımları var ki, aklı başında hiç bir insan için itiraz edilmesi mümkün olmasa gerek.

Meselâ "insanları sevmek", meselâ "doğayla barışık olmak", meselâ "onurlu olmak", meselâ "adaletli olmak" .

Var ama âşık maşuku öldürür, "sevgi" adına, yasalar ayaklar altına alınır, "adalet" adına, hayvanlar katledilir, "daha temiz doğa" adına, toplumlar ateşlere atılır, "dürüstlük" adına, "onur" adına.

Kimse yoğurdum ekşi demez yani. Herkes ulvî rüzgârlarla doldurur yelkenini. Ama o ulvî rüzgârın yakıtıyla rüzgâra karşı da gidebilirsin pekâlâ.

Nasıl mı? Önce yelkeni şişirecek bir rüzgâr seçilir, meselâ "öldürmeyeceksin" fikri. Sonra teknenin burnu rüzgârı arkadan almayacak şekilde, hatta rüzgâra karşı döndürülür. Nasıl mı? "Ama onur için, namus için, şeref içinse o zaman başka" denir, meselâ.

Rüzgâr bu riyakârlığı sevmez, yönünden sapmış tekneyi denize doğru yatırır. Yelkenci de tekne batmasın diye kendini rüzgârın ters tarafına atar, karşı ağırlık yapar. Yani "ama önce onlar öldürdü" der, "onlara müstahaktır" der, "biz yapmasak onlar bizi öldürürdü" der.

Rüzgâr ile karşı ağırlık bir denge kurar, tekne kararlı hale gelir. Yön çarpık da olsa, hem keyifli, hem kolay, hem de hızlı yol alınır. Rüzgâr fikrinin aksine gitmek bedeliyle, rüzgârdan bile hızlı gidilir.

Bazen hava sakinler, uyuklar yelkenci. Bazen biri çıkar, "kardeşim, hani öldürmeyecektik, bu ne biçim lâhana turşusu" diye sorar. O zaman yelkenci atar yine kendini karşı tarafa, ipe un serer, salto atar, burgu yapar ama batırmaz teknesini. Ama daha önemlisi, milim çevirmez teknenin burnunu, rüzgârı birazcık olsun arkadan alabilmek adına.

Niye öyle bir şey yapsın ki zaten? Dünyanın en zor işidir rüzgârı arkadan almak. Uyumlu hâle geldiğin o güzel rüzgâr fikri seni yatırmaya çalışmaz artık. Rüzgârla bir olur, karşı ağırlık fikirlerine ihtiyaç duymazsın.

Fakat, bu sefer de nereden geleceği belli olmayan arsız parazit esintiler, evrensel düşünmeye, hayatı sevmeye, fikr-i sabitleri yok etmeye uğraşan yelkenciye bunun bedelini ödetmek için can atar. Karşı ağırlıklarından azade olmak uğuna mücadele yeteneği körelmiş tekneyi bir o yana, bir bu yana yatırır, bir boş anını bulursa da batırıverir.

O zaman ne anlamı var ki maddenin tabiatına uyumlu hâle gelmeye çalışmanın, duyarlı erdemli olmaya uğraşmanın?

Ver dümeni egonun eline, şişir yelkenini yüce rüzgârlarla, hem de kır dümenini o rüzgâra karşı. Varsın yönün çarpıkmış, boş ver. İhtiyacın olursa, kullanacağın ışıltılı lâfları yelkeninden toplarsın.

Direnmekle, savaşmakla, ona buna haddini bildirmekle geçen ömrün adına da "(karşı) denge" dersin.

Haydi vira, yelkenler fora! Bak gemisini yürüten kaptansın işte

Yorumlar

"Siz siz olun insan olun, Faust olmayın. Kibir, bencilliik ve nefret olmasın içinizde. Kendinize ve sevmediklerinize karşı dürüst olun. En zor şartlar altında dahi doğruyu savunun. Ruhunuzu insanlığa adayın. Dostlarınızın arkasından konuşmayın, düşmanlarınızı affedin. Onlar sizi incitse dahi onları affedin. Mevlana hoşgörüsü içinize doğsun. " Tuğrul Keskingören'in bu güzel yazısına internet'ten ulaşılabilir…

İlker Gökçen - 16 Ağustos 2008 (21:59)

Turgut Uyar'ın dediği gibi "Biz de gerçeklerimiz de değişebilir zamanla…"

İlker Gökçen - 17 Ağustos 2008 (17:39)

diYorum

 

Seyit Balkuv neler yazdı?

435
Derkenar'da     Google'da   ARA