Milan Kundera, George Orwell, bi de sen… Hayvanlar, çiftliklerini insanlaşan domuzlara teslim ederken, henüz bir küçücük çiftlik bile kurulmamışsa da ülkemde; ve hâlâ umutla inansam da öylesi bir çiftliğe…üçünüz sayesinde, olmadım slogan atan bir koyun. Çok sağolun.
Cortazar, Marquez, Dostoyevski, Nihat Genç, Orhan Pamuk… Siz de sağolun!
Milan Kundera, George Orwell, Cortazar, Marquez, Dostoyevski, Nihat Genç, Orhan Pamuk… Bu isimlerin hepsini en azından işittim de… "Sen" hangi yazarın adı, onu anlamadım…: -)
Necdet - 15 Ocak 2001
Uhm… Şimdi düşündüm de, mantığı ve söyledikleri bütünüyle doğru olmasına rağmen, damdan düşer gibi başlayan bir mektup için fazla duygusal bi şey yazmışım. Benim adım Yılmaz K.
89-90'da …'da yazıyordum. Hatta "Teröristlik Nedir?" diye bir yazımdan sonra Dev-bilmemne'ci bazı kişiler, sana gösterdiklerine benzer bir ruh hali ile ziyaret etmişlerdi dergiyi… Sonra ordan çıktım. yillarca hiç bir şey yapmadım. Kira ödemek için çalışmak gerekiyordu. Şimdi epey para kazanıyorum ama bir ev alacak kadar değil. Dün sana imrendim; her şeyi bırakmana gıpta ettim. Ama ben bunu yapmaya şimdilik hazır değilim. Çünkü kerhanedeki orospu gibiyim. Burdan ayrılırsam bir hafta bile idare edemem. Ama şimdilik, neyse ki şimdilik!…
Seni o adamlarla birlikte andım, çünkü benim gibi onbinlerce insan için senin yaptıkların olağanüstüydü. Sen belki de çizgilerinin sadece 12 Eylül öncesini yaşamış insanlarca sevildiğini filan düşünüyorsundur. Bu doğru değil. Ben 71 doğumluyum ve yaşıtım bir sürü arkadaşımla, iştah ile izlerdik seni. Bana özgürleşmeyi, mücadeleyi, karşı olmayı, tiksinmeyi ve ait olmamayı öğreten üç beş kişiden birisin. Bu yüzden, yıllar sonra birden karşıma çıkınca çok sevindim, çok duygulandım. Benim de bir web sitem var. Bir kaç hafta içinde güncelleştiricem. Şimdilik bu kadar. Seninleyim!
Yılmaz - 16 Ocak 2001
Beni çok pohpohlamışsın Yılmaz. Hadi öyle olsun.
Web sitene bakıcam. Sen de benimkinde gördüğün eksiklikleri lütfen söyle- ki düzeltme fırsatım olsun.
Şimdi ne işle uğraştığını merak ettim. Reklamcı falan mısın?
Umarım değilsindir…
Sevgiler…
Necdet - 16 Ocak 2001
Bir yazışma ortamı oldu…
Reklamcıyım… Bütün gün gazete okuyup, bilgisayar oyunu oynayarak, bitirdiğim üniversitenin bana verdiği bankacılık imkânından çok daha az yorulup, çok daha fazla kazanıyorum.
Tezgahta gümüş sattım, mühendislik şirketinde operetörlük yaptım, dershanede rehberlik yaptım. Yeteneğimi kullanamadığım işlerde gazete almama bile yetmeyecek paralarla yıllarca geberesiye çalıştım.
Sonuçta hangisi daha az şerefli bilmiyorum. Holdinglere reklamcı olarak mı, gazeteci olarak mı hizmet etmek? Yoksa bankada günde 12 saat, mevduat sahiplerine mi hizmet etmek?
Yerimi savunacak halim yok Burada hiç bir şey ve hiç bir kimse ile barışık yaşamıyorum. Ödevlerimi iyi yapıyorum ve bu yüzden kovulmuyorum. Kerhane ve orospu benzetmesini, bu yüzden, bile bile kullandim…
Burada sonuna kadar çalışıp yeryüzünün en iyi reklamcısı olmak gibi bir derdim yok. Kurtulmak için, onurlu bir işte çalışıp kimseye avuç açmadan yaşamak için; hatta bir reklam sloganımda yazdığım gibi; düpedüz "çalışmamak için" çalışıyorum…
Beh beh… Özetle süper adam filan diilim. Hataları, zaafları olan herifin tekiyim. Mesela evimde DVD makinesi bile var, eski de olsa bir arabam var, televizyonum 72 ekran… Orospular da kerhanede Marlboro içer…
Dedim ya, sıradan bir benzetme değil bu. Başarıyı reddetmeyi, egemen kültürün pompaladığı her şeye şüpheyle bakmayı ve "karşıyım" diyen herkese inanmamayı daha çok küçük bir çocukken bile biliyordum. Biliyordum da kimden öğrendim? Biraz ondan, biraz bundan, biraz kendimden, biraz da evet, düpedüz senden…
İşte bu yüzden sana teşekkür ediyorum. Başım göğe mi yükseldi, dersem, evet bu biraz poh poh gibi oluyor. Sana iyi lâflar etmemin, bak işte ben de iyiyim gibi bir sonuç çıkarmasını istemiyorum. Uzun bir yolda giden, kendi halinde, iyi, kötü, güzel, çirkin bir adamım. Başım gökte değil, olması da sikimde değil; ama biliyorum ki, yerde de değil.
Bu yüzden, son bir defa, alkış…
Yılmaz - 17 Ocak 2001
Bence reklamcı olmak ayıp değil, ayıp olan sistemin değerlerini içselleştirmiş olmak; ki asla öyle olmadığın ayan beyan ortada. Senin gibi vicdan taşıyıp da oralarda kalmak zorunda olan insanlara kahraman denir. Fakat, hazır eli değmişken bir de kendi reklamını da aradan çıkartan pişkin reklamcı makulesine de ifrit olduğumu belirtmeliyim… Havalarına bakan, mesih zanneder efendileri…
Neyse, sen bunları üstüne alınma, belli ki ruhsal bir akrabalığımız var…
Necdet - 18 Ocak 2001
Aman aman… Şu sıralar xxx'ın kafasına çaka çaka bi şeyler yazıyorum. Üstüne bi de "akrabalık" lafı etmeyelim. Çünkü biliyorum ki, tüm İkitelli her sabah önce senin web siteni okuyor. Geriye ne kalırsa artık. Sevgiler: -)
Yılmaz 2 Nisan 2001
Tüm İkitelli'nin beni okuduğundan kuşkuluyum. Okuyorlarsa da gizli gizli okuyor olmalılar, hiç sesleri çıkmıyor.
Necdet - 2 Nisan 2001
İkitelli konusu bir tahmin değil, bilgiydi. Biliyorsun ki iyinin karşısında suskun kalmak eski bir bizans geleneğidir.
Yılmaz - 3 Nisan 2001
Tek hayalim bu reklamcı olmak. Ne olursa osun bunun için uğraşıorm bana şans dileyin
Alev - 28 Temmuz 2007 (17:13)
Size tüm kalbimle şans diliyorum Alev Hanım (ya da Bey). Şu kadarcık kısa bir cümleyi bile kafasını gözünü yarmadan kuramayan ve bunu iç huzuruyla internete fayrap eden birinin sahiden de çok büyük bir şans faktörüne ihtiyacı var.
Sinem Çetin - 28 Temmuz 2007 (21:15)
Aile AKP Ali Türkan Amerika Araba Aydın Beslenme Bilim Cem Karaca Cehalet CHP Cinsellik Çevre Çizgi Roman Çocuk Demokrasi Deprem Derkenar Devlet Dil Distopya Edebiyat Eğitim Ekonomi Erkek Fanatizm Felsefe Feminizm Gençlik Hayat Hayvanlar Hoyratlık Hukuk İnternet İslâm Kadın Kapitalizm Kedi Kemalizm Kent Kitap Kişilik Komplo Konut Kültür Kürtler Mavra Medya Mektup Meslek Militarizm Milliyetçilik Mizah Modernite Müzik Necdet Şen Nefret Nostalji Pazarlama Polemik Portreler Psikoloji Reklam Safsata Sağlık Sanat Savaş Sevgi Seyahat Sinema Siyaset Spor Şiir Tarih Teknoloji Telefon Televizyon Terör Toplum Tutunamayanlar Vicdan Yazmak Yalnızlık Yaşlılık Yergi Yoksulluk
Sitedeki içerik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası ile korunmaktadır. Yazılı izin olmadan kopyalanamaz, çoğaltılamaz, değiştirilemez, başka mecralarda kullanılamaz. Ancak, uzunluğu 200 kelimeyi geçmemek, yazar adı ve kaynak belirtmek ve bu sayfaya link vermek kaydıyla yazılardan alıntı yapılabilir.