Patronsuz Medya

Tuzak

Kenan Özkaya - 27 Aralık 2002  


Eskiden her evde bir av tüfeği vardı. Karlı havalarda evin etrafındaki bahçelere tüneyen,bahçelerde zıp zıp zıplayan av kuşlarını avlamak bir gelenekti. Evimiz, dedeminkiyle yan yanaydı. Neredeyse bitişikti. İncir ağacının yanındaki hurma ağacı, ilk karın başlamasıyla kapkara tüylü "sığırcık" kuşlarıyla dolardı.

O eski evin tüfeği o zaman devreye girer ve tüfeğin ucundan çıkan saçmalar en az beş sığırcığı olduğu yerde cansız bırakırdı. Fazla ev yoktu çevrede. Kömür dumanları sığırcıkları zehirlemezdi. Fındık kabuğu dumanı sığırcıklara hafif gelirdi. O yüzden bahçemize doluşurlardı. Hele Bozilliler… Karatavuklar… Bozillilerin tin tin sıçrayarak ilistirin (kevgirin) iç kısmına yerleştirdiğim ekmek kırıntılarına doğru hızla ilerleyişini hiç unutamam.

* * *

Biraz sonra bozilli, ilistirin içine girecek ve ben pencerenin arkasından çubuğa bağlı ipi çekeceğim. Bozillinin kafası, ilistirin içinde, gövdesi ve kuyruğu dış kısmında kalacak. Çırpınıp duran "bozilli" ben evden çıkıp onu avuçlarımın içine alana kadar geçen zamanda kurtulup, uçup gidecek.

Öbek öbek yağan yoğun karın altında, siyah bir toprak görünene kadar eşeleyip yerleştirdiğim bu tuzak, unutamadığım anılarım arasındadır. Bu, canlılara kurduğum ilk ve son tuzaktı. Benimki bir oyundu. Şu an, insanları tuzağa düşürüp avlayan insan avcılarının yanında, benim ve benim yaştaki kişilerin o yaşlarda kurduğuna "tuzak" denilebilir miydi bilmiyorum.

Zaten artık ne bozilliler geliyor, ne de sığırcıklar… Çocuklarıma, bu kuşların fotoğraflarını gösterebiliyorum ancak hayvanlar ansiklopedisinden. Hem nesilleri tükendi, hem de hayvanların insanlara güveni kalmadı. Çünkü ortada gezen, dolaşan öyle tuzakçılar var ki… Kendi özgür ortamlarında yaşamak, kendi cinsleriyle dertleşmek daha keyifli geliyor kuşlara.

* * *

diYorum

 

Kenan Özkaya neler yazdı?

51
Derkenar'da     Google'da   ARA