Patronsuz Medya

Devlet Ana'nın cinsel hayatı

İlker Gökçen - 22 Temmuz 2009  


Omuzunun üzerinde bir sürü yıldız. Bindiği araba, suları yara yara giden bir gemi gibi, girdiği her yerde dalgalara neden oluyor. Simsiyah arabanın önünde kıpkırmızı fors, önde korumalar, yollarda selâm veren yüzlerce insan.

Emrinde, yüz binlerce insan; tank, top ne ararsan. Bir lâfıyla uçaklar kalkıyor, bir lâfıyla silâhlar iniyor. Binlerce kadın, binlerce erkek emrinde çalışıyor. Çakı gibi, yıllar ondan hiç bir şey götürmemiş.

Eve gittiği zamansa; torunu olduğu için, halk tabiriyle nineliğe terfi etmiş, artık altmışlı yaşlarını yaşayan balık etli bir kadın kendisini karşılamakta. Gel de için sıkılmasın şimdi.

Son günlerde değerli matbuatımız ardı ardına flaş haberler patlatmakta. Deniz, Kara, Hava kuvvetlerinden birbirinden değerli generaller istifa ediyor. İşin iç yüzüne bakılınca sivil bayan memurlar, bayan askerler ile ilişkilendirilen boyutu var. Denizciler "gemide kadın uğursuzluktur" diye inanmışlar. Acaba genelleme yapmak doğru olur mu?

Devlet ana bizim kutsal büyüğümüz. Ondan geleni "Hak'tan gelen" bilmiş insanımız. Onun kestiği parmak yanlış kesilse de acımaz diye inanmış. Misal: Doktoru var ülkemin, doktor değil. Mühendisi var, mühendislik bilmez; köprüyü üç yılda yapar, tamir edip düzeltmesi yirmi yıl. Veterineri var, yaptığı işi kendi beğenmez. Öğretmeni var, yetiştirdiği öğrenciler ortada. Ben yazı yazıyorum, dilbilgisi hak getire. Hal böyle olunca, Devlet ananın cinsel hayatı da ortalığa dökülüverdi. Malûm, "big brother" nefes alsak kaydını tutuyor. Generallerin konuşmalarından, dekanların porno maillerine, dosyaları kırmızı noktalı subaylardan, tapuda odalarında film çekilen müdürlere kadar.

Bizi muhafazakâr insanlar yönetiyor deniyor ya… Vallahi külliyen yalan. Şu televizyonlardaki dizilerin en edeplisi elin gâvurunda yok. Badem bıyıklı milletvekilleri sırayla sarışın sekreterleri ile evlenip elli yıllık karılarını boşuyor. Emniyet'in küçük bir çalışmasına göre ülkemizde yasa dışı sekse ödenen para milyar dolarları buluyor. Antalya sahillerinde, elinde ayakkabısı, kendine saldıracak sarı memeli kadın arayanları görseniz gece bile uyuyamazsınız.

Kızlar erkek olmak için para biriktiriyor, erkekler kız olmak için (anlayanlar anlamayanlara anlatsın bu durumu).

Nihat Genç'in dediği gibi, "biz kırk yaşımıza geldik ülkede cinsel devrim oldu." Parkta, falezlerde, gemilerde, uçaklarda, tuvalette, tapuda, noterde, balıkçıda sevişen sevişene. Bin yıllık açlığını bir yılda gidermeye çalışan yurdum insanı tutulamıyor, tutulması mümkün değil. Kadınların sigara içişi, konuşması, bakışları değişti. Yanımdan geçen liseli kızların birbirine "s… git lan" demesi müfredata dayalı bir eğitim midir? Bilemem.

Tek bildiğim, Devlet Ana'nın cinsel hayatının gizli kapaklı bir yanının kalmadığı.

Yorumlar

Generallerin aşk ya da evlilik hayatlarının bizi ilgilendirdiği kanısında değilim.

Tamam, siyasî hayatımız üzerindeki 100 yıllık asker vesayetinden, dipçikle güdülmekten, sivil siyasetin omzu kalabalık subaylar tarafından dürtüklenip çekiştirilmesinden, askeri normallere uymayan sivil siyasetçilerin zırt pırt azarlanmasından, itilip kakılmasından hoşlanmıyoruz. Bu konu ekseninde, sivil insanlar olarak, askerle bir "meselemiz" var. Yaptıkları her demokratik hak ihlâlinde karşılarına dikilmek, hem hakkımız hem de yurttaş olarak boynumuzun borcu. Toplum üstündeki asker tahakkümünün kalkması ve hayatımızın normalleşmesi için elimizden geleni yapacağız. Yapmak zorundayız. Vesaire…

Ama bunun yollarından biri eğer yüksek rütbeli subayların aile hayatındaki birtakım sallantıları paparazzi gibi dikizlemekten ve yakalayınca makaraya sarmaktan geçiyorsa, kimse kusura bakmasın, ben bu tür bir "demokrat" lığı biraz sakil buluyorum.

Askeri İç Tüzük hükümleri "zamparalık" yapan subayı cezalandırıyorsa, bu, söz konusu kurumun iç meselesidir. Bizim bu tür ayrıntıları cımbızla ayıklayıp, doyumsuz ev kadınları gibi iffet kumkuması kesilmemiz gerekmez. Hele birkaç kişisel olaydan yola çıkarak silâhlı kuvvetlerin toptan zinaya battığı gibi bir anlam hiç çıkaramayız.

Ama yine de "magazin bir ihtiyaçtır, başkalarının aşk hayatı da meraklısına bir tür seyirlik eğlencedir" diyenlere çıtlatayım. Basın ve televizyon camiasında istemediğiniz kadar kepazelik bulabilirsiniz. Hem de öyle frapan bir ilişkiler ağı ki, Sex And The City dizisi yanında solda sıfır kalır. Kimin neresi kimin neresinde, çözebilene aşk olsun.

Ama galiba genel yayın müdürünün metresliğinden köşe yazarlığına zıplayan yellozları ve kişisel hareminden medya starı yaratan genel yayın müdürlerini meslekî haysiyet açısından sigaya çeken bir iç tüzük bizim matbuatta henüz yok. O halde atış serbest. Uğraş bakalım elâlemin gözündeki çöple.

Başıbozuk Paşası Necdettin Efendi - 22 Temmuz 2009 (12:13)

Paşamız Necdet Bey'in yorumu, benim yazıdan güzel oldu, teşekkür ediyorum. İnsanların, telefonlarının dinlenerek sonra da cümle aleme servis edilmesi noktasında şu soruyu sormak lâzım: "İlk taşı günahsız olan atsın…" Kesin olan şu ki çürümüşlük her yanımızı sarmış durumda. Bir de imlâ hatalarıyla size verdiğim eziyetten dolayı özür diliyorum Necdet Bey, sabrınıza hayranım.

İlker Gökçen - 22 Temmuz 2009 (14:34)

Aslında konu eğlenceli. Gerçi ben de büdütör gibi özel hayatın didiklenmesine çok daraf değilim. Yine de bir asker çocuğu olarak iğneyi kendime batırarak gözlemlerimi söylemeliyim.

1. Askerlerin tamama yakını karılarından daha genç ve dinç kalıyorlar.

2. Altmışlı yaşlarına gelip de emekli olanlar sadece generaller. Diğer muvazzaf subay ellili yaşlarında (babam albaylığın ilk yılında ve 43 yaşında emekli oldu) emekli oluyor. Kadınların menopoz yaşı olan bu yaşlar bir erkek için ikinci bahar yaşları.

3. Yıllarını terfi-tayin-generallik beklentisi üçgeninde geçiren adam karısına pek bir ilgisiz olup epeyce çektirmiş oluyor. Emekli olur olmaz da kadının söylenme dönemi başlıyor. Başa sararak geçirdikçe geçiriyor hatun kişi.

4. Çoğu asker kişi emekli olmadan ya da olduktan sonra enerjisini aleme ve yakın çevreye nizamat verme ile harcıyor. Bunların bir kısmının enerjisini başka şekillerde harcaması da beklenmeyen bir durum değil.

5. Asker kişilerideki çok eşlilik toplumdaki genel oranın daha üzerinde değil, aksine çok daha altında.

Benden bu kadar…

Ahmet Faruk Yağcı - 22 Temmuz 2009 (23:54)

diYorum

 

İlker Gökçen neler yazdı?

121
Derkenar'da     Google'da   ARA