Siminya - 15 Şubat 2009
Künye - Kız Kısmı, Siminya, Sayfa 6 yayınevi, 2012, Sayfa:180-181, 1. Baskı
Annem ve yengelerim geceden evrile çevrile dövülüp sabah olanları, neden dayak yediklerini muhakkak birbirlerine anlatıyorlardı.
Dayak yemek istenilen bir şey değildi emme, yapacak bir şeyde yoktu. Çünkü bir torba çel çocukla baba evine gitmek görülmüş duyulmuş şey değil. Eskiden okumak olaydı şimdi Hanım hatun olduydular. Vereceklerdi kocaya bir tomar maaş bak bakalım o zaman kaldırıyo muydu elini. Hem kadınında kabahati vardı yok muydu? Koca dediğin zaten dürzü, ona sebep mi lâzım?
Pilavı susuz pişirdin diye de döver, sulu pişirdin diye de. Bulgurdan pilav pişirsen neden pirinç yapmadın diye parlar, pirinçten yapsan neden bulgur yapmadın diye. Hadi bir ters cevap ver. Hadi bir manalı manalı bak. Valla Allah yarattı demez, şakağana indirirler sumsayı.
Yıllardır kahramanlarına bizzat eşlik ettiğim, yer yer başrolü kaptığım hikâyeler bunlar. Belki bunca sene bunları yaşadıktan sonra erkeğin efendiliğine, kadının suskunluğuna, çocukların ürkekliğine alışmış olmam beklenebilir. Ama yok, her tekrarında yeni yaşıyormuşum gibi geliyor. Tarihin en eski hikâyesi olduğu halde her anlatılışında aynı soğuk etkiyi yaymaya devam eden ölüm gibi.
Kızıyorum. Dayağın üstün tarafın konuşma stili olmasına kızıyorum. Havada uçan kazlara bile türkü yazabilen, evcil hayvanlarını çıkarttıkları seslerle ikna edebilen adamların sıra eşleri ve çocuklarına gelince beş parmaktan, inen tepikten başka iletişim şeklini becerememesine öfkeleniyorum. Tam öfkenin hapishanede olan kadınları çok iyi anlama seviyesine kadar yükseliyorum ki hoop kadın kahkahaları beni yükseldiğim yerden indiriyor. Amcamın ortanca eşi eline bir tencere arkası almış, yardırıyor:
- "Dane dane benleri var yüzünde yüzünde, can alıcı bahışları gözünde gözünde gözünde…"
Az önce ağlaşan mağdur kadınlar gemici düğümü gibi düğümlenmiş varislerinin ancak çiftetelli oynadıkça açılacağını söyleyen doktorun dediğini yapıyor, sallıyorlar göbeciklerini, kırıyorlar gerdanlarını. "Keşke olaydı da döveydi" demeye bayılan hâlâmda katılıyor aralarına.
Bütün bu tarifsiz alâmetlerin nedeni ya dayak mutluluk hormonu salgılatıyor, çünkü dayak yemeden geçirdikleri 3-5 saat onlar için bir kazanç. İmkânsızlıklar nasıl yeni keşiflere kapı açıyorsa, dayak yiyen kadınlar küçük şeylerden mutlu, komik, umut dolu insanlar oluyorlar.
Ya da bu ülkedeki insanların 3'te 2'si manik. Akıl sağlığı yerinde değil. Şiddetle büyüdükleri evden şiddet olan başka eve gidiyorlar. Dayak atmayan, dayak yemeyen, dayak görmeyen yok. Kanıksıyor, benimsiyor, aksini düşünemez hale geliyorlar.
Bir şeyi içselleştiren insanlar, o şeyin en ciddi savunucusu haline gelebilirler. Dayak olmayan bir hayatı bilmeyen birinden o hayatı istemesini veya dayak atmamasını beklemek hayalcilik. Keşke aksi olsa ama yok işte, yok.
Neyse boşver, hadi gidelim Flash TV'ye de hâlây çekelim, dolapta da yemeğimiz var nasılsa…
* * *
Siminya'nın kişisel blogu: siminya.blogspot.com
İmzayı görünce "ay ne güzel, Siminya Derkenar'da yazmaya başlamış" dedim sevindim. Meğersem kitabının tanıtımıymış. Olsun, bu da iyi.
Darya - 20 Temmuz 2012 (19:48)
Kitabın kapağıyla içeriği arasında anormal bi çelişki var. Kapak (daha doğrusu, sunum) çok zayıf.
Siminya'nın yazılarını internetten bilirim. Çoğunu okudum. Esprili bir dille anlatsa da içerikman zehir zemberek eleştirel yazılardır. Okurken zaman zaman boğazına bi yumruk düğümlendiğini hissedersin. Samimidir, serttir, merttir, açık sözlüdür. Bolkepçe kullanılan "göt-baş" lâflarının arasından anlayana malum olan bir incelik, okura abanmama, sıkıntısını mavra kıvamında anlatma efendiliği (götoş termilolojisiyle "eziklik" ) vardır. O yönüyle Ali Türkan'a benzetirim.
Bi de kapağa bak! Ayşe Arman kitabı gibi. Krem reklamı. Laylaylom. Hopbidik.
Heralde kapağı hazırlayan maaşlı eleman kitabı okumamış, açmış bakmış blogdaki fotoya, "aaa, pempe saçlı kız, buda bizden ya" demiş, sıvaştırmış yalapşapı.
Sonraki baskılarda düzeltirler inşallah…
Billur Tuz - 22 Temmuz 2012 (12:59)
Aile AKP Ali Türkan Amerika Araba Aydın Beslenme Bilim Cem Karaca Cehalet CHP Cinsellik Çevre Çizgi Roman Çocuk Demokrasi Deprem Derkenar Devlet Dil Distopya Edebiyat Eğitim Ekonomi Erkek Fanatizm Felsefe Feminizm Gençlik Hayat Hayvanlar Hoyratlık Hukuk İnternet İslâm Kadın Kapitalizm Kedi Kemalizm Kent Kitap Kişilik Komplo Konut Kültür Kürtler Mavra Medya Mektup Meslek Militarizm Milliyetçilik Mizah Modernite Müzik Necdet Şen Nefret Nostalji Pazarlama Polemik Portreler Psikoloji Reklam Safsata Sağlık Sanat Savaş Sevgi Seyahat Sinema Siyaset Spor Şiir Tarih Teknoloji Telefon Televizyon Terör Toplum Tutunamayanlar Vicdan Yazmak Yalnızlık Yaşlılık Yergi Yoksulluk
Sitedeki içerik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası ile korunmaktadır. Yazılı izin olmadan kopyalanamaz, çoğaltılamaz, değiştirilemez, başka mecralarda kullanılamaz. Ancak, uzunluğu 200 kelimeyi geçmemek, yazar adı ve kaynak belirtmek ve bu sayfaya link vermek kaydıyla yazılardan alıntı yapılabilir.