"Ben"lerden bir "ben", "derkenar" ailesinden bir insan oğlu insan aramızdan ayrıldı. Yaşama "derkenar" düştü, onurlu insanlardan olduğu için.
Onur, insanların kendine yabancılaşmaya başladığı dönemlerde yüreğinde saklayabildiği sonra soysuz ataerkillerle kavganın kızışması üzerine aklına nakşettiği en kıymetli hazinesi. Daha özel mülkiyet ve onun ürünleri olan "vesikalı" aile, namus, ihanet, savaş, cinayet ve bunlar gibi bir sürü soysuzluğun icad edilmediği kadın-atadan kalma en kıymetli hazinemiz onur…
İşte böyle onurlu insanlardan biri, aramızdan ayrılarak gökyüzünün yıldızlı sonsuzluğu içinde yeni bir yıldız oldu ve bizi izliyor. Evet bütün onurlu yıldızlar gibi ve ta ki bizde o onurlu yıldızların arasındaki yerimizi alana dek bizi izleyecek. Biz yaşama "derkenar" etmeye devam ediyoruz. "Darkenar" ları seven bir insan olarak, "darkenar" larda kavga veren "derkenar" cılar, rüzgara karşı şarkı söylemeye devam ediyor…
1978'de şöyle not düşmüşüm:
"Bir yürek
taşıyorum
ateşle yoğrulsun
bu yürek
kavgalarda sınansın
sınandıkça korlaşsın
ama
yine de bir yürek
seni sevecek…"
İnsanı insan yapan iki öznedir sevmek ve onur. Onurlu insanlar destansı severler. Destansı sevenler onurlu insanlardır. Bu insanlar aynaya bakmaktan korkmazlar. Çünkü aynaya baktıklarında ben-kendimin yüzünün suretini görebilirler aynada.
Ama soysuzlar aynaya bakamazlar, çünkü sonsuzlukta çakan yıldızların ışık şalelesi gözlerinin içinden yüreklerini deler, vurur, kahreder için için yüreğini… İşte sonsuzluğun şarkısı içinde ben-kendim ve ben- kendimler derkenar düştük yaşama severek onurumuzla ve selamlıyoruz aramızdan koparak sonsuzluğa yükselen bir yıldızı.
Şöyle bitirmişim "Havass'ın Sözleri" ni 1995'te:
"Dünyanın
en güzeli
sevgili
küçük kara balık
'benim'le olmalı
bütün okyanuslarda
onun…"
Güle, güle "kara balık"
yıldızların okyanusunda buluşmak üzere…
Vardır belki aynaya bakanlar içlerinde, ama: "Ayna ayna, söyle bana; var mı benden daha güzel, daha yakışıklısı; var mı benden daha zengin, daha meşhur; var mı benden daha fazla vatansever, daha asil olan?" diyerek… Yenmez, para etmez "onur" güzel bir erkek ismiyse sadece; zaaflarını ve ihtiraslarını okşayacak cevapları arıyordur yalancı aynalarında.
Belki…
Ali Sedat Çetinkoz - 31 Ocak 2008 (15:20)
Yalan ayna mı? Ayna mı yalan? Onurun bedeni mi yerdeki yatan? Yenenler kim ki? Kalanlar asil olan. Ne yücedir o, resulu ayn olan, ya hayalinde zümrüd-ü anka süvarisi ya da gerçekte antiemperyalist direnişçi.
Mete Savtekin - 1 Şubat 2008 (23:19)
Sevgili kardeşim Mete, şiirsel yorumunuzdan etkilenmedim desem yalan olur. Vatansverliğinizden de asla şüphem yok. Tek problemin, okuduğunuzu tam anlayamamak zannediyorum. Buna, biraz tek taraflı bakma alışkanlığı diyelim. Gerçeklerin peşinde olduğunuz çok açık. Ama sadece "türksolu. Org" sitesinin yayınlarına bağlı kalmayın, diğerlerinden de okuyun. Mesela, İngilizlerin işgal ettikleri İstanbul'dan, sessiz sedasız ve tek kurşun atılmadan neden çekip gittiklerini araştırmakla başlayabilirsiniz. Buna moda terimle, "ezber bozmak" diyelim.
Ali Sedat Çetinkoz - 2 Şubat 2008 (13:46)
Ne güzel geyik yapıyorsunuz, dirisine aglayamadık bari ölüsüne aglayalım hali. Üstünüze düşen buymuş demek ki beyler. Kimilerinin üzerine dostluk düşer, kimilerinin üzerine de dostluk edilemeyen kader birliği edilemeyen insanların ardından bunun geyiğini yapmak. Hayırlı traşlar derkenar.
Arsan Dolay - 9 Mart 2008 (12:23)
Çok haklısınız sayın Dolay. İç dünyamızda neler olup bittiğini en iyi siz bilebilirsiniz. Siz uyarınca farkettik; yitirilen bir dostu kendi meşrebimizce anmaya çalışmak gayet yakışıksız bir işmiş.
Zatıaliniz ebediyete intikal ettiğinizde muhtemelen hiç birimizin haberi olmayacak. Dolayısıyla ardınızdan matem tutma şansımız yok.
Bunun bizim açımızdan ne kadar büyük bir kayıp sayılacağınızı tahmin bile edemezsiniz.
İzninizle, ben kendi adıma, daha yaşarken bir bilgelik abidesine dönüşmüş olan şahsınız için şimdiden gözyaşı dökeyim.
Hayırlı uzamalar sayın Dolay.
Korcan Kalay - 9 Mart 2008 (14:58)
Aile AKP Ali Türkan Amerika Araba Aydın Beslenme Bilim Cem Karaca Cehalet CHP Cinsellik Çevre Çizgi Roman Çocuk Demokrasi Deprem Derkenar Devlet Dil Distopya Edebiyat Eğitim Ekonomi Erkek Fanatizm Felsefe Feminizm Gençlik Hayat Hayvanlar Hoyratlık Hukuk İnternet İslâm Kadın Kapitalizm Kedi Kemalizm Kent Kitap Kişilik Komplo Konut Kültür Kürtler Mavra Medya Mektup Meslek Militarizm Milliyetçilik Mizah Modernite Müzik Necdet Şen Nefret Nostalji Pazarlama Polemik Portreler Psikoloji Reklam Safsata Sağlık Sanat Savaş Sevgi Seyahat Sinema Siyaset Spor Şiir Tarih Teknoloji Telefon Televizyon Terör Toplum Tutunamayanlar Vicdan Yazmak Yalnızlık Yaşlılık Yergi Yoksulluk
Sitedeki içerik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası ile korunmaktadır. Yazılı izin olmadan kopyalanamaz, çoğaltılamaz, değiştirilemez, başka mecralarda kullanılamaz. Ancak, uzunluğu 200 kelimeyi geçmemek, yazar adı ve kaynak belirtmek ve bu sayfaya link vermek kaydıyla yazılardan alıntı yapılabilir.