Patronsuz Medya

İyi ruh

Seyit Balkuv - 15 Ocak 2011  


Acaba gerçekten de dünya âleminin dışında bulunan, bizi koruyan, kollayan, himayesi altında tutan varlıklar var mıdır? Büyümekte olan oğlum bana bunu soracak olsa, ilk cümlem "tam olarak bilemiyoruz" olurdu. Oysa izleyebildiğim kadarıyla çoğu insan buna yürekten inanıyor.

Dindar insanlar zaten inançları gereği öyle olduğunu kabul ediyorlar, inanıyorlar. Gelgelelim, gördüğüm kadarıyla, dindar olmayan, hatta ibadetine düşkün insanları hor gören ateistler arasında bile böyle varlıkların mevcudiyetine inananlar oluyor.

Tabii inandıklarını açık açık söylemiyor bu ikinci grup. Zaten bu tip konuları genelde pek açmıyorlar. Herhalde iyilik meleği gibi bir şeyin olduğunu düşünüyorlar ama onu nasıl hoş tutmaları gerektiğini, onu kızdırmamak için nelere dikkat edilmesi gerektiğini bilemediklerinden bu konuları pek kurcalamamayı, üstünde pek kafa yormamayı tercih ediyorlar.

Bazıları bu varlıklara dolaylı olarak inanıyor. Yani onlara göre dünyada işlerinin yolunda gitmesinin, iyi insanlarla tanışmasının, sağlıklı olmasının esas sebebi, onların içindeki temizlik, iyilik, saflık. Yani insan pırıl pırıl bir ruha sahip olunca, öteki âlemdeki aynı frekanstaki duygularla hemahenk oluyor, böylece önüne çıkan tüm kapılar kendiliğinden açılıveriyor.

Kârlı bir iş yaptıklarında, örneğin ucuza aldıkları mal, mülk birden değerleniverdiğinde veya bol kazançlı bir işe kabul edildiklerinde gözlerinde kurnaz bir gülümsemeyle yorumu patlatıyorlar: "Valla iyi ruh, iyi düşünce herhalde" diyor kimi. Kimi de "var bir koruyanımız demek ki" diyor veya "Allah yüzümüze güldü" diyor olanca mütevazı haliyle. Kaşla göz arası Allah'ın adı "üç koy, beş al" ticaretinin içine karıştırılıveriyor böylece.

Maneviyat işlerinde ve aşkta mantık aranmaz ama insan düşünmeden edemiyor: Bu durumda, bir sene önce aldığın arsanın yüzde bilmem kaç prim yapması senin Allah'ın temiz kulu olmanla ilgili olduğuna göre, dünyada işleri iyi gitmeyen, yoksulluğa, açlığa şiddete maruz kalan milyonlarca insan kalbi kötülüklerle dolu olduğu için mi layığı olan eziyeti çekmiş oluyor?

Veya o temiz ruhlu kişinin, günün birinde işleri ters gitse, eldekini avuçtakini kaybetse veya kötü bir hastalık yüzünden kıvranmaya başlasa bunu nasıl okuyacağız? "Artık sen temiz ruhunu kaybetmişsin, müstehakın budur" mu diyeceğiz?

Bunu da diyenler oluyor, açıkça söylemese de ima edenler oluyor hakeza. İyi ruhlu olup ayrıcalık sahibi olmamız yetmiyor çünkü, mahvolmuş kötü ruhların üstüne basıp ayrıcalıklı halimizi perçinlemedikçe içimiz rahata kavuşmuyor bir türlü.

Ah bu ayrıcalıklı olma sevdası ah! Ayrıcalıklı olacağız ki, hayatta kalmakla ilgili korkularımız azalsın. Daha sonra yeni ayrıcalıklara sahip olacağız ki, önceki ayrıcalıkları kaybetmekten korkmayalım. Böyle gidecek bu.

Yetmeyecek, bu rezilliği, mevcudiyeti ve muhteviyatı hakkında hiç bir kayda değer fikrimizin olmadığı temiz ruh gibi kavramlarla bulamaç haline getireceğiz. O da yetmeyecek, küçük tilkilikler yaparken Allah'ın adını da işin içine katacağız.

Katacağız ki, vicdanımız, bir taraftan "iyi insan" olduğumuza dair ikna olsun, bir taraftan da olur olmaz çıkışlarla egomuzun önünü kesmeye çalışmasın.

"Onca densizlik varken buna takmaya değer mi" diyeceksiniz. Ben takıyorum, hem de öncelikli olarak takıyorum. Ne zaman biri elde ettiği ayrıcalıklı, avantajlı konumunu, öteki âlemle, temiz ruhlara ve Allah'la ilişkilendirme densizliğini yapsa kafamdaki bir sigorta yerinden oynuyor. Bunu söyleyerek o imtiyazlara sahip olamayan beni, kötü ruhlu Allah'ın cezası biri yerine koyup, bunun farkına bile varamadığı için kafamdaki başka bir sigorta daha oynuyor.

Onlara yapmakta oldukları ayıbı kibarca anlatmaya çalışıyorum. "Şans deyin, öyle denk geldi deyin, ben ticaretin piriyim deyin, ama asla bunu söylemeyin" diyorum. İkna olmazlarsa "öyle demeyin ki, başınıza kötü bir şey gelince sizi lânetli addetmeyelim" diyorum. Ben öyle deyince hemen susuyorlar. Öyle ya, iyilik meleği muamması fazla kurcalamaya gelmez, ayarı bozulur, büyüsü kaçıverirse ne yapacağı belli olmaz.

Yorumlar

Bir sohbetimizde patronum, "şans nedir?" diye sormuştu.

Ben elbette bir cevap vermiştim kendimce, ama artık onun verdiği cevabı kullanmayı tercih ediyorum.

"Fırsat, çok çalışmak ile buluştuğunda o duruma şans denir" demişti.

Alper Uzun - 16 Ocak 2011 (19:34)

Malzemesi eksik ateist oldu mu, yalpalamak da kaçınılmaz oluyor. Özellikle günlük hayatta "tanrı" söylemiyle yatıp-kalkan o kadar çok kişi ile karşılaşıyoruz ki, neredeyse "selâmınaleykûm" süz ilişki kurmak bile güçleşiyor. Evet, lâfı eğip bükmeden, daha açıkçası "ben ateistim" diyen kişi sayısı da giderek azalıyor düşüncesindeyim. Daha dününü bildiğim entellektüel yakın dostlarım, inançlar manzumesini yeni keşfediyormuş gibi bir kıvırtıyorlar, bir kıvırtıyorlar ki… İnsan şaşırmadan edemiyor… Ve "ne oldu, başına taş mı düştü (vahiy de olabilir)" sorusu geliyor aklımıza.

Macit Cününoğlu - 17 Ocak 2011 (09:35)

diYorum

 

Seyit Balkuv neler yazdı?

75
Derkenar'da     Google'da   ARA