Patronsuz Medya

Şehrin sokaklarında

Utku Ünal - 12 Ekim 2005  


Atılmadan önce bir yıl okuyabildiğin İzmir Atatürk Lisesi'ndeki sıralarından geçtim ben de.

O zamanlar şu yolun kıyısına yaptıkları yeni beton binalar yoktu belki. Neredeyse beş metre yüksekliğindeki tavana kadar uzayan kapıların gıcırdayan kanatlarının ağırlığını ve karanlığı belirginleştirmekten başka işe yaramayan floresanların soldurduğu sınıfları gayet iyi biliyorum.

Biz, o köhne binaya konulmuş bir avuç parasız yatılı, kütüphaneden aşırdığımız kitaplarından okuduğumuz şiirlerinle salondan bozma yatakhanelere istiflenmiş metal ranzalarımızda düşlere dalar, aşkı ve büyük şehri keşfe çıkardık.

Üniversitede ilişkimiz ikiyüzlüydü. Güzdüzleri kantinde sağcıydın sen, dönektin, bizi bırakıp gitmiştin.

Akşamla birlikte İstanbullular evlerine dönüp bizi sefil yurt odalarında yoksunluğumuzla başbaşa bıraktığında, sabahki hırçınlığımızı dindiren şarap şişeleri birbiri ardına yuvarlanır, şiirlerin dillenirdi kuytu köşelerde. İnan, her "Emirgan" geçtiğinde, Rumeli Hisarı'nın arkasından başlayıp Aşiyan mezarlığı boyunca inen arnavut kaldırımına (artık beton bir yol) vurduk kendimizi. Aşkımızı söyleyemediğimiz İstanbullu kızlara, delicesine akan boğazın kıyısında senin şiirlerini okuduk.

Sabah Ahmet'den duyduğumda boğazım düğümlendi, ellerim titredi. Gençliğim ellerimin arasından kayıp gidiyor sandım, telaşlandım. Ne zamandır kapaklarını açmadığım kitaplarına sarıldığımda rahatladım: İşte oraya saklanmıştı. Dantel gibi işlenmiş mısraların arasından hınzırca göz kırpıyordu bana. Sakinleştim.

Bu gece, bir şişe şarapla birlikte, yine şiirlerini söyleniyorum.

Güle güle Attila İlhan.

diYorum

 

Utku Ünal neler yazdı?

149
Derkenar'da     Google'da   ARA