Akgün Akova
Künye - Akgün Akova, Elimi Tut Yeter, Çınar yayıncılık, Sayfa:153
BEBEKLER, YETİŞKİNLERİN ANLAYACAĞI DİLİ BULANA KADAR ÇEŞİTLİ DİLLER KONUŞURLAR
Fırat'ın odasının duvarlarında, annesiyle benim, o doğmadan önce çekilmiş fotoğraflarımız var. Birini göstererek yakınıyor:
- Baba, beni niye çekmediniz? Size kızdım, benimle niye resim çekmediniz?
- O fotoğrafı çektirdiğimiz zaman sen yoktun, oğlum!
- Vardım, vardım!
- Yoktun oğlum! Sen daha doğmamıştın!
- Vardım yaaa! Siz beni Göremiyordunuz. Ben de oradaydım. İçinizden size bakıyordum.
* * *
Fırat'la dolaşırken, sonunda bir kardanadam bulduğumuzu söylemiştim. Oğluma onu tanıştırmak için, kardanadama: "Kardanadam, kardanadam! Sonunda seni bulduk. Senin adın ne bakayım?" diye sordum.
Tam sesimi kalınlaştırıp, kardanadam olarak (!) yanıt verecektim ki, Fırat elimi çekiştirerek, "Görmüyor musun baba?" dedi, "O üşüdüğü için buz olmuş. Ağzı donmuş. Seninle konuşamaz!"
O günden beri, Fırat günün birinde, "Baba zürafalar sırtlarını nasıl kaşırlar?" diye soracak ve ben bilemeyeceğim diye korkuyorum!
* * *
Fırat, 43 aylık: Çocuk tiyatrosundayız. Ne biçim çocuk tiyatrosuysa, çocuklarını getiren anne babaların sayısı, çocuklarınkinden fazla!
Oyunun kahramanları olan kral ve kraliçe konuşuyorlar. Kral bağırıyor:
- Bir yavrumuz olsaydı, ne kadar güzel olurdu. Bizden sonra ülkeyi o yönetirdi! Yüce Tanrım, neden çocuğumuz olmuyor bizim?
Fırat fısıltıyla bana soruyor:
- Baba, kralın pipisi yok mu?
Aptallaşan bende yanıt yok!
* * *
Üç buçuk yaşındaki Fırat, anaokulundan dönmüştü. Yüzünün sol yanında, lacivert boya kalemiyle yapılmış koca bir çizik.
"Kim çizdi yüzünü Fırat?" diye sordum. Pişmiş kelle gibi sırıtarak yanıtladı:
"Ben boyadım! Arkadaşlarım beni çirkin çirkin de görsünler diye!"
* * *
Fırat 46 aylık: Bir sabah, konuk olduğumuz evde kahvaltı ettikten sonra, çaylarımızı yudumluyoruz. Yemek masası toplanıyor. Fırat da emekleyerek masanın altında dolaşıyor. Birden bağırmaya başlıyor:
- Koşun, koşun! Karabiberler yerde geziyor! Karabiberler yerde geziyor!
Yanına gittiğimizde, bize ahşap taban döşemesindeki çatlağı gösteriyor. Çatlağın hemen yanına düşmüş olan reçel damlasının çevresinde yüzlerce küçük karınca hareket halinde, bir sürüsü de reçelden payını almak üzere delikten çıkmaya devam ediyor.
Aile AKP Ali Türkan Amerika Araba Aydın Beslenme Bilim Cem Karaca Cehalet CHP Cinsellik Çevre Çizgi Roman Çocuk Demokrasi Deprem Derkenar Devlet Dil Distopya Edebiyat Eğitim Ekonomi Erkek Fanatizm Felsefe Feminizm Gençlik Hayat Hayvanlar Hoyratlık Hukuk İnternet İslâm Kadın Kapitalizm Kedi Kemalizm Kent Kitap Kişilik Komplo Konut Kültür Kürtler Mavra Medya Mektup Meslek Militarizm Milliyetçilik Mizah Modernite Müzik Necdet Şen Nefret Nostalji Pazarlama Polemik Portreler Psikoloji Reklam Safsata Sağlık Sanat Savaş Sevgi Seyahat Sinema Siyaset Spor Şiir Tarih Teknoloji Telefon Televizyon Terör Toplum Tutunamayanlar Vicdan Yazmak Yalnızlık Yaşlılık Yergi Yoksulluk
Sitedeki içerik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası ile korunmaktadır. Yazılı izin olmadan kopyalanamaz, çoğaltılamaz, değiştirilemez, başka mecralarda kullanılamaz. Ancak, uzunluğu 200 kelimeyi geçmemek, yazar adı ve kaynak belirtmek ve bu sayfaya link vermek kaydıyla yazılardan alıntı yapılabilir.