Umut; dört harfli, kısacık, ancak günümüzde ekmek ve su kadar gereksinimimiz olan bir sözcük.
Sağıma bakıyorum karanlık, soluma bakıyorum belirsizlik, arkama bakmaya cesaretim yok, önümü göremiyorum, sisli ve bulanık. Toplumsal olarak yılgınlık denizine yelken açmışız… Olumsuzluk, kötümserlik, umutsuzluk içimizde ivme kazanmış, beynimizi kemiriyor.
Bir sıcak umut; yüreklerimizi ısıtan, yarınlara güvenle baktıran, gülme gücü ve yaşama sevinci veren. Ne çok bekliyoruz bu güzelliği şu günlerde.
"İlle görmek için mi beklenir güzel günler
Beklemek de güzel" diyor Arif Damar.
Savaşların, yoksulluğun, açlığın ve kıtlığın biteceğini beklemek de güzel. İşte bu "umut" değil mi açlığımızı bastıracak ekmek?
Yaşamaya dair öğüt verirken ne de güzel umut veriyor koca Nazım;
"…Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı
yetmişinde bile, meselâ, zeytin dikeceksin,
hem de çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için."
ve öğütlerine devam ediyor…
"…Belki bahtiyarlık değildir artık
boynumun borcudur, fakat
düşmana inat
bir gün fazla yaşamak…"
Son yıllarda gazetelerde, televizyon ve radyolarda, her yerde etrafımızı saran "siyon" lardan hiç hazzetmiyorum, bunlar yüzünden çocuklarıma güzel yarınları çizemiyorum.
Enflasyon, devalüasyon, informasyon, ajitasyon, mutasyon… Vizyon ve illâ da illüzyon. Ama anlatmalıyım onlara güzel, sıcak yarınları, anlatırken inanmalıyım ben de bunlara. Umut gerek biraz. Ahmet Arif'e sığınıyorum;
"öyle yıkma kendini,
öyle mahzun, öyle garip…
Nerede olursan ol,
içeride, dışarıda, derste, sırada,
Yürü üstüne üstüne,
tükür yüzüne celladın,
fırsatçının, işbirlikçi hayının…
Dayan kitap ile,
dayan iş ile,
tırnak ile, diş ile,
umut ile, sevda ile düş ile
Dayan rüsva etme beni."
Umudun Pandora kutusundan çıkmasını mı bekleyeceğiz? Hayır. Karar verdim, önce umudu kendim yakalayacağım, sonra çocuklarıma ve dostlarıma sunacağım ve onlara "insanoğlu umutsuzluktan umut yaratandır" diyen Yaşar Kemal'i, "anladım ki hürriyet aşkı, barış aşkı yaşama sevincinden ayrı değil" diyen Oktay Rifat'ı anlatacağım.
Evet, şimdi içim umut dolu.
Faik Çelik neler yazdı?
Aile AKP Ali Türkan Amerika Araba Aydın Beslenme Bilim Cem Karaca Cehalet CHP Cinsellik Çevre Çizgi Roman Çocuk Demokrasi Deprem Derkenar Devlet Dil Distopya Edebiyat Eğitim Ekonomi Erkek Fanatizm Felsefe Feminizm Gençlik Hayat Hayvanlar Hoyratlık Hukuk İnternet İslâm Kadın Kapitalizm Kedi Kemalizm Kent Kitap Kişilik Komplo Konut Kültür Kürtler Mavra Medya Mektup Meslek Militarizm Milliyetçilik Mizah Modernite Müzik Necdet Şen Nefret Nostalji Pazarlama Polemik Portreler Psikoloji Reklam Safsata Sağlık Sanat Savaş Sevgi Seyahat Sinema Siyaset Spor Şiir Tarih Teknoloji Telefon Televizyon Terör Toplum Tutunamayanlar Vicdan Yazmak Yalnızlık Yaşlılık Yergi Yoksulluk
Sitedeki içerik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası ile korunmaktadır. Yazılı izin olmadan kopyalanamaz, çoğaltılamaz, değiştirilemez, başka mecralarda kullanılamaz. Ancak, uzunluğu 200 kelimeyi geçmemek, yazar adı ve kaynak belirtmek ve bu sayfaya link vermek kaydıyla yazılardan alıntı yapılabilir.