Patronsuz Medya

Doktorun görevi yaşatmak değilse nedir?

Faik Çelik - 7 Ekim 2003  


Geçmişe dair yaşadıklarımızı dostlarla paylaşmak istediğimizde anılarımız bir bir canlanıyor gözümüzde. Anı denilince de aklıma hemen Melih Cevdet Anday'ın elektrikli sandalyede yaşama veda eden onurlu Rosenberg çiftinin anısına yazdığı "Anı" adlı şiir geliyor.

Bir çift güvercin havalansa
Yanık yanık koksa karanfil
Değil bu anılacak şey değil
Apansız geliyor aklıma

Sevdiğim çiçek adları gibi
Sevdiğim sokak adları gibi
Bütün sevdiklerimin adları gibi
Adınız geliyor aklıma

Rahat döşeklerin utanması bundan
Öpüşürken o dalgınlık bundan
Tel örgünün deliğinde buluşan
Parmaklarınız geliyor aklıma

Nice aşklar arkadaşlıklar gördüm
Kahramanlıklar okudum tarihte
Çağımıza yakışır vakur, sade
Davranışınız geliyor aklıma

1950'li yıllarda Amerika'da karı-koca Julius ve Ethel Rosenberg, arkalarına soğuk savaş rüzgârını alan bir grup komünist avcısının Senatör Mc Carthy'nin liderliğinde başlattığı kampanya sonucu "Rus casusu" olmakla suçlanmış ve düzmece bir yargılama sonucu ölüm cezasına çarptırılmışlardı.

Bu karar tüm dünyada tepkiler doğurmuş, sokaklara dökülen milyonlarca insan bu haksız kararı protesto etmişti. Bunun üzerine Amerikan Hükümeti siyasetleri gereği Rosenberg'lerle pazarlığa oturmakta gecikmedi.

Önce Ethel'in yaşamının bağışlanması, daha sonra da her ikisinin affedilerek evlerine, 6 ve 10 yaşındaki çocuklarına kavuşmalarının sağlanması karşılığında Washington'a bir telefon açıp özür dileyip af talep etmeleri teklif edilmiş, ancak Rosenberg'ler "ya suçsuzluğumuza inanan milyonlarca insan ne olacak?" diyerek bu teklifi reddetmişlerdi. 50 yıl önce Haziran 1953 de elektrikli sandalyede idam edilmişti onurlu çift.

* * *

Ölüm cezası bir hekim için karşılaşacağı en can sıkıcı ama vereceği sınav açısından da en çetin konu. Mesleğin felsefesi ve Hipokrat'tan bu yana titizlikle korunan, zenginleştirilen etik değerler, her hekim için bağlayıcı. Bu değerler, insanı hastalıklardan korumak ve iyileştirmek, onu yaşatmak görevini üstlenen hekimin, (çoğunlukla politik nedenlerle) sağlam bir insanın öldürülmesine, bırakın destek olmayı, tanıklık etmesine bile izin vermeyecek kadar açık.

Ne var ki yakın tarihimizde ölüm cezalarına meclisteki oylamalarda ellerini kaldırarak veya idamlara tanıklık ederek destek veren hekim sayısı az değil. Belleği zayıf bir toplumuz, o nedenle tarihe kayıt düşmek için bazı isimleri anımsamakta yarar var.

Ölüme onay veren doktorlar

12 Mart 1971 darbesinden sonra siyasî nitelikli 3 idam kararı infaz edildi. Can Yücel'in dizelerinde "Bizim Deniz" (mare nostrum) olarak dile gelen Deniz Gezmiş ile iki can yoldaşı Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın ölüm cezaları TBMM'ye onay için geldiğinde 2 Mayıs 1972 tarihinde mecliste yapılan tartışmalarda Meclis ve Senatoda yer alan aşağıda ismi yazılı hekimler ölüm cezasının kabulü yönünde oy kullandılar:

Dr. Kemal Satır (Adana), Dr. Oğuz Aygün (Ankara), Dr. Süleyman Çiloğlu (Antalya), Dr. Ali İhsan Kırımlı (Balıkesir), Dr. M.Nurettin Sandıkçıoğlu (Balıkesir), Dr. Alaaddin Yılmaztürk (Bolu), Dr. Yakup Çağlayan (Çorum), Dr. Nazif Yıldırım (Diyarbakır), Dr. Şemsettin Dönmez (Eskişehir), Dr. Edip Somuncuğlu (Erzurum), Dr. M.Lütfi Söylemez (Gaziantep), Dr. Ekrem Saatçi (Gümüşhane), Dr. Ali İhsan Balım (Isparta), Dr. Mustafa Gülcigil (Isparta), Dr. Talip Özdolay (İçel), Dr. Sadettin Bilgiç (İstanbul), Dr. Mehmet Yardımcı (İstanbul), Dr. Haluk Berkol (İstanbul), Dr. Rifat Öztürkçine (İstanbul), Dr. Mustafa Bozoklar (İzmir), Dr. Mümin Kırlı (İzmir), Dr. Vedat Ali Özkan (Kayseri), Dr. Baha Müderrisoğlu (Konya), Dr. Vefa Tanır (Konya), Dr. Kamil Şahinoğlu (Manisa), Dr. Abdülkerim Saraçoğlu (Mardin), Dr. İ.Şevki Atasagun (Nevşehir) Dr. Nuri Bayar (Sakarya), Dr. Nazım İnebeyli (Sinop), Dr. Cevat Küçük (Trabzon), Dr. Reşat Zaloğlu (Trabzon), Dr. Mehmet Ali Göklü (Urfa), Dr. İ.Etem Karakapıcı (Urfa), Dr. Tarık Remzi Baltan (Zonguldak).

12 Eylül askeri darbesinde sahnede Danışma Meclisi vardı. Çoğunluğu siyasî 38 idam kararı veren, beş general tarafından beğenilerek seçilen çok sayıda hekimin bulunduğu meclis.

Burada açık oylama ile ölüm cezalarını onaylayanlar hakkında da bilgi sahibiyiz. Kapalı oylamalarda kimin nasıl oy kullandığını bilemiyoruz, ancak 4 Mart 1982'de yapılan oylamada (S.Konuk, İ.E.Coşkun, N.Vardar hakkında) Dr. Hamdi Açan, Dr. Halil Aydın Akaydın, Dr. Mehmet Akdemir, Dr. Zeki Çakmakçı, Dr. Utkan Kocatürk, Dr. Cavidan Tercan, Dr. Tandoğan Tokgöz ölüm cezalarına kabul oyu kullanmışlar, yine 3 Mayıs 1982'de yapılan açık oylamada ise (Ö.Yazgan, M.Kambur, R.Yukarıgöz, E.Yazgan hakkında) Dr. Türe Tunçbay çekimser kalırken, Dr. Hamdi Açan, Dr. Mehmet Akdemir, Dr. Zeki Çakmakçı, Dr. Utkan Kocatürk, Dr. Cavidan Tercan, Dr. Tandoğan Tokgöz, Dr. M.Rahmi Karahasanoğlu, Dr. Abdurrahman Yılmaz kabul oyu vermişler.

Artık ülkemizde ölüm cezası kalktı, ABD'de ise tüm hızıyla, hatta reşit olmayanları da kapsayacak biçimde devam etmekte. ABD'deki meslektaşlarımızın da bu utançtan biran önce kurtulmalarını diliyorum.

* * *

Kaynak: Türkiye Tıp Tarihi İçin Materyalist Notlar Tolga Ersoy (Sorun Yayınları-1998)

Yorumlar

Amcalarımdan babamdan ve dedemden doktor oldukları ve hayat kurtardıkları için hep gurur duyardım. Ailemde sır gibi saklanan, büyük dedemin 2 Mayıs 1972'deki Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ın ölüm kararını onayladıklarını şu anda yukarıdaki satır aralıklarından öğrenmiş bulunuyorum. Tarih Dr. Lütfi Söylemez'i affemiyecektir. Çok üzgünüm.

Sevgi Yıldızlı - 26 Ocak 2008 (18:35)

diYorum

 

Faik Çelik neler yazdı?

55
Derkenar'da     Google'da   ARA