Zeynep Bozboğa - 14 Aralık 2010
Gözlerimden bazı damarların kanlandığını görüyorum her aynaya bakışımda. Canım da acıyor hani, sanki günlerdir uykusuzmuşum gibi. Ondan sebep iki yıl evvel doktorun verdiği gözlüğü çıkardım kutusundan kullanmaya çalışıyorum. Tüm motivasyonum gözlüğün ağırlığı sayesinde yerle yeksan.
Gözlüğü gözüme mi takıyorum algıma mı henüz kavrayabilmiş değilim. Gözlük kullandığım anlarda söylenenleri anlamam normal vakitlerde ağır aksak ilerleyen algıma rahmet okutuyor neredeyse. Gözlüğün verdiği anormallikle anlama kabiliyetim yüzde elli oranında düştü diyebilirim.
Eskiden, hayallerimin yarısını bir erkeğe bağlamayı en büyük şeref bellediğim dönemlerde, hayallerimin beyaz atlı kahramanının tüm normal insanlara atabileceği en büyük fark elbette ki zekâydı. O dönemler benim için zekânın alâmet-i farikası elbette gözlüktü. Kaç gözlüklüyü zeki bellemiştim en ufak bir fikrim yok. Ben ki o dönemler gözlük takmadığımdan mıdır bilemeyeceğim; gözlükle, göz bozukluğu arasındaki bağlantıyı kurabilecek kadar marifetli bir zekâya sahip de değildim.
Ve bilmem kaç aptalı sırf gözlüğüne hürmeten zeki bildim.
Erkeğin güzeli çirkini olmaz derlerdi dili efsunlu nisa taifesi, yakışıklı herif derdine düşmüş kızlara. Güzelini değil akıllısını alacan denirdi. Bu öğretiyi delen tek realite ise para olurdu hep. Paralı erkek buldun mu hiç bırakmayacaksın peşini, hatta parası bolun aklı kıtı makbuldü. Ama işte dediğim gibi takmıştım ben bir kere zekâya ne yapsam o hülyadan uyanamadım.
Ambiyansı bile ayarlıydı kafamda. Orta boylu, ince yapılı, saçları rüzgârda uçuşan, karakteristik yüz hatlarına bir o kadar karakter katan, gözlüğü ile buğulu buğulu bakan, helâl süt emmiş, iyi bir insan evlâdı ile karşılaşacaktım…
Yok olmadı!
Genelde karşıma korneası sağlıklı tipler çıktı. Hâsılı, şu canına yandığım dünyada bir gözlüklü sevda yaşayamadım!
Kuru yere kurt düşürür derler ya benimkisi de o hesap işte, miyop'a el atsam çizdirdi, astigmat'a el atsam lens taktı. Benimki de sabır nihayetinde, en sonunda canıma, bağrıma tak etti ve tüm hevesim kaçtı gözlüklü heriflerden. Gerçi gözlüksüz herif de aramıyorum artık. Sıkıldım araçlar aracılığıyla amaca varma huyumdan.
Ceviz takozlarını yontan dülger keseri eline alır, her darbeyi apayrı okunası bir hikâye yapar. Dülgerinki ayrı bir sanat ama hikâyeyi dokumak başka bir marifet. Takozdan hikâye olur da "optik kusur giderici" den olmaz mı?
Edebiyat böyle bir şey.
Ahmed Cezir - 17 Aralık 2010 (22:29)
Köşelerimizde kurulup, beyaz atlı prens ya da prensesimizi beklerken…
Prens ya da prensese binmiş at karsılamaktan bitap düşmüşken…
Nursun Demirsoy - 18 Aralık 2010 (12:48)
Zeynep Bozboğa neler yazdı?
Aile AKP Ali Türkan Amerika Araba Aydın Beslenme Bilim Cem Karaca Cehalet CHP Cinsellik Çevre Çizgi Roman Çocuk Demokrasi Deprem Derkenar Devlet Dil Distopya Edebiyat Eğitim Ekonomi Erkek Fanatizm Felsefe Feminizm Gençlik Hayat Hayvanlar Hoyratlık Hukuk İnternet İslâm Kadın Kapitalizm Kedi Kemalizm Kent Kitap Kişilik Komplo Konut Kültür Kürtler Mavra Medya Mektup Meslek Militarizm Milliyetçilik Mizah Modernite Müzik Necdet Şen Nefret Nostalji Pazarlama Polemik Portreler Psikoloji Reklam Safsata Sağlık Sanat Savaş Sevgi Seyahat Sinema Siyaset Spor Şiir Tarih Teknoloji Telefon Televizyon Terör Toplum Tutunamayanlar Vicdan Yazmak Yalnızlık Yaşlılık Yergi Yoksulluk
Sitedeki içerik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası ile korunmaktadır. Yazılı izin olmadan kopyalanamaz, çoğaltılamaz, değiştirilemez, başka mecralarda kullanılamaz. Ancak, uzunluğu 200 kelimeyi geçmemek, yazar adı ve kaynak belirtmek ve bu sayfaya link vermek kaydıyla yazılardan alıntı yapılabilir.