Yine okula geç kaldım. Acaba hiç gitmesem mi? Yok. O da olmaz, devamsızlığım artar. Geç kağıdı almak için, Müdür Bey'e gitsem, adam, kurallara uygun giyinip giyinmediğime bakacak. Ya saçıma, ya hırkama kafayı takacak. Olsun, olsun. Yine gideyim. Yoksa gitmeyeyim mi? Gideyim gideyim. Devamsızlığım artacak yoksa.
Eyvah! Bozuk para yok. Dolmuşçu kızacak bana. Ne hakkı var bağırmaya! Ben de onu terslerim bir şey derse. Amaaan, dert ettiğim şeye bak, bozduruveririm olur biter. Yirmi kağıdı atayım cebime çıkayım.
Ocakları kapattım, pencereler de kapandı, kedinin kum kabını içeriye aldım. Kapıyı gönül rahatlığıyla çekebilirim şimdi. Anahtarımı da cebime attım. Yüklerim sırtımda, düşünceler usumda, ben giderim dolmuşa, hey dolmuşa… Şu yirmi kâğıt cebimde hışırdıyıp duruyor, bozdurayım bakkala…
- Merhaba,
- Merhaba, buyrun…
- Bi zahmet şunu bozar mısınız?
- (Yalancıktan kasasını karıştırıyor) Valla bizde de hiç bozuk yok.
- Tamam, teşekkürler yine de.
Bakkal da da olmazsa kimde olur bozuk para! Off zaman ilerliyor. Çabuk olmalı. Şu sucuya uğrayayım bari
- İyi günler,
- Size de efenim.
- Ya bi zahmet şunu bozar mısınız?
- (Göz ucuyla paraya bakıyor) Biz de de hep yirmilik. Yok bozuk maalesef.
- Tüh! Peki sağolun.
Bakkalında yok, sucusunda yok. Ne değerliymiş şu cüzdanımızda taşımak istemediğimiz bir sürü metal parçası ve diğerleri. Eve geri mi gitsem? Hayır pes etmek yok…
Kuru temizlemeci? Kesin vardır…
- İyi günler, şu yirmi kağıdı iki onluk yapa…
- Ahh, sormayın bizde de hiç yok bozuk maalesef!
- Üf, tüh ya!
On beş dakikadan beri kuru temizlemecisinden, fırınlara kadar mahalledeki ticari her dükkanı gezdim. Tek gelişme iki onluk yaptırabildim körolasıcayı. Onu da yalvar yakar, "dolmuşa bineceğim, işe geç kaldım" diye. Şu kırtasiyeye de uğrayayım son umut.
- İyi günler.
- Sağluuun.
- Şu onluğu bozabilecek misiniz?
- Ahh maalesef… Bozuk yok.
- Şuradan bir dolma kalem alacaktım; ama madem bozuk yok…
- (Telaşlandı adam birden) A-aa iyi bakmamışım, şuracıkta varmış bozuk. Dolma kalem 2.750.000'cik. (Bir tomar bozukluk çıkarıyor cebinden) Buyruuun, bu da paranızın üstü.
- (Adama, paramı bozmayan her adamdan sonra giderek artan sinirimin, birikmiş en kuvvetli raddesiyle ters ters bakıyorum, yine de kibarlığı elden bırakmıyorum) İyi günler…
Saat… Değmez. Bu saatten sonra bir de dolmuş beklememi göze alırsam… I-ıh. Değmez. Eve geri döneyim en iyisi.
Olsun, yine de bozdurdum ya parayı. Oh olsun! Hayat yolundaki en önemli engellerden birini aşmayı da öğrenmiş oldum böylece.
Esi Taviloğlu neler yazdı?
Aile AKP Ali Türkan Amerika Araba Aydın Beslenme Bilim Cem Karaca Cehalet CHP Cinsellik Çevre Çizgi Roman Çocuk Demokrasi Deprem Derkenar Devlet Dil Distopya Edebiyat Eğitim Ekonomi Erkek Fanatizm Felsefe Feminizm Gençlik Hayat Hayvanlar Hoyratlık Hukuk İnternet İslâm Kadın Kapitalizm Kedi Kemalizm Kent Kitap Kişilik Komplo Konut Kültür Kürtler Mavra Medya Mektup Meslek Militarizm Milliyetçilik Mizah Modernite Müzik Necdet Şen Nefret Nostalji Pazarlama Polemik Portreler Psikoloji Reklam Safsata Sağlık Sanat Savaş Sevgi Seyahat Sinema Siyaset Spor Şiir Tarih Teknoloji Telefon Televizyon Terör Toplum Tutunamayanlar Vicdan Yazmak Yalnızlık Yaşlılık Yergi Yoksulluk
Sitedeki içerik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası ile korunmaktadır. Yazılı izin olmadan kopyalanamaz, çoğaltılamaz, değiştirilemez, başka mecralarda kullanılamaz. Ancak, uzunluğu 200 kelimeyi geçmemek, yazar adı ve kaynak belirtmek ve bu sayfaya link vermek kaydıyla yazılardan alıntı yapılabilir.