Patronsuz Medya

Devlet Sınıfları

Hikmet Kıvılcımlı - 1969

Künye - Dr. Hikmet Kıvılcımlı, Osmanlı Tarihinin Maddesi, Cilt-1, Tarihsel Maddecilik Yayınları, Aralık 1974  


Osmanlı Filozof değildi. Pratik savaşçıydı. Kendisine kalsa, ne Devlet olur, ne Devlette Sınıflar tanırdı. "Ya Devlet başa, ya kuzgun leşe" deyip saldırmıştı. Bir de bakmıştı ki, Birinci Osmanlı Devleti, Osman Gazi'nin başına konmuştu.

Bir yüzyıl geçmeden Devlet Osmanlı'nın bu yolda başını yedi. Türklerden baskın, taze göçebe gücü olan Aksak Timur'un Tatarları, Yıldırım Beyazıd'ın başına yıldırımdan beter indiler. Bereket, sel-Tatar gitti, kum-Türk kaldı. Murat II'nin oğlu Mehmet, Fatih olunca, Cihangir İmparatorluk açıldı. O İmparatorluğun "YOL" ları ortaya çıktı.

O "YOL=TARİK"ler, Sınıfların ve Sınıflaşmanın yolunu açacak mıydı? Yolları en büyük titizlikle KANUN'laştıran Fatih de bilemezdi. Toplum, Hindistan tarihi kadar yerinde sayan, batak durgunluğunda dona kalırsa, "Devlet Sınıfları"nın yaşantı damarları kireçleşip taşlaşırdı. "KASTLAR" biçimine girip kendi içine ebediyen kapanabilirdi.

Toplum Tarihi dört yanından didiklenerek allak bullak edilirse ne olurdu? Kapitalizmle karşılaşan Türkiye'ye dönerdi. Kapitalizmle karşılaşan kastlar bir ülkeyi açık SÖMÜRGE yapardı: Hindistan gibi. Henüz Kastlaşmaya vakit bulamamış olan Devlet Sınıfları, Kapitalizme çatınca, ülkeyi üstü kapalı YARI-SÖMÜRGE'ye çevirdi.

Devlet Sınıfları, Toplum Tarihinde bu denli yaman sonuçlara gebe idi. Onların Osmanlılıkta görünen en klâsik Şema-Tipi üzerinde biraz durulmaya değer.

Devlet Sınıfları ne demektir?

Toprak toptan Kamu'nun adına, bugünkü deyimi ile "Devletleştirilmiş" bulununca, bu Toprak temeli üzerinde kurulu politika üstyapısı kendiliğinden "Devletlû" (Devletcil yahut alafranga deyimiyle: Devletsel) olur.

Bütün Antika Toplumların üretim temelleri gibi, Osmanlılığın üretim temeli de Toprak Ekonomisi'ne dayanır. Toprak, sözde-Devletin olunca, Toprak EKONOMİSİ'nda yaşayan insanlara "Devlet Nüfusu" denir; Toprak POLİTİKASI'nda yaşayanlara da "Toprak Sünufü" (Devlet Sınıfları) adı verilir.

Daha doğrusu, bunu bize sormadan "Osmanlû" demiş ve yapmıştır.

Devlet Sınıfları kimlerdir? Buna verilecek karşılık iki türlü olur:

1- Osmanlı Devletinin tepeden tırnağa dökümünü yaparak onlara hep birden Devlet Sınıfları adını vermek, ayrıntılı ve SOMUT karşılık olur.

2- Osmanlı Devletinin, hangi avadanlığı (cihazı), hangi aygıtı (aleti), hangi organı içinde bulunursa bulunsun, bütün ayrıntılı alanlarında genel görev ve yetişme kaynağına göre adlanan tipleri vardır. Bu Genel ve SOYUT bir karşılık vermek olur. İkinci karşılıkta beliren standart tipler, Devlet Sınıfları denilen genel ve soyut insan karakterlerini yaratır. Devletin hangi bölümünde görevlenirlerse görevlensinler, bu standart tipler, en tepe organa çıkmadıkça, ilk formasyonlarını muhafaza ederler. Ve bir çeşit kast ortamı yaratırlar. Osmanlı'nın YOL (Tarik) dediği şey, halkın "Ocak" ya da "Gedik" gibi gördüğü bu ortam ve insanlar toptan "Devlet Sınıfları" adını alırlar.

Dört Sınıfın Türemesi

Osmanlı "Devlet Sınıfları" dört bölümde toplanırlar:

1- İlmiye (Bilimciler): Din (Şeriat-Fıkıh) ve Hukuk adamları.
2- Seyfiye (Kılıççıllar): Savaş adamları.
3- Mülkiye (Mülkçiller): Siyasi düzen adamları.
4- Kalemiye (Kalemciller): Ekonomik düzen adamları.

İlk Osmanlılıkta böyle sınıflar yok gibiydi. Bir yol herkes Savaşçı'dır. Ama, gelişigüzel savaşçı değil, İslâm ülküsünün fedai Gaazi'si, Türklerin İlb yahut Alp dedikleri ülkücü Şövalye'dir. İlb, hem din hem dünya savaşçısıdır.

Horasan erleri Anadolu'ya geldikleri zaman, ilkel sosyalist Kan örgütünün Sivil ve Asker şeflerine karşılık düşen: İslâm Gaazileri arasındaki Din ülkücülüğü ile Dünya savaşçılığı görevlerinin işbölümüne uygun düzendedirler. Bu düzenin en tipik örneği, iki kardeş olan Bektaş ile Menteş'tir. Din ülkücülüğü ağır basanlar ERENLER sayılıyorlar; Savaş görevi ağır basanlar doğrudan Gaazi olarak kalıyorlar.

Sonradan Medeniyet çarkları içine girilince, görevler son kerteye dek kompleksleşiyor. Eski Erenler: "İlmiye" oluyorlar, Gaaziler de "Seyfiye" kalabalığı içine karışıyorlar.

Fütühat başarılı olunca, ele geçen MEMLEKET toprakları genişliyor. Bu toprakların Tarım ekonomisi, eski göçebe geçimini kaldırıyor. İnsanların Üretim ilişkileri: Sürü ve Av biçiminden çıkıp, Toprak üretim biçimine temel yapıyor. İster istemez Sosyal Sınıflaşmalar ve o sosyal üstyapı üzerinde Politik Örgütlenmeler başgösteriyor. Politik örgütlenme Devlet adını ve biçimini alıyor.

Eski Erenlere ve Gaazilere iki yeni iş daha çıkıyor: Fethedilen toprakların Ekonomik ve Politik düzene konulması kendini dayatıyor. Din-Bilimi ve Savaş-Davranışı insanları içinden, bir bölüğü sırf Toprağın Ekonomik Düzeni ile, bir başka bölüğü de gene sırf "Memleket"in Siyasi düzeni ile uğraşa uğraşa uzmanlaşmak zorunda kalıyor.

Uzmanlaşanların Toprak Ekonomisi düzenleyicilerine Kalemiye deniyor. Memleket Politikası düzenleyicileri Mülkiye adını alıyorlar. Ama bu adlanış, en sonra gelen durumdur. Önce olaylar, yüzyıllar boyu Osmanlı Devletleşme prosesini geliştiriyor. Bu gelişimin bilince çıkması, Devlette güdücü olanları "Devlet Sınıfları" durumunda tanımlıyor.

"Devlet Sınıfları" oldu-bittisinin ne denli geç geldiği ortadadır. Birinci Osmanlı Devleti kuruluyor, büyüyor, batıyor. İkinci Osmanlı Devleti yeniden doğuyor. İstanbul fethediliyor. Devlet, Bizanskârî İmparatorlaşıyor. Neden sonra, Tarihcil görevinin sonuna geldiğini anlayan Fatih, oturup, "Kanunname" sini yazdırıyor. Seyfiye'nin yanında, sözde üstünde, bir İlmiye Sınıfı adlandırıyor. Ve ünlü 4 Devlet Sınıfı sahnede genel bir personel yolu oluyor.

Sayfa:113 - 116

Sosyal - "İşbölümü": Ekonomi Politika

Bir daha analım. Tarih (yani Sınıflı Toplum, yani Medeniyet) alanına ilk çıkan göçebe Kayı Boyu'nun Süleyman komutasındaki "dörtyüz arslanlı" bölüğü içinde insanların tuttukları işbölümü bakımından sosyal Öz'leri nedir: Hemen hepsinin birer Aile Şefi olarak Türkçe İLB, Arapça GAAZİ, Frenkçe ŞÖVALYE oluşlarıdır. Orada her İLB, hem din hem dünya ülküsü uğruna her şeyden önce savaşan kişidir.

Ancak, bu durumda: Tarih (Medeniyet: Sınıflı Toplum) henüz başlamamıştır. Boy, bir göçebe KAN topluluğudur. Kişiler arasında Sosyal Sınıf bölümü yoktur. Olsa olsa eski (Kadın-Erkek görev ayrılıkları gibi) büyük Sosyal İşbölümleri üzerine gelip yerleşmiş Askercil Demokrasi'nin işbölümleri göze çarpar. İlb'lerden kimi daha çok savaşçıl, kimi daha çok ülkücül yönde uzmanlaşmaktadırlar. Kimileri Hacı Bektaş'ın kardeşi Menteş gibi, sırf Kılıçeri (Seyfiye taslağı) olarak komutanlaşmaktadır; askercil Şef olmaktadır. Kimi de Gaazi Menteş'in kardeşi Hacı Bektaş gibi, sırf ülkücül (İlmiye: Bilimcil) olarak, deli deryalı "Abdal" Derviş kılığında Ermiş, Ulu (Evliya)dır.

Ama bu hiç durmadan gelişen işbölümlü Orta Barbarlık toplumculuğu, ansızın Medeniyet (Sosyal Sınıflı Toplum) adlı soysuzlaşmış, insanları sürüleşmiş yeni ortama girer girmez, değişiklik yıldırım çabukluğu kazanır. Önce, eski ikili işbölümüne iki işbölümü daha gelir katılır: Medeniyet sürülerini Ekonomik ve Politik alanda düzenleme işleri…

Mülkiye Şemasının Doğuşu

Politik düzenleme bölünmüş-işi, ilkin Askercil Şef'in büyük oğlu olan "BEŞE" ye düşer. Ekonomik düzenleme İlbler arasından bir başka ilbe düşer. Göçebe Toplum siyasete kardıkça, bilinen "Beşe" her hecesi "dört elif mikdarı" yukarıya çekilerek daha heybetli "BAŞA" (sonraki meşhur Paşa) kılığına sokulur. Siyasi işler arttıkça, Askercil Şef'in büyük oğlu her işe yetişemez. Başka sayılı İlb'lerden (sonra Askercil Şef'in seçtiği kullarından) başkalarına da Paşa görevi verilir.

Paşalar çoğalınca, Memleket de genişlemiştir. Ve Paşa vardır, "Paşacık" vardır. Geçmiş, yıkılmış İslâm medeniyetlerinde Paşaların Paşasına Vezir denmiştir. Osmanlı içindeki en büyük Paşaya da Vezir adı verilir.

Ne var ki, Paşa da, Vezir de, görevin özünü: Politik oluşunu değiştirmeyen yeni ve sonraki biçimlerdir. Osmanlılık ta Sınıflı Toplum'a tam kardıkça: Paşalara, Vezirlere toptan Sosyal İşbölümü'ndeki öz görevlerini sistemleştiren soyut ve genel bir bölüm ayırılır. Bizans etkisiyle Devlet oturup kastlaşınca, Vezirlere, Paşalar gibi Politik özde görev yapanların topuna birden "Mülkiye" adı verilir. Ve Mülkiye bir Devlet Sınıfı olur.

Sayfa:118 - 120

diYorum

 

286
Derkenar'da     Google'da   ARA