Patronsuz Medya

Kudüs(e) ağlarken

Hasan Aslan - 29 Mart 2002, İskenderun  


"Şarkısı söylenmemiş kahramanlara…"

I

Ksenophon'un Anabasis'inde (Onbinlerin Dönüşü) yurtlarına dönebilmek amacıyla sürekli batıya -Mezopotamya'dan Ege kıyılarına -giden savaşçılar yalnız birkaç kez geriye dönerler: "Ölülerini toplamak, güzel cenaze törenleri ile onları gömmek, bulamadıkları cesetlere mezar yapıp (anıtın) üstüne taçlar koymak için…" (Sosyal y. Syf. 196)

II

Yahudiler "…19. Yy. Sonuna… Kadar bırakın teritoryal (toprağa dayalı) bir devlet olmayı Yahudi politik devletinden yana ciddi bir arzuyu dahi ima ediyor görünmez" iken (E.J. Hopsbawn, Milletler ve Milliyetçilik syf.66, Ayrıntıy.) sahneye Theodor Herzl (1860-1904) çıkar ve 1896 da "Yahudi kimliğinin kutsal üçlemesi Toprak-Tevrat-İbranice" çerçevesinde "gelenek'i, 'siyasal siyonizm'i" icat eder:

T. Herzl kurulacak bir Yahudi ulus-devletine hamilikte "Güçlü, ahlakî, iyi idare edilen ve iyi organize olmuş bir 'Almanya'nın garantörlüğü altında yaşamanın Yahudi'lerin milli karakterlerine çok hayırlı etkileri olur." derken 1903'te toplanan 6.Siyonist Kongresinde İngiliz önerisi kabul edilerek Uganda'da bir Yahudi devleti kurulması kararı alınır; çünkü "İngiltere Afrika'daki sömürgelerine gönderecek insan sıkıntısı çekmektedir."

"1904'te Herzl'in ölümünden sonra Filistin (de Yahudi ulus-devleti kurma) dışındaki tüm olasılıklar (siyonist) hareket içerisindeki önemlerini yitirdi. Ancak Herzl'in ana siyasi taktiği, yani emperyalist bir merkezin güdümünde ve onun çıkarlarının hizmetinde bir Yahudi devleti kurma fikri ve bunun olası yerel direnişleri bertaraf edebilmek için tek yol olduğu sonucu siyonist hareketin hiç çekincesiz kabul edilen en önemli ideolojik temeli oldu. Sömürgeci iktidarı ve emperyalizmi en kısa yoldan gözden ırak tutan makyaj ise gelişme, ilerleme ve aydınlanmaydı. Filistin'de bir Yahudi devleti, Herzl'e göre, 'barbarlığın karşısına dikilen uygarlığın bir ileri karakolu' olacaktı." (Bkz. Birikim sayı 140, Koray Çalışkan ve Münir Fahreddin'in 'Yeni İntifada ve Filistin Sorununun Kısa Tarihi' adlı ufuk açıcı, değerli çalışmaları).

I. Dünya Savaşı ve savaşın hemen sonrasında Rusya, Avusturya-Macaristan (ve Osmanlı İmparatorlukları) tasfiye edilip Avrupa'da yeni ulus-devletler kurulurken Hannah Arendt'e göre "… Nüfuslarının toplamı yaklaşık 100 milyon olan bu yeni devletlerde 30 milyondan fazla insan-çoğu Alman ve Yahudi'ydi- azınlık konumuna düştü, yani devletsiz halklar (sahipsiz ulusal gruplar) ortaya çıktı… 'karma uluslar kuşağı'nın (eski imparatorlukların) bağımsızlığına kavuşamamış milliyetleri arasında son dayanışma kalıntıları da yok oldu… Herkes bir diğerine özellikle de en yakın komşularına karşıydı." (H.Arendt, Uluslar ve Milliyetçilikler, syf.127-8, Metis Y.)

"… Yahudiler ne pasaport taşırlarsa taşısınlar hangi dilde konuşur, okur, yazarlarsa yazsınlar sonsuza kadar Yahudi'dirler, bu yüzden Naziler için Yahudi bir Alman daima bir sahtekârdı." (B. Anderson)

Avrupa'nın birçok devletinde Yahudi düşmanlığı vahşete, katliama dönüştü ve II. Dünya Savaşında Naziler toplama kamplarında yaklaşık 5 milyon masum Yahudi'yi katlettiler.

Artık Yahudi'lere Avrupa'da pek yer yoktur, Filistin'e açık-gizli göç artarak devam eder ama İngiltere 'petrolün stratejik önemi' nedeni ile Ortadoğu'daki Arapların tepkisinden çekindiğinden Yahudi ulus-devleti kurulması konusunda 'net bir politika izleyememektedir' daha da paradoksalı II. Dünya Savaşı sürerken İngiltere'den umudu kesen "Filistin'deki kenarda kalmış aşırılık yanlısı bir grubun, siyonizm için en yüksek öncelik olarak gördükleri Filistin'in İngilizlerden kurtarılmasına yardım etmesi için Almanlarla müzakere girişimiydi. (Vichy Fransa'sının gözetimi altında Şam aracılığıyla. Grubun bu misyonuna katılan bir militan sonunda İsrail başbakanı oldu: İzhak Şamir)" (E. J. Hobsbawn. Kısa 20.Yy. Syf. 203. Sarmal Y.)

"İnsan kendi ördüğü anlamlar ağına takılan hayvandır."

1920'lerde "Filistin'deki Yahudi'ler nüfusun %10'nu civarında olup" sayıları birkaç yüz bini geçmezken II. Dünya Savaşı sonrası yeni patron ABD'nin gücü açık ve ezici bir şekilde hissedilir (siyonizmin ruhunda, karakterinde hizmetkârlık, birinin garantörlüğü altında yaşamak vardır, garantörün Almanya, İngiltere ya da ABD olması farketmez) ve yeni bir süreç…; ABD'nin, ABD ve dünyadaki Yahudi'lerin maddi, manevi, diplomatik katkılarıyla Filistin'e öncekilerden kat be kat fazla, organize bir Yahudi göçü (kolonizasyonu) başlar, bu göç ve çeşitli gelişmeler BM'nin yanlı kararlarıyla da (1947'de Filistin'i Taksim Planı gibi) desteklenir; 1947'de "Yahudi nüfus toplam nüfusun %31'ine ulaşır", 15 Mayıs 1948'de siyonist İsrail devleti kurulur.

"Filistin topraklarının %77'si (Filistin'in verimli arazilerinin %95'ine tekabül eder) işgal edilip Filistin köyleri şehirleri yıkılır. (Yahudilerce etnik temizlik başlatılarak) Filistin nüfusunun %70'i vatanlarından sürülür. "Bugün dünyanın değişik ülkelerinde, toplama kamplarında yaklaşık 5 milyon Filistinli mülteci yaşamaktadır. Eski katillerin çoğu (bugün de bazıları) Knesset'te (İsrail Parlementosu) yerlerini alırlar." Uygarlığın ileri karakolunun" o günkü cellatlarından biri "1953'te Kibya köyünü bombalayıp çoğunluğu kadın ve çocuklar olmak üzere 69 sivili öldüren, kendine bağlı orduyla 1982'de 10.000 Filistinliyi katleden Sabra ve Şatila kamplarına soktuğu Falanjist katillere çoğunluğu kadınlar ve çocuklardan oluşan 3.000 masum katlettiren bugünkü İsrail başbakanı "alçaklığın cisimleşmiş hali": Ariel Şaron'du.

Ernest Renan" unutma ve hatta tarihsel hata bir ulusun yaratılmasının temel unsurlarıdır" der. (Aktaran J.Bayart) "Tarihin ve hafızanın felce uğratılmasının, tarihsel zaman temeli üzerinde kurulu olan tarihin terk edilmesinin mevcut toplumsal örgütlenmesi olan gösteri, zamanın yanlış bilincidir… (syf 88)…Işlevi tarihi kültür içinde unutturmak olan gösteri modernist araçların (TV, internet, DVD) sahte yeniliklerinde kendi özünü oluşturan stratejiyi uygular…" (syf.103) (G. Depont, Gösteri Toplumu, Ayrıntı y.) Ancak toplama kamplarında, mülteci kamplarında eziyet ve aşağılanma içinde aramızdan ayrılmış olanların, öncekilerin, doğduğu yere gömülememiş masumların ve hatta ceseti olmayanların, bulunamayanların hüznünü, çığlıklarını içimizde duymamak onları unutmak ne mümkün!

Unutmak: çağın, normalliğin, esenliğin hastalığıdır, 'gerileyici ilerlemedir', (post) modernliktir, tahakkümün kabulüdür, içselleştirilmesidir.

III

"Bir zamanlar sadece yerleşik bir düzene karşı komplo düzenlenirdi. Bugün yerleşik düzenden yana komplo düzenlemek büyük bir gelişme gösteren yeni bir meslektir." (Gös-Toplumu syf.172) "Yozlaşmış"Yaser Arafat yönetimi Oslo'dan dönerken katil A. Şaron Harem-i Şerif'e yürürken kendi halklarına, kardeşlerine komplo düzenlemişlerdir. Şaron'un son mesleği-işi bu komplonun ödülüdür ve bu ödülün süren töreninde binlerce insanın kanı akmakta olup yüzlerce masum ölmüştür. Nazilerin, Yahudi'lere yaptığını Yahudi'ler Filistin'lilere yapmakta: Onları damgalamaktadır.

Vicdani Ret'çi İsrailli Binbaşı İşay Menuhin şöyle yazmış:

"…Demokratik değerlere olan inancım, beni 3,5 milyon Filistinlinin hayatına hükmeden işgale karşı çıkmaya yöneltti… Benden potansiyel teröristleri infaz etmemi veya sivil göstericilere ateş etmemi isteyen emirlere uymayacağım. (2000 Ekiminden bu yana 850 Filistinli benim ordum tarafından öldürüldü. Bunların 178'i çocuk yaştaydı ve 55 kişi de infaz edildi.) Ayrıca 'daha az şiddet içeren' eylemlerin de parçası olmayacağım. Yani Filistinlileri aylarca sokağa çıkma yasağı ile hapsetmeyeceğim, sivillerin bir yerden bir yere gitmesini engellemek için barikatlar kurmayacağım, bütün Filistin nüfusunu hedef alan ev yıkımları ve benzer baskı eylemlerine katılmayacağım." (The New York Times, aktaran Radikal 16 Mart 2002)

Hasta toplum

"İsrail toplumu endişe verici boyutlarda sağa kayıyor. Artık açık havada oturan İsrailli neredeyse yok gibi… Kudüs'te silah satışları son 1 ayda 10 kat arttı. 340 bin sivilin yasal silahı var… Psikiyatristler, İsrail toplumunun genel bir 'bilişsel bozukluk' (toplu paranoya) hali yaşadığı kanısında… Şikâyetlerin çoğu uykusuzluk, sürekli endişe hali… Toplumu saran korku ev içi eğlence araçlarının satışını patlatmış. Anne-babalar çocuklarını evde tutabilmek için DVDlere kucakla para döküyor…" (The Guardian, aktaran Radikal 12 Mart 2002)

İsrail'de "…önde gelen asker ve sivil yöneticilerin önemli bir bölümünün çocuklarının İsrail dışında yaşadıkları… İsrail'e göç eden Yahudiler kadar hatta ondan daha fazla İsrail'den göç edenlerin olması ve bunları özellikle genç nüfus diliminde yer almaları, siyonizmin sonuna işaret etmiyor elbette. Ama siyonizmin içeriğinin ve algılanmasının Yahudi dünyasında büyük ölçüde değiştiğini gösteriyor… Dünyada Yahudi'lerin en az güvenlik içinde yaşadıkları yerin İsrail olduğu gerçeğini görüp üzerinde düşünmeliyiz." (Ahmet İnsel, Radikal II, 10 Şubat 2002)

İsrail korkuyor, içine kapanıyor; çünkü unutmak istedi: Ezen, özgür olamaz.

Bu topraklarda yaklaşık yüz yıldır düzenlenmemiş komplo, gerçekleştirilmemiş vahşet şekli kalmadı. İşkence ve katliamlarla Filistinlileri çaresiz bırakıp yurtlarından etmek, kalanları her denileni yapacak duruma getirip 1973 ya da 1967 (veya bir başka) tarihli savaş öncesi sınırlara dönelim gibi "iyiniyetli", "hoşgörülü" önerilerle "barış" masasına oturtmak senaryolarının tutmadığı/tutmayacağı anlaşıldı. Ancak tarihin -nutmamanın ve hatırlamanın- ışığında yapılacak haysiyetli bir barış hapishanelerin, açlık grevlerinin, "toplama kamplarının adsız kahramanları(nın ki) doğmaya çabalayan insanlığın simgeleridir" anıtlarını taçlandırır.

diYorum

 

75
Derkenar'da     Google'da   ARA