Sevgili Necdet Şen…
Bugünkü sayfanda "Gazeteci Neyin Peşinde?" isimli çizgini görünce bir süredir sana gönderip göndermeme ikilemini yaşadığım bir yazımı hemen yeniden kaleme aldım.
Gerçek gazetecilerin neyin peşinde olduğunu hepimiz biliyoruz. Geçen hafta "gerçek bir gazeteci" yi kaybettik. Belki adını gazete haberlerinde duymuşsundur. Associated Press TV yapımcısı Kerem Lawton geçen hafta Kosova-Makedonya sınırında serseri şarapnel parçalarının kurbanı oldu.
Kerem ile AP'nin İstanbul ofisinde yıllarca beraber çalışmıştık. Geçen yıl biraz haber, biraz da yeni aşkı Kosovalı bir bayan gazetecinin peşinden Priştina'ya yerleşmişti. 30 yaşındaydı ve iki ay sonra da baba olacaktı. Onun ardından çok yakın ortak dostlarımıza yazdığım aşağıdaki mektubu seninle de paylaşmak istiyorum.
O gerçek bir gazeteciydi, haberin peşindeydi, ölümü de bu yolda oldu! Koruma ordularıyla gezen, dolarları lüpletip, ekranlarda ya da köşelerinde ahkâm kesen bazı "gerçek gazeteciler" ise hâlâ yaşamaya devam ediyorlar!
Belki "burası güzin abla köşesi mi ulan!" diyip "delete" e basabilirsin. Samimiyetimi ve duygusallığımı bağışlaman dileğiyle…
Selâmlar, saygılar.
* * *
"Pristina, Kosovo, (1 Nisan 2001, 01:30)
Sizin hiç arkadaşınız öldü mü? Benim ilk defa bir arkadaşım öldü! Ne Kerem benim en iyi dostumdu, ne de ben onun en iyi dostu! Ama iyi bir arkadaşım, iyi bir meslekdaşımdı…
Kendimi ölüme yakın hissettiğim anlar olmuştu, ama ilk defa ölüm cok yakınıma geldi. Geçen perşembe günü, teorik olarak ben tehlikeye daha yakın iken, daha güvenli noktada olan "o" isabet aldı.
Ölenin ardından hep iyi şeyler söylenir; keşkeler, ahlar, vahlar boşlukta yankılanır… İster inanın, ister inanmayın, o gün Kosova sınırına yaklaştığımda, ona fiziksel olarak çok yakın olduğumu düşündüm ve bir arayıp hal hatır sorayım dedim. Yeni telefonunu bilmediğimi fark edip, fazla da uğraşmadan vazgeçtim aramaktan. Bilmiyordum ki, o sıralar şarapnel parçaları Kerem'e isabet etmişti bile…
Tekrarlıyorum; ister inanın ister inanmayın, tam da onun kazaya kurban gittiği sıralarda, ben bu düşünceler içindeydim. Buna ister kader, ister rastlantı deyin, her neyse? Acı bir ders ama, bir kez daha hiç bir şeyi ertelememek gerektiğini anladım. Amacım öğreten adam olmak değil ama siz siz olun hiç bir şeyi ertelemeyin. Sevginizi, nefretinizi, acınızı ya da mutluluğunuzu… Ona kırgın ya da küskün olsaydım da aynı pişmanlığı yaşardım. Keşke arayıp da küfür etseydim derdim. Çünkü yaşadıklarım bana bunu öğretmeye başladı!"
(Murad Sezer: Associated Press foto muhabiri, Kosovo)
Aile AKP Ali Türkan Amerika Araba Aydın Beslenme Bilim Cem Karaca Cehalet CHP Cinsellik Çevre Çizgi Roman Çocuk Demokrasi Deprem Derkenar Devlet Dil Distopya Edebiyat Eğitim Ekonomi Erkek Fanatizm Felsefe Feminizm Gençlik Hayat Hayvanlar Hoyratlık Hukuk İnternet İslâm Kadın Kapitalizm Kedi Kemalizm Kent Kitap Kişilik Komplo Konut Kültür Kürtler Mavra Medya Mektup Meslek Militarizm Milliyetçilik Mizah Modernite Müzik Necdet Şen Nefret Nostalji Pazarlama Polemik Portreler Psikoloji Reklam Safsata Sağlık Sanat Savaş Sevgi Seyahat Sinema Siyaset Spor Şiir Tarih Teknoloji Telefon Televizyon Terör Toplum Tutunamayanlar Vicdan Yazmak Yalnızlık Yaşlılık Yergi Yoksulluk
Sitedeki içerik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası ile korunmaktadır. Yazılı izin olmadan kopyalanamaz, çoğaltılamaz, değiştirilemez, başka mecralarda kullanılamaz. Ancak, uzunluğu 200 kelimeyi geçmemek, yazar adı ve kaynak belirtmek ve bu sayfaya link vermek kaydıyla yazılardan alıntı yapılabilir.