Patronsuz Medya

Karikatürist ve Yazar Necdet Şen ile Söyleşi

Esi Taviloğlu - Kediler Gezegeni 2002  


"Bir hayvanı kucağına alıp şımartan herkes farkına varır: Yumuşacık, pelte bir karın, ıslak bir burun, avucunun içinde pıt pıt atan mini minnacık bir kalp, minnetle, sevgiyle bakan bir çift kehribar göz. Kendi dilini öğretir sana, seninkini anlamaya çalışır. İçimizdeki meleğin ağırlığını ölçen kuyumcu terazileridir onlar. Mini minnacık birer sevgi yumağı. Ve biz, fark etmeden yürür gideriz ayak altında dolanan bu yoksul tanrı elçilerinin uzağından."

Necdet Şen, bu cümlelerle anlatıyor dostlarımızı. Ve çizdiği birbirinden güzel kedi-köpek resimleriyle. İşte Necdet Şen'le söyleşi:

* * *

Gençliğinizin ilk yıllarında hayattan beklentileriniz nelerdi, ne kadarını gerçekleştirebildiniz?

Çocukluğumda çizgi romancı, pilot ya da mimar olmak istemiştim. Sonra sinema yönetmenliği ve şarkıcılık da arzularım arasına girdi. Umarım hepsi olur. Olmazsa da sağlık olsun. Yazarlık sonradan çıktı. Kendiliğinden.

Resimle ilgili bir eğitiminiz var mı? Çizim yeteneğinizi kendi çabalarınızla mı geliştirdiniz?

Tamamen kendi çabamın sonucu. Hiç bir akademik eğitim almadım. Çok çabaladığımı da söyleyemem aslında. O da kendiliğinden oldu.

Karikatürist kimliğiniz yanında yazar kimliğinizle de tanınıyorsunuz. Şimdiye kadar yayınlanmış kitaplarınızı bize tanıtabilir misiniz?

İlk iki kitabım 1981'de yayınlandı. İncecik şeylerdi. Adları Görev Her Şeyden Kutsaldır ve Güzellik Yarışması. İkisi de Hızlı Gazeteci'nin ilk iki öyküsüydü.

Sonra 1988'de Bacı, sonra da 1992'de Deja Vu ve Keloğlan çıktı. Onlar da Hızlı Gazeteci'nin Cumhuriyet'te yayınlanmış öyküleriydi.

Geçen yıl çizgi roman olmayan gezi kitabım Nereye? Yayınlandı. Hindistan, Nepal, Pakistan ve İran'a yaptığım seyahati ve o seyahat sırasındaki iç yolculuğumu anlatıyor.

Şu sıralar Hızlı Gazeteci, Parantez yayınlarından aylık dizi olarak çıkıyor.

Meslek hayatınızda hangi gazetelerde çalıştınız?

Başlıcaları Cumhuriyet, Hürriyet, Güneş, Gırgır, Fırt, Ses, Hey, Karagöz ansiklopedisi, Milliyet Çocuk ve diğerleri

Yeteri kadar okumaya önem vermeyen bir toplum olduğumuz kesin. Kitap okumayan insanları okumaya özendirme amacıyla, kitap ve yazarların reklamlarının yapılmasına nasıl bakıyorsunuz?

Kitabın tanıtımından daha doğal bir şey olamaz. Ama kitapları ve yazarı birer süpermarket nesnesine dönüştüren ve "çok satma" kavramını içeriğin önüne geçiren anlayıştan pek hazzetmiyorum.

"Derkenar" web sitenizin adı. Bu ismi ne düşünerek koydunuz, ne ifade ediyor- biraz açar mısınız?

Derkenar, bir sayfanın ya da yazının kenarına düşülen not anlamına geliyor. Farsça kökenli. Yazıp çizdiklerimin popüler kültürün dışında, ama onun kenarında, ona ilişkin olduğunu düşündüğümden, bu adı pek sevdim.

Yaklaşık bir yıl kadar önce, kediniz Melek Hanım, itlâf ekiplerince zehirlendiğinde, hayvan haklarının ihlâli ile ilgili ne tür girişimleriniz oldu?

Melek Hanım'ın zehirlendiğinden yüzde yüz emin değilim. Birisi tekmelemiş de olabilir. Hayvan hakları konusundaki girişimlerime gelince…

Kedinize "Melek Hanım" adını vermenizin özel bir nedeni var mıydı?

Evet. Bütün hayvanları "melek" olarak görüyorum. Onlar bizimle evren arasındaki köprü. Bir de, kedim bana sokaktan geldiğinde, dostum Yavuz Gökmen'i yitirmiştim. Melek Hanım, onu büyüten ve annesi sandığı büyük annesinin adıydı. Yazılarında sık sık adı geçerdi.

Şu anda baktığınız bir hayvanınız var mı?

Evet. Yeni kedimin adı henüz kesinleşmediyse de, "Mülayim" olacak gibi görünüyor. İnanılmaz derecede iyi huylu bir kedi. Kuyruğu porsuk gibi.

Son olarak; sokak hayvanlarının her şeye karşın ev hayvanlarına kıyasla daha özgür olduğunu düşünüyorum. Ne var ki onların bu özgürlüğünün bedeli çoğu kez açlık ve sefalet oluyor. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?

Senin gibi düşünüyorum. O nedenle, hayvanları eve almakla yetinmeyip sokaktakilere de kol kanat germek daha doğru olur kanaatindeyim.

diYorum

 

Esi Taviloğlu neler yazdı?

47
Derkenar'da     Google'da   ARA