Patronsuz Medya

Anne, çocuk, baba

Yasmin Köz - 18 Temmuz 2001  


Çocuklarınızı size ait uzuvlarınızdan biri olarak mı, yoksa, sizden de parçalar taşıyan ama kendine has özellikleri olan varlıklar olarak mı algılıyorsunuz?

Kendi çocukluğunuzda, gençliğinizde yapmak isteyip de yapamadığınız kaç şeyi çocuklarınıza yıkıyor ve üstün başarılar bekliyorsunuz, onların isteklerini hiçe sayarak?

Sevgisiyle, çekip gitmeyle tehdit etmeden çocuklarının gözünde saygı uyandırmayı başarabilen var mı? Kaldı ki saygıyı değil, ancak korkuyu körüklüyor tehdit.

Çocuğunu, onun aklına ve sağ duyusuna güvenerek yetiştirebilen birileri var mı?

Yorumlar

Uzun bir can sıkıntısıdır çocukluk. Her şeyin anne ve babanın anlayış kapasitesiyle sınırlı olduğu acılı bir beyin yıkama süreci.

Mutlu çocukluk yoktur.

Anneler melek değildir.

Babalar da pek bir boka yaramaz.

Umut Can Soyak - 18 Temmuz 2001

Bizden onceki neslin, hayatlarını çocukları üzerine kurdukları için yaşlanıp ölüme giderken bizi de çekmeye çalıştıklarına inanıyorum. Ve onları sevmiyorum. İçinde yaşadığımız ülkede çocuk yetiştirebilmenin ne anlama geldiğini bilenlerdenim. Yarışlara sokmadım, aşkı ve özgürlüğü anlattım ona. Doktor ya da mühendis olması için iteklemedim. Canın balıkçı olmak istiyorsa ol dedim. Hâlâ da diyorum. İlerideki yaşamında onun sırtında bir yük olmayacağımı, empoze ettim.

Ve bişeyler… Bişeyler daha…

Sonuç mu? Henüz ben de bilmiyorum.

Ayşegül Aktürk - 19 Temmuz 2001

Çocukluğun, uzun bir can sıkıntısı olduğuna inanmıyorum. Evet belli bir yaşa kadar her şey anne babanın bilgi birikimi, eğitimi, hayata bakış açısıyla sınırlıdır, ama bu çocukluğun mutsuz ve uzun bir can sıkıntısı olduğunu göstermez!

Anneler melekdir!

:… Her anne de melek değildir! Aradaki farkı kavramak hiç de zor değil! Ama yanlış ama doğru, çocuğunun iyiliğini isteyen, kötüğünün de yanında olup her an sevgisini sınırsızca paylaşan annedir melek!

Bu konu üzerine söylenecek, alâkalı olarak konuyu sağa sola dağıtacak o kadar çok ayrıntı var ki…

TekiL'ay' / Ümit Kaplan - 19 Temmuz 2001

"Anneler melektir" klişesinin özünde "ben anneyim, o halde benim içinde bulunduğum takıma lâf söyletmem" mantığı sırıtıyor.

Ne anneler ne de başka bir canlı türü ne melek ne de şeytandır. Hepimiz gibi anneler de melekle şeytan arasında değişken özellikler gösterir.

Aslına bakarsan annelik, çoğu zaman korunma önlemlerini almadan yapılan seksin sonucunda ortaya çıkmış bir kazadır. Çocuğunu binbir meşakkatle büyütürken, annenin aklı dışarıdaki gürül gürül akan hayatta kalır.

O nedenle de kucağındaki minicik bebeyi bir yandan derin bir aşkla severken, diğer yandan "keşke ölse" diye geçirir içinden. Ve bundan derin bir suçluluk ve cezalandırılma korkusuna kapılır.

Ve bu "anneler melektir" söyleminin ardında aslına bakarsan bu maskelenmiş suçluluk duygusu yatar.

Anneler bir bakış açısından melek olabilir. Diğer bakış açısından da çocuklarının etiyle beslenen bir yamyam.

Şöyle bir bakının, ortalıkta çarpık çurpuk kişiliklerden geçilmediğini göreceksiniz.

Onları hangi "kaza" böyle yamulttu? Sakın anne ve babalar asal işlerini savsaklamış ya da kendi komplekslerini evlâtlarına aktarmış olmasın?

Hakikat bazen can acıtıcı olabiliyor.

Umut Can Soyak - 20 Temmuz 2001

Anne babalarda çocuktu anne babalarıda başka anne babalar büyüttü. Bu bir silsile bir zincirse eğer, zincir bir yerde kırılmalı diyen ve kıran kazanır. Ve kırılmalıdır.

Annelik zor zanaat hele bizim gibi toplumlarda eve para getirme orantısıyla değerlendirilen bankamatik babalığın karşısına dikildiğinde ve doğduğu andan beri cinsiyet sebebiyle canına ot tıkanmış bir kadınlığın arkasından gelince annelik hakikaten zor zaanat. Anneler elbet melek değildir, bunca yıkıntının arasında melekte kalınamaz zaten. Çocuğun özgür ve kendine ait bir birey olduğunu nasıl anneye kabul ettirmek gerkli ise annenin de melek misyonundan kurtarılıp korkuları, yalnızlıkları, hataları olan bir insan, nihayetinde bir insan olduğunu çocuğa öğretmek gerek sanırım. Yol arkadaşlığı etmeyi bilmelidir anne ve çocuk.

Selin Yılmaz - 3 Haziran 2008 (12:52)

Hıristiyanların Kutsal Kitap'ını okuyorum bu aralar. Bu konuyu dün Mısır'dan çıkış (Exodus) bölümünü okurken, orada Hz. Yusuf'un kemiklerinin çocukları tarafından topraktan çıkartılıp yanlarına alınmasını okuduğumda düşündüm. "Acaba" dedim, "onlara bunu yapmasını emreden Rab, bu kemiklerden daha sonra tekrar bir Hz. Yusuf yapmayı mı planlamış?

Battal Takoz - 3 Haziran 2008 (15:33)

diYorum

 

454
Derkenar'da     Google'da   ARA