Patronsuz Medya

Bay Mustafa'nın çağrısı

İlknur Karakuş - 10 Ocak 2008  


Derkenar'daki aramızdan ayrıldığını duyuran kara pencereyi gördüğümden beri, sırt üstü yatmış, kısık sesle usul usul şarkılar söylüyorsun:

"Yâd eller aldı beni
taşlara çaldı beni" …

Sayıları az mı az kimi insanlar vardır -ki kendileri çok, ama çokturlar- ıslık gibi girerler hayatımıza, irkilir, şaşırır, sevinirsin önce; ıslık gibi de çıkarlar, sonra da, "Aaaa…" dersin, "nereye? Oldu mu bu şimdi?"

Gökkuşağı gibidirler, ender.

Islık gibi ansızın girmiştin hayatımıza Ali Türkan…

Anlamalıydık oysa… Günün (belki de günlerin) sorusu olmalıydı: Bir yerlerde bi terslik mi var?

Geçenlerde başını kaçırdığım, kaçırdığım için adını sanını, yönetmenini ve daha bilimum şeyini öğrenemediğim bi film seyrettim, (tv de). Kırmızı bi otobüs ikide bir kahramanların karşısına çıkıp -beni- güldürüyordu. Filmin sonuna dair sezdiğim yığınla şey içinde bir tek o yoktu. Oysa sonunda gizlendiği yerden kırmızı heybetiyle çıkıvermişti ve içimde senin 'diş ağrısı' dediğin türden bi ağrıyla baş başa kalıvermiştim; "ama neden? Ama neden?" diye diye.

Bi yerlerde bi terslik olduğunu çoktan anlamalıydık. Hoş, anlasak kaç yazar? Sağlığını, yaşamını ele veren bi dolu "ansızın" lar vardı yazılarında. Sanki, senin hep beklediğin, bildiğin şeylerdi. 'Edebiyat kaldırmayan elektik faturasını birden bire yazıp bizi yere yapıştırıvermen kadar sürpriz, ama aslında değil. "Hayat böyle Federico", diyor başka biri.

Tıpkı senin gibi, ansızın giden şairler, yazarlar, hep bildiler ölümlerini.

"Sanki, ne olduğunu bilmediğim bi şey bekliyorum. Bi şey olacak ama ne? Ya ormancı gelip masayı yıkacak; ya da Bay Mustafa, 'dam' oynamaya çağıracak."

Bülbüller öterken pencereleriniz niye kapalı?

Tiyatro'ya gitmekten vazgeçtiğini bilsem de, birisi Hannes'li hastane günlerini oyunlaştırsa ne güzel olur, diyordum. Bi yayınevi yazılarını toplayıp bassa, yayımlasa, diyordum… İçimden diyordum da diyordum yani…

Bay Mustafa'nın çağrısına uyacağın kimin aklına gelirdi?

Yani demem o ki Ali Türkan, adaşın olan dayımla aynı yaşta, benzer bi kış günü, aynı "ansızın"la ıslık gibi çıkıp gittin hayatımızdan. Şimdi dönüp dönüp "ama neden? Ama neden?" diye diye yazılarını okumak kaldı bize. Bir de o 'malum' şarkıyı söylemek tabii.

"Yâd eller aldı beni
taşlara çaldı beni" …

diYorum

 

İlknur Karakuş neler yazdı?

525
Derkenar'da     Google'da   ARA