Patronsuz Medya

Kötülüğü uzaklarda arama

Gandi Necdet - 13 Nisan 2014  


Neyin iyi neyin kötü olduğuna dair algılarımız, o güne kadar gördüğümüz, işittiğimiz ve özümsediğimiz her şeyin bileşkesidir aslında.

13 yıl önce katıldığım bir söyleşide "medya etiği" konusunda konuşurken, "o çürümede rol oynamamak adına yüksek bir yaşam standardı ve ayrıcalıklı camiaya dahil edilme lüksünü elimin tersiyle itip kendi isteğimle yoksulluğu seçtiğimi" söylediğimde, avukat adayı gençlerden birinin dayanamayıp, kınayan bir tavırla "hayatımda sizin kadar uçuk birini görmedim" dediğini hatırladım.

Diğerleri çaktırmadan uyukladığı ya da esnediği için, en azından o gencimizin söylediklerime kulak kabarttığını düşünmüş, buruk da olsa mutluluk duymuştum.

En "aydın" ya da "sağduyulu" bildiğimiz insanlarda bile -maddi ya da manevi- şiddeti aslında dolaylı yoldan da olsa onaylayan, hatta kutsayan tavırlar gördükçe, Cem Karaca'nın şarkısı geliyor aklıma:

"Biz görmedik sen görürsün, yavrum,
didişmeden geçen bir gün, mutlaka,
boşa harcandı benim yıllarım,
boşa geçen yıllarıma yanarım…"

Şiddetin en açık ve en maskeli halleriyle hep yanı başımızda, hep içimizde olduğunu anlatmaya çalışarak geçirdim yıllarımı. En yakınımda olan ve en halden anlar zannettiklerime bile hiç bir şey anlatamadığımı görüp görüp yanmakla geçti benim de yıllarım.

Kitlenin barbar eğilimlerine yatırım yapan kabile liderinin aldığı desteğe bakınca anlıyor zaten insan, medeniyet katarının kaç arpa boyu yol aldığını.

Yorumlar

Her fırsatı mutlaka kazanca çevirmek bizim kültürümüze de tipik batı söylemi olarak girdi ve "win win win" diye seğirtiyor çoğu kişi. İlkeler, duruş gibi şeyleri önemseyenler demode sanılıyor. Sadece öyle sanılıyor tabi.

Hülya Yalçın - 16 Nisan 2014 (11:56)

diYorum

 

Gandi Necdet ve onun gibiler neler yazdı?

66
Derkenar'da     Google'da   ARA