Karikatür dört ayağı üstünde duruyor: Hal, anlatım, mizah, çizgi. Karikatür, dünyanın kavranışına yapılmış bir yükleme. Kendine özgü bir bakış, kavrayış.
"Karikatür" sel kavrama diyebileceğimiz, alışılmış, biyo-kültürel kalıpların dışında bir kavram söz konusu: Bu kavrama, sanatın, bilimin ve yaratıcı düşünme sonucunda düşünce üretiminin temelinde olan bir kavrama. Buna yüklü ya da gebe kavrama diyelim (Türkçe'de yüklü, gebe anlamına da gelebilir!).
Öyleyse, bir mizah anlatımı olarak karikatür köklerini "mizah" tan almaz; insan olarak dünyayı kavrayabilme biçimlerimizden birinden alır!
Karikatürün "geneoloj kökleri, bilim, sanat ve felsefenin kökleriyle ortaklık taşır; bu ortaklık algılama, kavrama olanağımızdan gelen ortaklıktır, gebe kavramadan.
Gebe kavrama diyorum, çünkü, beklentilerle düşünme, duyma, eleştiri, yerme eğilimleriyle yüklü, bulunduğumuz duruma (circumstances) (biyolojik, psikolojik, ekonomik, politik, kültürel koşullar…) içindeki yerimizi, yani halimizi yeni yorumlamalarla anlamaya yönelik bir kavramdır.
Karikatür halimizi anlatır: Hal, karikatürün. dört ayağından biri. Halimizle durumumuzu ayırıyorum burada. Durum, kültürümüzde baskın olan görüşlerle (geleneğin, medyanın, çıkarlarımızın etkisiyle) kavradığımız, bizi saran yaşantılardan (experiences) oluşur.
Dostum sorar: Durum nasıl? "Eh, idare ediyoruz" yanıtı, kültürel kalıplarda söylenmiş duruma uygun bir anlatımdır. Halimizi anlatmaz. Halimiz, durumun, kendimizce vorumlanarak, anlamlandırılarak yaşanmasıdır. Hali yaşayabilmek bir bilinç işidir; bir farkında olmayı, uyanık olmayı gerektirir.
Bilim, sanat, felsefe durumu değil, hali yaşayabilen kültürlerde çiçek açar. Karikatür de halin kavranışında kendini gösterir. Durumu yorumlayıp, anlamlı bir biçimde çarpıtabilme, çarpıtarak onu izleyene (beholder) iletiler sunmaktır.
Karikatüristte gebe kavrayıştan doğan bir hal kaygısı vardır. "Rahatsız" olduğu, bundan dolayı anlatmak istediği bir kavrayışı yaşamaktadır. Karikatüristin hal yaşantısı "gebe'dir, çünkü; "dolu'dur o, anlatmak istedikleriyle dolu: Doldurmak istedikleriyle dolu. Bu anlamda bir dolduruşa getirici, düşünce ve duyguya darbe vuran, onları kışkırtan, harekete geçiren, "kışkırtıcı", "tokmaklayıcı" anlatımdır. Elbette sükun halinde, düşündürücü, "derin'lere götürücü karikatür anlatımları da olabilir.
Yine de karikatürün düşünce ve duygularımızın bir yerlerini (bir yerlerine) çizebilmelidir!
Karikatürün anlatımı mizahın anlatımıdır: Mizahı, gülmece ile, gülmekle eş tutmamak gerek. Mizah canımızı sıkabılır, kızdırabılır bizi, duş kırıklığına uğratabilir, derin acılar verebiiir. Çünkü mizah, bir anlamda "izahtır: Bir gebe kavrayışın ortaya çıkardığı açıklama, yorumlama düşüncesidir. Bizi, durum içine batmışsan, halimizi anlatır.
Bilimin, sanatın, felsefenin anlattığı gibi anlatma çoğu kez; bizdeki mizah duygusunu da ele geçirmeye çalışır.
Mizah, bizi rahatlatabilir de. Güle güle rahatlatır ve halimizi unutur; durumumuzun içine gömülür ve halimizi vaşamaktan uzaklaşır; durumun alışkanlıkları içinde yitip gideriz. Bu tehlikeli bir mizahtır. Uyutucu, uyuşturucu mizahtır. Bana sorarsanız mizah değildir. Mizah bir isyandır. Bir kafa tutmadır. Gülerken düşünme, düşünürken gülme; farkına vararak içtenlikle itiraf etme, itiraf ederken zayıflıklarını görme, insan olduğunu anlama; geçmişine dayanarak, onu yorumlayıp, belki de birçok yanımı yadsıyarak, geleceğin olanaklarını anlamaya çabalama çabasıdır.
Karikatürün dördüncü ve son ayağı çizgidir (Dörtten fazla ayağı olan karikatür görenler ya yazsın ya çizsin!). Çizgi, yazılı dilden farklı anlatım olanakları taşıyabilir. Çizginin yazılı anlatımla örtüşen yanları vardır. Yazıyla anlatılabilen karikatürlerden söz ediyorum (yazılı-yazısız karikatür değil, yaptığım ayırım; çizildikten sonra bir başkasına karikatürün çizgilerini göstermeden, sözle ya da yazıyla yaptığımız anlatımdan dem vuruyorum).
Bir de tercihim sözle ya da yazıyla "tam" olarak anlatılamavan karikatürlerden yanadır. Muhakkak gözle görüllmesi gereken karikatür. Başka anlatım dillerine çevrilemeyen karikatür. Çizgiye özgü olan, çizgiyle anlatım. İşte bu dörtlü yapısıyla karikatür, içine düştügümüz durumların, sıkışıp bir türlü çikamadığımız hallerin yorumunu yaparak, halimizi bize anlatma olanağıdır. Ben buna "halimizi yorma" diyorum. Karikatür, halimizin duvarlarını, algılama eksikliğimiz ya da özürlerimizden ileri giden ufuk darlığının verdiği kuşatılmışlığı "yorarak", bunların ötesine geçebilme çabasıdır.
Bu yazıda, biraz karikatürü karikatürleştirdim. Onu başka türlü anlamaya gönlüm razı olmadı.
Aile AKP Ali Türkan Amerika Araba Aydın Beslenme Bilim Cem Karaca Cehalet CHP Cinsellik Çevre Çizgi Roman Çocuk Demokrasi Deprem Derkenar Devlet Dil Distopya Edebiyat Eğitim Ekonomi Erkek Fanatizm Felsefe Feminizm Gençlik Hayat Hayvanlar Hoyratlık Hukuk İnternet İslâm Kadın Kapitalizm Kedi Kemalizm Kent Kitap Kişilik Komplo Konut Kültür Kürtler Mavra Medya Mektup Meslek Militarizm Milliyetçilik Mizah Modernite Müzik Necdet Şen Nefret Nostalji Pazarlama Polemik Portreler Psikoloji Reklam Safsata Sağlık Sanat Savaş Sevgi Seyahat Sinema Siyaset Spor Şiir Tarih Teknoloji Telefon Televizyon Terör Toplum Tutunamayanlar Vicdan Yazmak Yalnızlık Yaşlılık Yergi Yoksulluk
Sitedeki içerik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası ile korunmaktadır. Yazılı izin olmadan kopyalanamaz, çoğaltılamaz, değiştirilemez, başka mecralarda kullanılamaz. Ancak, uzunluğu 200 kelimeyi geçmemek, yazar adı ve kaynak belirtmek ve bu sayfaya link vermek kaydıyla yazılardan alıntı yapılabilir.