Küçük kızları lolipopla kandıran sapık amcalar olduğu gibi, okumuş abileri, ablaları malumatla kandıran sazan sarrafı amcalar da vardır.
Bu amcaların, okudukları kitaplar, seyrettikleri filmler, tiyatrolar hayli bir okka tuttuğundan ve bütün sermayeleri de bu olduğundan, cahil olan ve cehaletiyle bir sorunu olmayanlarla frekans tutturamazlar.
Onların gözü sizin üzerinizdedir. Bilginin sonsuzluğunu idrak etmeye başlayıp da kendi bilgisizliğine hayıflanan, yapamadıklarının tesellisini tescilli bir kahramanda arayan kuzucukların kokusunu dünyanın bir ucundan alırlar.
Alırlar ama asla saldırmazlar. Hipnotize ederek avlayan baykuşlar gibidirler. Sizi öyle bir efsunlarlar ki, hem onların açık bekleyen ağızlarına tıpış tıpış girersiniz hem de özgürleştiğinizi, aydınlandığınızı sanırsınız. Avlanmanın eğlenceli yanı da budur zaten.
Bu amcalar beyin fetişisti olduğundan cinsiyet ayrımı yapmazlar. Orgazm anında beyninize fışkırttıkları ayrıkotu tohumlarını kendi can suyunuzla beslemeye başladığınızda, onlar duvara bir çentik daha atarlar.
Avlanan, avcının feveranıyla, avcının kelimeleriyle, avcının tekrarlanaduran esprileriyle konuştukça, avcı ile av arasındaki yakınlaşma artar. Avlanan avcıya fazla benzeyecek olduğunda ise biter. Çünkü avcı kendine fazla benzeyenleri sevmez. Çünkü avcı kendini de sevmez.
Neden, kimden bahsettiğimi anlamadıysanız henüz onlardan biriyle karşılaşmamışınız demektir. Bu iyi. Ama asıl olan bilgidir
diyor, bilgi yolunda, bilgi treninde yol alıyorsanız risk altındasınız unutmayın.
Avcının şakalar, fıkralar, hikâyelerle dolu konuşması gözünüzü mü kamaştırıyor? Tatlı diline, bitmek tükenmek bilmeyen bilgisine; ama yemek pişirmeden Bolşevik ihtilaline, tangodan kuantum fiziğine kadar her konuda bitmek tükenmek bilmeyen bilgisine hayranlık duymaya mı başladınız?
Dikkat, zokayı yutmak üzeresiniz. Zihninizle egonuz size bir oyun oynamaya hazırlanıyor. O amcayı yüceltmek ve dolayısıyla diğer birilerini aşağılamak üzeresiniz. Tabii siz yücelen tarafta kalacaksınız. Ama diğer taraf, daha doğrusu zihninizin diğer tarafta kalan yarısı sizi durmadan rahatsız edecektir.
Bu amcaları nasıl mı tanırız?
Öncelikle karizmatiktirler, tabii meraklısına karizmatik. Güzel olmaları gerekmez. Hatta çoğu zaman çirkin bile denebilecek durumdadırlar. Ama bunun önemi yok. Onların tavrı, duruşu konuşması, müstakbel avlarını hülyalı hallere sokmaya yeter de artar.
Dahası, bu amcaların marjinal uzmanlık alanları vardır. Mesela sizin Türkçesini bile ilk kez duyduğunuz bir bitkinin, Latince, Rusça ve Sırpçadaki karşılıklarını, etimolojik tarihçesini ve bu bitkiyi keşfeden mucidin hayat hikâyesini bilirler.
Bilmekle kalsalar mesele yok. Ama bu durumda sadece çok küçük bir gruptan cılız bir ilgi görürler. Tabii bu çok can sıkıcı bir durum olduğu için meydanı boş buldukça atıp tutmaya bayılırlar. Zaten bunu düzenli aralıklarla mutlaka yapmak durumundadırlar. Yoksa bir süre sonra bildiklerini unuturlar.
Aslında bu amcaların bilgileri her zaman doğru değildir. Pek çok şeyi yanlış, eksik veya tüm yönleri ile değerlendirmeden anlattıkları çok olur. Bu fark edilse bile, pek büyük bir sorun teşkil etmez. Çünkü av, zaten av olmaya gönüllüdür. Birkaç sürçü lisanın önemi yoktur.
Hatta av olamayacak kadar kart biri yanlışı ortaya koyup düzeltmeye çalışsa bile avcıya zeval gelmez. Çünkü insanları ikna etmeniz için gerçekleri söylemeniz yeterli olmaz. Tiyatral bir üslupla onların gözlerini kamaştıramıyorsanız hiç uğraşmayın. Zira hem doğru bilgiyi verir, hem de poponuza bozguncu, ukala, agresif, kıskanç damgalarını yersiniz.
Bilgili bir insanı takdir etmenin ona özenmenin avlanmakla ne ilgisi var
diyenler için bir örnek daha verelim. Mesela siz hoşluk olsun diye, klasik müzik konserine ilk kez giden birinin tanık olduğunuz şaşkınlık vakasını anlatırsınız. Avcı amca bunu fazlasıyla komik bulur ve gülme krizine girer.
Anlattığınız hikâyenin karizmatik amcayı bu kadar güldürmesi sizin de hoşunuza gider, beraber gülüşür, şakayı süslersiniz. Sonra, karizmatik amca, şaşkınlık geçiren kişinin Mozart'ın bir eserinin bile ismini ezbere söyleyemeyeceğini
söyler ve yine gülme krizine girer.
Siz kulübe kabul edilmeniz hazzı ile bir taraftan gülmeye devam eder, bir taraftan da Neydi lan Mozart'ın eserlerinin isimleri
diye kazınırsınız.
Geçmiş olsun, avlandınız.
Avcı amcalardan korunmanın en kolay yolu bu amcalardan uzak durmaktır. Uzak duramıyor ama av da olmak istemiyorsanız, zayıf taraflarını gıdıklayıp onları etkisiz hale getirebilirsiniz.
Biraz izlerseniz fark edersiniz ki, bu amcalar hayatla aralarına bir mesafe koyarak yaşarlar. İnsancıl duyguları olmayan, adeta bir uzay gemisinden dünyayı seyrederek bilgi toplayan androidler gibidirler. Her şeyi bilirler ama hiç bir şeyin parçası değildirler. Bunu ortaya çıkardığınızda süngüleri düşer.
Mesela, Roma devrindeki çok zengin komutanın nasıl zengin olduğunu
anlatırken, araya girip bu zenginlik yanında halkın fakir olduğunu teyit ettirin. Ardından günümüzde de zenginlik ve fakirliğin kutuplaştığını ve zengin biri olarak bundan üzüntü duyup duymadığını
sorun.
Cevap veremeyecek, saçmalayacak, anlattığı konuya hızla geri dönmeye çalışacaktır. Israrla fikrini almaya çalışın ve konuyu olaylar karşısında duygusal tepkisinin ne olacağı
merkezinde tutun. Çok geçmeden süngüsü düşecek, sessizleşecektir.
Ben, tüm bunları nerden mi biliyorum? Zamanında epey avlandım da oradan.
Ne yapalım, bazen zaman kaybederek öğreniyorsun, bazen para kaybederek. Bazen de kafanı duvarlara vurarak.
Daha önceleri neredeydiniz?
İnsan ilişkilerini derinlemesine gözlemleyen ve kendi özgün fikirlerini geliştiren biri olduğunuzu düşünüyorum. Kaleminiz gittikçe açılıyor ve her yazınız bir öncekinden daha lezzetli oluyor. Keyifle okuyorum. Kaleminize sağlık.
Yasemin Özalp - 8 Aralık 2008 (20:43)
Bu tip insanlardan etrafımızda çok var. Bence artık çok şey bilmek ya da her konudan az buçuk anlamak marifet değil. Önemli olan bilgi sahibi olmaktan ziyade mevcut bilgisini pratik yaşamına dönüştürebilmedir. Bu olmadığı sürece o bilginizinde bir değeri yoktur, gereksiz yere beyninizde yer işgal etmektedir. Artık bilgiye ulaşmak çok kolay, bence bir kişide aranması gereken en önemli özellik güvenilirlik, dürüstlük vb ahlâkî değerler olmalıdır. Asıl bu değerler öne çıkarılmalıdır.
Necmi Demir - 2 Ocak 2010 (11:37)
Seyit Balkuv neler yazdı?
Aile AKP Ali Türkan Amerika Araba Aydın Beslenme Bilim Cem Karaca Cehalet CHP Cinsellik Çevre Çizgi Roman Çocuk Demokrasi Deprem Derkenar Devlet Dil Distopya Edebiyat Eğitim Ekonomi Erkek Fanatizm Felsefe Feminizm Gençlik Hayat Hayvanlar Hoyratlık Hukuk İnternet İslâm Kadın Kapitalizm Kedi Kemalizm Kent Kitap Kişilik Komplo Konut Kültür Kürtler Mavra Medya Mektup Meslek Militarizm Milliyetçilik Mizah Modernite Müzik Necdet Şen Nefret Nostalji Pazarlama Polemik Portreler Psikoloji Reklam Safsata Sağlık Sanat Savaş Sevgi Seyahat Sinema Siyaset Spor Şiir Tarih Teknoloji Telefon Televizyon Terör Toplum Tutunamayanlar Vicdan Yazmak Yalnızlık Yaşlılık Yergi Yoksulluk
Sitedeki içerik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası ile korunmaktadır. Yazılı izin olmadan kopyalanamaz, çoğaltılamaz, değiştirilemez, başka mecralarda kullanılamaz. Ancak, uzunluğu 200 kelimeyi geçmemek, yazar adı ve kaynak belirtmek ve bu sayfaya link vermek kaydıyla yazılardan alıntı yapılabilir.