Patronsuz Medya

Kimse yüreğinden öptü mü seni?

Ümran Davran - 5 Haziran 2008

Künye - Ümran Davran, Kimse yüreğinden öptü mü seni? Şiir, 80 sayfa, Yalın Ses Yayınları, 1. Basım: Mayıs 2008  


Uzun bir yolculuktur şiirim.

Önceden yazılmıştır ama kayıt altına alınmamıştır ve dağıtılmıştır dizeler dört bir yana. Kâh bir martının kanadına takılıp denizler aşmış, kâh üstüne zamansız kırağı düşmüş bir bademçiçeğinin taç yaprağına konmuş, kâh annenin dokunduğu yerde, kâh sevgilinin sesindeki özlemde, kâh uzak mezarlarda bitivermiş bir zambağın tomurcuğunda…

Yağmur durduğunda gökkuşağından önce gördüğüm ve ayağa kaldırmak için uzandığım, başını toprağa yaslamış gelincik avucuma bırakıverir birkaç dize. Yüreğimde kuşlar havalanır o an çığlık çığlığa.

Bir dağın yamacında rastladığım çeşmeden, susuzluğumu gidermek için kana kana su içerken suyun avucuma yazdığıdır; silerim çıkmaz.

Bir sokak kedisini severken çıkarttığı seslerin alt alta dizilmesidir bazen ve yine onun ardından dökülen gözyaşındadır ve ağlamak kadar güzeldir.

Uzun bir yolculuktur şiir.

Şiir aramaktır.

Bulmak ve kayıt altına almaktır şiir.

(Sayfa 6)

Kimse yüreğinden öptü mü seni?

açık bırakmamla başladı penceremi
-ki, perdemi de örtemedim-" sana yazdığım bu şarkıyı
sana yaptığım bu besteyi
yağmurlar-ki, ben uydurdum burayı, dedin-
getirebilsin
açık bırak pencereni"
bıraktım
şimşekler gözcülük etti sana
süzülürken yüreğime
-yürek dedim de… Kimse yüreğinden öptü mü seni-
her ne kadar tonlarımız farklı olsa da
ennihayetinde kırmızıydık ikimiz de
diyelim ki gül kırmızısı sen
ve yine diyelim ki gelincik kırmızısı ben
kırmızı artı kırmızı
kırmızı eksi kırmızı
hatta çarpı, kırmızı ve kırmızı
bölsen de fark etmez, kırmızıyı kırmızıya
sonuç hep kırmızı
kırmızının karışması kırmızıya
kansız
darbesiz
ve çığlıkçığlığa
yakışan buydu bize
-ki, sevindim. İyi ki benim gülümsememin izi değildi
duvardaki gölgeler-
tek tanığı sen oldun
kırmızı küpelerini yemesine bir kadının
ama susmalıydın sonsuza kadar
azmettiren olduğun için
kırmızının kırmızıya karışmasının ise hiç tanığı olmadı
zaten delil de yoktu
kansız ve darbesizdi
gerçi çığlıkçığlığaydı ama
martıların çığlıkçığlığa havalandığı ana denk geldi
-ki, henüz martılar yargılanmıyordu yardım ve yataklıktan
havalar uzundu, upuzun
ne yazık ki tek parmağa teslim oluyorlardı
en ufak bir direniş göstermeden
ve susuyorlardı ülkem halkı gibi
biz de susuyorduk arada
-ki, en anlamlı cümleler söylenmeyenlerdi uzun suskunluklarda.

(Sayfa 10-11-12-13-14)

Yorumlar

Kitap kapağındaki fotograf neden başaşağı duruyor? Hata mı, yoksa bilerek yapılmış görsel incelik mi?

Selim Atak - 6 Haziran 2008 (13:51)

Selim Bey merhaba…

Saygı duyduğum fotoğrafçı bir dostumuz: "Fotoğrafı sanat yapan şüphesiz yaratıcılık sosu ile tadını degiştirmek, göze, beyne hoş bir lezzet bırakmasını sağlamaktır. Gerisi kaba saptama olur. Bir Anı çerçeveye hapsetmek olur. Işıksız, zekâ ışıltısı olmayan, bir şey demeyen, deme iddiasında olmayan. Dilsiz fotograf olur mu? Çok fotografçının yanıldıgı bu. Anı çerçeveye hapsetmeye ya da hapsedilen anı fotoshopla garebete dönüştürmeyi fotograf çekmek zannediyor" demişti bir yorumunda.

Tövbe hâşâ! Fotoğraf sanatçısı olduk hatta "olduk" gibi de bir iddiamız yok. Haddimizi biliyoruz. Sadece o sosun tadını, kıvamını tutturmaya çalışıyoruz yapa boza.

Kitabın kapağındaki fotoğraf Kemal Gül'e ait ve ters olması bilinçli bir tercih. Benim de fotoğrafta sıkça-özellikle son günlerde-kullandığım bir yöntem bu. Fotoğrafta bambaşka anlamlar çıkmasından keyif alıyorum.

Bir kaç örnek vermek gerekirse:

http://www.fotokritik.com/1060476
http://www.fotokritik.com/1141079
http://www.fotokritik.com/836124
http://www.fotokritik.com/1159039

Ümran Davran - 7 Haziran 2008 (14:16)

Ümran Hanım kısa yazını ve şiirinizi okudum gerçekten, içinde çok anlam barındıran imgeler mevcut.

Henüz kitabınızı almadım ama alıp okumak isterim. İnşallah en kısa sürede alabilirim.

Bu vesile ile sizi tanımış olmaktan memnun olduğumu belirtmek isterim. Şiiriniz beni çok etkiledi. Güzel ve farklı bir bakış açısı yakalamışsınız tebrik ederim. Ve başarılar dileyerek ziyaretime ara veriyorum.

Sevgiyle ve şiirle kalın.

Emine Genç - 7 Haziran 2008 (16:11)

Fotografı bilinçli olarak 180 derece çevirerek sundum nette birçok sitede. Sergilerde de bu şekilde sunacağım:

http://www.fotokritik.com/876118

Fotoğraf konusunda Ümran Hanım'la benzer konumdayım. Fotograf konusunda dünyada neler yapılıyor, nelere izin veriliyor, neler doğru bulunmuyor gibi konularda sürekli etkileşim içerisindeyim.

Örneğin "belgesel" fotografın yasaları yazın yasalarından çok farklı değil. Belgesel fotografta konuyu değiştirecek, izleyeni yanıltacak müdahaleler etik bulunmuyor. Yani haber metni yazarının "tarafsızlık ilkesi" burada da sözkonusu…

Bahsi geçen fotografı ve benzerlerini fotograf çevreleri "soyut fotograf" olarak nitelendiriyor. Yazarın; öyküde düşsel yaratısı; halk diliyle "yalan", şairin imgelerini sunabilmesi gibi özgür bir katagoriye giriyor soyut fotografta.

Sözünü ettiğimiz fotografta modelin yansımasını aslından daha etkin buldum. Adacıkların ona saldıran bir ok gibi yönelmesini farkedince tercihimi bu yönde kullandım. Yaşam zaten yeteri kadar tehdit ediyordu modelimi. "Görünen" den "gördüğüm" e çevirdim diyebilirim özetle.

Ümran Davran Hanım'ın şiirlerini basım öncesinden de hayranlıkla okumuş birisiyim. Şiirle ilgili çevrelerden fotograflarımın bazılarında (sözü edilen kitaba basılan dahil) şiir dilinin bulunduğunu duyuyorum. Sevdiğim bir fotografımın çok sevdiğim bir şairin kıtabına dokunmasının beni son derece mutlu ettiğini belirtmeliyim.

Kemal Gül - 8 Haziran 2008 (03:46)

Sevgili Ümran, kitabına çok sevindim. Daha alıp okuyamadım ama eminim kedi kokusu kadar güzeldir.

Ahmet Büke - 8 Haziran 2008 (23:17)

AŞK üzre yazılan her ne varsa… Eyvallah <3

Kırmızı aşk, aşk kırmızı.

Ömer Demirci - 27 Şubat 2011 (09:33)

diYorum

 

65
Derkenar'da     Google'da   ARA