Renk renk, boy boy bir sürü boncuk ve düğmeyle dolu cıvıltılı bir kavanoz buldum eski kitaplarımın arasında.
Belki sizlerin de bir gün gelir bir işe yarar diye ya da sırf her şeyden bağımsız kendi başına güzel oldukları için böyle şeyleri sakladığınız kavanozlar, kutular vardır.
Keyifli bir alışkanlık aslında. Tabi atılamayacak büyük birikinti yığınlarına dönüşmemesi kaydıyla. Kavanozu boşaltıp düğmelere, boncuklara bakarken sık sık gülümsediğimi fark ettim. Her boncuk, her düğme veya renkli cam parçasının hafızamda gerilere itilmiş irili ufaklı olayları hatırlatması, zincirleme bir tepki başlatarak adeta günlük rutinden kurtarıcı serbest çağrışım meditasyonuna dönüşmesi, beklenmedik bir deneyime dönüşüvermişti.
Bu elbette bir kereye mahsus bir sürpriz olabiliyor. Çünkü aradan geçen uzun zamanın tozlandırdığı duyguların düğmesine yeniden basabilmek için, yine aradan uzunca bir süre geçmesi gerekiyor.
Bu renkli şeyleri niye biriktirmişim, onu da anlatayım:
Dediğim gibi, kendi başına ayrı bir güzellik ve karakter taşıyan bu renkli cisimlerin bir kısmı başka bir eşyaya eklenerek hareket katabilir, kimisi bir eksiğin yerine kullanılabilir niyetiyle kavanozda birikip durmuştu. Orada onlar unutulur ve farkında bile olmadan bekleyip dururken, zamanın nasıl akıp gittiğini de göstermiş oluyorlardı bana. Her bir tanesini ne için sakladığımı hatırlarken, aslında ilk niyetimle hiç ilgisi olmayan bambaşka yerlerde kullanılabileceklerini hayretle fark ettim.
Zamana yayılan yaşamlarımızı da nasıl benzer kavanozlara hapsetmiş olabileceğimizi düşünerek hepsini yeniden elden geçirdim. Keyifli dakikalardı. Onlar için yeni planlar yaptım. Kimini bir şapkaya, kimini çantaya, kimini bir tablonun en yakışan köşesine kullanmaya karar vererek kavanoza yeniden doldurdum.
Kim bilir kaç zaman sonra tekrar karşıma çıktığında yine neler birikmiş, neler azalmış neler değişmiş olacak. Ya da bir dahaki karşılaşma olacak mı? Bilmiyorum.
Kavanozdaki renkli cicilerle yine düşündüğüm herhangi bir şeyi yapmadan daha kolay elime geçeceği başka bir yere kaldırırken, birkaç saat öncesinden daha iyi hissettiğimi düşündüm. Yaşanabilecek renkli fırsatları ve güzel şeyleri bir yere tıkmadan, ertelemeden hemen yaşamak gerektiğine dair onlarca hayat yazısından daha etkili bir deneyim oldu benim için.
Hülya Yalçın neler yazdı?
Aile AKP Ali Türkan Amerika Araba Aydın Beslenme Bilim Cem Karaca Cehalet CHP Cinsellik Çevre Çizgi Roman Çocuk Demokrasi Deprem Derkenar Devlet Dil Distopya Edebiyat Eğitim Ekonomi Erkek Fanatizm Felsefe Feminizm Gençlik Hayat Hayvanlar Hoyratlık Hukuk İnternet İslâm Kadın Kapitalizm Kedi Kemalizm Kent Kitap Kişilik Komplo Konut Kültür Kürtler Mavra Medya Mektup Meslek Militarizm Milliyetçilik Mizah Modernite Müzik Necdet Şen Nefret Nostalji Pazarlama Polemik Portreler Psikoloji Reklam Safsata Sağlık Sanat Savaş Sevgi Seyahat Sinema Siyaset Spor Şiir Tarih Teknoloji Telefon Televizyon Terör Toplum Tutunamayanlar Vicdan Yazmak Yalnızlık Yaşlılık Yergi Yoksulluk
Sitedeki içerik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası ile korunmaktadır. Yazılı izin olmadan kopyalanamaz, çoğaltılamaz, değiştirilemez, başka mecralarda kullanılamaz. Ancak, uzunluğu 200 kelimeyi geçmemek, yazar adı ve kaynak belirtmek ve bu sayfaya link vermek kaydıyla yazılardan alıntı yapılabilir.