Patronsuz Medya

Hiç bitmeyen hikâye: Vay benim köse sakalım

Melih Özel - 4 Eylül 2013  


28. 07. 2004: Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, gelecek yıl yapılacak Liselere Giriş Sınavı'na (LGS) tüm öğrencilerin girmesini mecburi hale getireceklerini bildirdi.

02. 08. 2004: Milli Eğitim Bakanlığı öğrencileri yönlendirme çerçevesinde radikal bir karar almayı da öngörüyor. Bakanlık, tüm liselere anadolu ve fen liselerinde olduğu gibi puan ve tercihle girilmesi uygulamasına önümüzdeki yıldan itibaren geçmeyi düşünüyor.

27. 10. 2004: Liselere Giriş Sınavı'nda da Öğrenci Seçme Sınavı'nda olduğu gibi adayların yerleşmek istedikleri okullarla ilgili tercihleri sınav yapıldıktan sonra alınacak. LGS'de bu eğitim-öğretim yılında bazı değişiklikler yapılıyor. Bu kapsamda, Fen ve Anadolu liselerine girmek isteyen öğrenciler, LGS'ye katıldıktan sonra bu okullarla ilgili tercihlerini yapabilecekler. Yerleştirme adayların tercihlerine göre yapılacak. Bu sistem şu anda ÖSS'de uygulanıyor.

08. 12. 2004: Her yıl yüz binlerce öğrencinin anadolu ve fen liseleri ile anadolu meslekî ve teknik liselere girebilmek için yarıştığı Lise Giriş Sınavı'nda (LGS) sistem değişiyor. Milli Eğitim Bakanlığı, yeni sisteme ilişkin esas ve kuralların yer aldığı 2005-Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı Kılavuzu'nu (OKS) hazırladı. Resmi-özel bütün liselerin (Polis Koleji dahil) seçme ve yerleştirme işlemleri, tek basamaklı ve merkezi olacak. OKS sonuçları esas alınacak. Tercihler, ÖSS'de olduğu gibi OKS puanları açıklandıktan sonra yapılacak.

09. 03. 2007: Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, OKS yerine kademeli olarak uygulamaya konulacak yeni modeli açıkladı. 2007-2008 eğitim öğretim yılının sonunda 6. Ve 7. Sınıflar yeni modelde öngörülen "Seviye Belirleme Sınavı" na (SBS) tabi tutulacaklar. 2008-2009 eğitim-öğretim yılı sonunda ise 6., 7. Ve 8. Sınıflarda SBS uygulanacak ve öğrencilerin ortaöğretim kurumlarına yerleştirilmeleri tamamen yeni modele göre gerçekleştirilecek. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, orta öğretime girişte dershane ve sadece test çözme merkezli yöntemin değiştirileceğini belirterek, "Biz OKS'yi kaldıracağız derken hiç bir ölçme ve değerlendirme yöntemi kullanmayacağımızı söylemedik" dedi.

26. 10. 2007: Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı (OKS) ve Seviye Belirleme Sınavı'ndaki (SBS) değişiklikleri açıkladı. Çelik, OKS'nin öğrencileri hayata hazırlamada etkili olmadığının görüldüğünü bu sebeple kaldırıldığını söyledi. SBS'nin bireysel gelişimi hızlandıracağı planlanıyor. Çelik velilerin SBS için çocuklarını 6, 7 ve 8. Sınıflarda dershaneye gönderme zorunluluğu gibi yanlış bir anlayışın olduğunu dile getirerek, "Biz öğrenciyi dershaneye değil okula bağlayan bir sınav sistemi getirdik. Bunu sağlamak için de yüzde 25 okul başarı puanı ve yüzde 5 de davranış notunu SBS sınav sonucuna ekleneceğiz" dedi

18. 06. 2008: Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın önceki gün dile getirdiği özel dershaneleri ortadan kaldırma planı üzerinde çalıştıklarını söyledi. Bakan Çelik, dershanelerin ortadan kaldırılabilmesi için önce onları var eden sebeplerin ortadan kaldırılması gerektiğini söyledi. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın ilân ettiği "dershaneleri kaldırma planı" üzerinde çalıştıklarını söyledi. Bakan Çelik, "Dershaneler sebep değil sonuç, bu sebepler var oldukça bunlar da var olmaya devam edecektir" dedi.

25. 06. 2009: Milli Eğitim Bakanlığı'nın 6, 7 ve 8'nci sınıflarda yapmaya başladığı "Seviye Belirleme Sınavı"nın öğrenciyi 5. Sınıftan itibaren dershaneye bağımlı hale getirdiği yolundaki iddialar üzerine yeni arayışlar başladı. Bakan Nimet Çubukçu, bu konuda karar vermeden önce konunun uzmanları, okul yöneticileri, öğretmen, öğrenci ve velilerin görüşünü alacak. Talim ve Terbiye Kurulu yetkilileri, daha önce 7 ve 8'nci sınıfta öğrenci dershaneye giderken, yeni uygulama ile bunun 5'nci sınıfa kadar indiğini belirttiler, "Dershane, sistemin bir parçası haline geldi. Veli, yıllarca dershaneye ücret ödemek zorunda bırakıldı. Böyle bir sistem olmaz" dediler. Bakan Nimet Çubukçu'nun, SBS ile ilgili şikâyet ve önerileri değerlendirdiğini, bu konuda gerekirse mini bir "eğitim şura" sı toplamayı da planladığını belirten yetkililer, sistem değişikliğinin dönemin Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ile Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. İrfan Erdoğan'ın çabalarıyla gerçekleştirildiğini öne sürdüler.

23. 02. 2010: Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, iki yıldır uygulanan Seviye Belirleme Sınavları ile ilgili velilerden bazı şikâyetler aldıklarını belirterek, bu nedenle SBS konusunda bağımsız akademisyenlere araştırma yaptırıldığını bildirdi. SBS'nin 2 yıl önce Ortaöğretim Kurumları Sınavı'nın (OKS) yerine getirildiğini anımsatan Çubukçu, bir sınav sistemi değişikliğine gidildiğinde veya ölçme-değerlendirme ile alanlarla müfredatla ilgili değişiklikler yapıldığında, bu değişikliklerin sonuçlarını kısa vadede görmenin mümkün olmadığına işaret etti. SBS'nin kaldırılacağı yönündeki söylentilerle ilgili de Çubukçu, "İki yıl önce belirlenmiş, bu kadar geniş mutabakatla. 'Tekrar OKS'ye dönelim…' Demek ki onun da sayısız sakıncaları ve sıkıntıları vardı. Böyle bir şey yok" dedi.

16. 04. 2010: Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Seviye Belirleme Sınavı'nda (SBS) değişikliğe gidilebileceğini söyledi. Çubukçu, şöyle konuştu: "SBS yeni bir sistem. Milli Eğitim Bakanlığı, SBS'den beklenen sonuçlar, bu sonuçların gerçekleşip gerçekleşmediği gibi alanlarda kendi iç denetim mekanizması ile birlikte bir değerlendirme çalışması yapıyor. Çalışmaları neticelendikten sonra uyguladığımız sınav sisteminde gerekirse bir değişikliğe gidebiliriz."

28. 06. 2010: Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Seviye Belirleme Sınavının (SBS) 6 ve 7. Sınıflarda kademeli olarak kaldırıldığını, sınavın sadece 8. Sınıfta gerçekleştirileceğini bildirdi. Bakan Çubukçu ayrıca okullarda bazı derslerin ders saatlerinin azaltılacağını, öğrencilerin yeteneklerini ve okula bağlılıklarını arttırmak amacıyla serbest saatlerin artacağını ifade etti. Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Seviye Belirleme Sınavının (SBS) 6. Ve 7. Sınıflardan kaldırılarak sadece 8. Sınıfta uygulanması kararının "geriye dönüş" olarak algılanmaması gerektiğini bildirdi.

29. 06. 2010: Üç yıl önce uygulanmaya başlanan 3 aşamalı SBS'de, tek aşamaya dönüldü. İlköğretim öğrencileri artık 6, 7 ve 8'inci sınıfların sonu yerine sadece 8'inci sınıf sonunda sınava girecek. Yeni SBS'nin OKS'den farklı olduğunu söyleyen Nimet Çubukçu "Bu sistemi çocuklar 23 Nisan'da istedi" dedi. SBS, yine tek aşamaya indirildi. 6 ve 7'nci sınıflarda kademeli olarak kaldırılan SBS, artık sadece 8'inci sınıfta yapılacak. Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, dün "Ortaöğretim Geçiş Sistemi ve Seviye Belirleme Sınavı" na ilişkin basın toplantısı düzenledi. Çubukçu, üç sınavlı sistemin, okul dışı kaynaklara yönelimi artırdığı, okulun eğitim sistemindeki merkeziliğini kaybetmesine yol açtığı ve çocukların sosyo-psikolojik gelişimlerini olumsuz etkilediğine yönelik, geniş bir uzlaşı bulunduğunu belirtti.

04. 02. 2011: Seviye Belirleme Sınavı'nı 6 ve 7'nci sınıflar için kaldıran Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, 3-4 yıl içinde 8'inci sınıfta da sınavın kalkacağını açıkladı. Çubukçu, 3-4 yıl sonra SBS'nin kalkacağını, yabancı okulların öğrenci alımında kendi prosedürlerini uygulamaya devam edebileceğini söyledi.

06. 09. 2012: Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri, SBS'nin önümüzdeki yıl son kez yapılacağını açıkladı ama bu sınavın yerine uygulanacak sistemle ilgili pek de ipucu vermedi. Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Emin Zararsız'ın SBS'nin bu yıl son kez yapılacağını açıklaması üzerine, yerine hangi sistemin getirileceği merak konusu oldu. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, SBS'nin gelecek yıldan itibaren şeklinin değişeceğini söyledi. Talim Terbiye Kurulu Başkanı Emin Karip ise "SBS kalkacak ama bunun yerine yeni bir sınav gelecek endişesi taşınmasın. Burada yeni bir sınav gelmeyecek" dedi. Asıl önemli olanın okullar arasındaki kalite farkını ortadan kaldırmak olduğunu belirten eğitimciler ise, sınavların okullar arasındaki eşitsizlik nedeniyle olduğunu savunuyor.

04. 07. 2013: Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, SBS'nin gelecek yıldan itibaren kaldırılacağını, dershanelerin ise özel okula dönüştürüleceğini söyledi. Avcı'nın açıklamaları özetle şöyle: "SBS gelecek yıldan itibaren yok. Öğrencilerimizin 4 yıllık eğitim geleceklerini tek bir sınava endekslemek doğru değil. Ciddi bir yük oluşturuyor… Çok özellikli, kapısında yığılma olan okullarda küçük ölçekli ayrıca bir sınav yapılabilecek… Ancak asıl büyük değerlendirme, tek bir sınavla değil ders yılı içindeki sınavlarla yapılacak… Okul başarılarını ölçmemiz lâzım, okullarda yapılan değerlendirme kriterleri birbirini tutmuyor… Bu nedenle en azından bir tanesini bakanlık merkezinden biz yapalım, sınavın uygulanışı, hazırlanmasını, değerlendirmesini biz yapalım, standart, daha adil genel havuzumuz oluşsun istiyoruz. Şu an sadece 8'inci sınıflarda yapılacak olan sınav, pilot olarak 5, 6 ve 7'nci sınıflarda da pilot olarak uygulanacak."

04. 09. 2013: Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, binlerce öğrencinin merakla beklediği yeni Ortaöğretime Geçiş Sistemi'ni anlattı. Merkezi değerlendirmeler her dönem iki yazılısı olan derslerden birincisi, üç yazılısı olan derslerden ise ikincisi olmak üzere, akademik takvime göre işlenen müfredatı kapsayacak şekilde yapılacak. Merkezi değerlendirmeler her dönem iki okul gününe yayılarak yapılacak o günlerde okullar tatil edilecek. Sorular çoktan seçmeli (4 seçenekli) olacak. Yanlış cevaplar doğru cevapları etkilemeyecek. Merkezi değerlendirmelere açık uçlu soruları da içerecek. Öğrenciler merkezi sınavları kendi okullarında girecek. Öğretmenler merkezi sınavlara kendi okullarından farklı okullarda girecek.

04. 09. 2013: Bakan Nabi Avcı'nın açıkladığı, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi'ni değerlendiren eğitimcilerin bazıları, sınavların ortadan kalkmadığını, öğretmenlerin baskı altında olacağını, bazıları ise öğrencilerin öğrenmeye açık hale geleceğini savundular. Ayrıca, adı 'merkezi 'de olsa sınavların ortadan kalkmadığını vurguladılar. Uzmanların, yeni sistemle ilgili yorumları şöyle: Bunun adı 36 tane merkezi sınavdır.

* * *

Bu süreçte çocuğu ilköğretimden liseye geçen bir baba olarak 2003-2013 yılları arasında tek sınava, üç sınava, iki sınava, tekrar tek sınava giren çocuklar gördüm.

Birbirlerine dershane tavsiye eden anne babalar, dershane ve sınav konusunda uzmanlaşmış ebeveynler ile tanıştım.

Sınav kalkıyor açıklamalarının ardından daha önce tek olan sınavın üçe çıkarıldığını öğrendik. Oğlumuz üç kez sınava girdi. Üç yıl dershaneye gitti. Sonra bir grup öğrenci iki kez sınava girdiler, yedinci ve sekizinci sınıflarda.

Şimdi gene sınav kalkıyor deniyorken birden bire her yıl 12 sınav yapılacağını öğreniyoruz.

Ya, işte böyle…

Vay benim köse sakalım!

Yorumlar

Geçen gün kız kardeşimle konuşurken, sesi biraz öfkeliydi merak edip sordum, anlattı.

Meğer benden önce oğlunun kreşinden aramışlar. Yeğenim Efe'nin bir takım sorunları olduğunu ve bunu derhal çözmeleri gerektiğini söylemiş telefondaki bayan. Hatta belki de bir psikoloğa da göstermek gerekebilirmiş çocuğu.

Aramalarının sebebi Efe'nin yazı yazmayı sevmemesiymiş. Sahiden de tam psikologluk bir sorun. Fakat kim için bilemedim.

Kız kardeşim derin bir nefes aldıktan sonra şöyle demiş:

- "Efe daha 4 buçuk yaşında. Çocuğumuzu kreşinize gününü güzel geçirsin, arkadaşlarıyla oynasın, mutlu olsun, sevdiği şeyleri yapsın diye gönderiyoruz. Okuma yazmayı öğrendikten sonra hayatı muhtemelen bunlarla geçecek zaten. Ayrıca hanımefendi biz 'yarış atı' yetiştirmiyoruz. Bırakın istemiyorsa yazmasın."

90'ların başında ben liseye giderken, dershaneler yeni yeni açılmaya başlamıştı ve öğretmenlerimizin bazıları gizli (yani kaçak olarak) hem okulda hem dershanede çalışmaya başlamışlardı. O zaman ikisinde birden çalışmak kanunen yasaktı. Şimdi hatırlıyorum bu şeklide çalışan bir matematikçi vardı ve onun dershanesine gitmeyenlerin okulda bir şey öğrenmesi mümkün değildi. Çünkü öğretmiyordu ve -açıkça- öğrenmek istiyorsak ondan özel ders almamız gerektiğini söylüyordu.

Bu konuda örnekleme yapmak sanırım herkes için en kolay iş olur. Hani neredeyse gözümüzü açtığımızdan beri ve durmadan değiştirilen bir "eğitim ve sınav sistemimiz" var. Sınavdı dershaneydi derken, öğrencisi velisi sürekli değişen rüzgârın ardı sıra bir o yana bir bu yana savruluyor. Yukarıdaki hikâyeden de anlaşılacağı üzere 'eğitim 'artık özel kreşlerin bile çok önemli derdi haline gelmiş durumda.

Peki savrulmamak acaba mümkün değil mi? Bunu gerçekten de merak ediyorum.

Fersan Cevriye - 6 Eylül 2013 (17:36)

Öylesine sevgisizce ve sırf yapmış olmak için ve sırf almış olmak için tuhaf bir eğitime maruz kalıyoruz. Sonrasında birey olamamış, yaratıcılığı tümden körelmiş ve sevgisiz insanlar olarak yetişmeye başlıyoruz. Arada kendilerini bu pis çarktan kuratarabilenler merhametli, gayretli ve çalışkan insanlara dönüşüyor ki zaten bu insanlara "saf" olarak bakılıyor toplumda. Eğitim sistemimiz berbat bir yarışın içinde debelenirken, öğretim yılı sonunda tatile, sevilmeyen derslerin kitapları yakılarak giriliyor. Kitap yakılmasını belki de taa küçüklüğümüzden bizlere böyle böyle öğretmeye mi çalışıyorlar acaba?

Tüm bu sakat gelişmişlikle ister 10 sınav olsun ister sınav hiç olmasın, işin sonunda yaptığını sevmeyen ve hatta ne yaptığını bilmeyen, ezberci, birey olamamış insanları topluma heyecanla(!) kazandırıyoruz.

Kısacası harika(!) bir eğitim sistemimiz, pardon sistemsizliğimiz var.

Alper Uzun - 6 Eylül 2013 (18:51)

Sevgili Melih Bey, bizim eğitim sistemi şu eski komünist fıkrasını andırıyor biraz:

Adamın biri Sibirya'ya gitmek zorunda kalmış. Oradan ailesine göndereceği her mektubun da, sansür görevlileri tarafından okunacağının farkında. En iyisi aramızda bir şifre belirleyelim, mektuplarımı mavi mürekkeple yazarsam, siz yazdıklarımın "doğru" şeyler olduklarını anlayın. Ama eğer kırmızı mürekkeple yazarsam, bilin ki "yalan" söylüyorum.

Aradan bir ay geçmiş ve ailesi adamdan ilk mektubu almış, heyecanla açmışlar, mektup baştan aşağıya mavi mürekkeple yazılmış:

"Sevgili ailem; burada her şey harika. Yiyecekler, içecekler dükkânlardan taşıyor. Her sokakta bir kitapçı, sinemalarda Batı'nın en iyi filmleri gösteriliyor. Daireler geniş, lüks, ucuz. Hiç bir şeyin sıkıntısı çekilmiyor. Bulamayacağınız tek şey kırmızı mürekkep."

Deniz Türkoğlu - 7 Eylül 2013 (08:37)

Sevgili Fersan, Alper, Deniz, zaman ayırmış yukarıdaki sıkıcı yazımı okumuşsunuz efendim. Sağolun!

Bizdekine maalesef eğitim demek zor! Bizimkisi daha çok öğretim. Hem de köküne kadar.

Baksanıza Fersan'ın minicik yeğenine, 4 yaşında yazı yazmayı, neredeyse zorla, öğretmeye çalışıyoruz.

Oysa bu yaşlardan itibaren trafiği ve kurallarını, bir arada yaşamanın - yaşayabilmenin özelliklerini, iyiyi - güzeli - doğruyu - ahlâkı da hem aile içerisinde hem de eğitim kuruluşlarında verebilsek insanlara.

Amanın, şimdi bunları yazdım diye, "toplum mühendisliği" ile filân suçlanırsam diye de ödüm patlıyor bir yandan, ha!

Öyle ya "çocuğum trafikte kurallara uy, insanlara saygı göster, başkasının hakkı en az senin hakkın kadar önemli" demek, daha da önemlisi böyle davranarak örnek olmak, toplum mühendisliği oluyor.

Ama çocuklara göstere göstere, örneğin emniyet şeridinden gitmek ya da her türlü uyanıklığı - fırıldaklığı yapmak dünyanın en masum işi tabii!

Ya ne yapacağız?

Salacağız çayıra, mevlam kayıra! Bizde yapılan da zaten bu, değil mi?

Haa, momenttir, integraldir, Antarktika'nın coğrafî özellikleri, steplerin iklimi ya da ne bileyim, solucanın sindirim sistemidir öğretmek lâzım, emniyet şeridinden sırıtarak giden dostlara.

Deniz'ciğim, tonla kırmızı mürekkep lâzım bize efenim, tonla!

Melih Özel - 7 Eylül 2013 (11:26)

Bu memlekette sınavların varlığı siyaset malzemesi olmuş gidiyor. Oysa Türkiye'de yeni sınavlar -adalet sağlama adına- icat edilirken altı ayda bir "sınav kalkacak, dershaneler kapanacak" naraları sadece halka ana damardan oy beklentisi ile vurulan morfinlerdir.

Ales, kpss, lys, ygs tus…Hazırlık kurumları milyonlarca üniversite kapısına gelmiş ve kapısından çıkanlar için umut kapısı iken en çok pirim yapan SBS kemiği ile uğraşır duruyoruz.

Merve Ezel - 11 Eylül 2013 (11:41)

diYorum

 

50
Derkenar'da     Google'da   ARA