Patronsuz Medya

Yarım kalan şeyler

Elif - 24 Haziran 2001  


Ne zaman ölürsek ölelim, mutlaka bir şeyleri yarım bırakırız giderken. Bu yarım kalanların en kötüsü, açıklanamayan veya açıklanmayan duygulardır.

Ne acıdır, elinizdeki fırsatları korkaklık duygusu yüzünden değerlendirememiş veya değerlendirmeyi hiç düşünmemiş olmak.

Yorumlar

İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor.
Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye lâyık görmediği için.
Düşünmekten korkuyor, sorumluluk gerektirdiği için.
Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.
Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için.
Yaşlanmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey veremediği için.
Ve ölmekten korkuyor, aslında yaşamayı bilmediği için.

W. Shakespeare

Özlem Gece - 2 Temmuz 2001

"Elinizdeki fırsatları korkaklık duygusu yüzünden değerlendirememiş veya değerlendirmeyi hiç düşünmemiş olmak" diye yazmışsın. Öbür tarafından baktığımda; belki de onun elinde fırsatlar vardı. Hepsini sana getirmiş, önüne bırakmak istemişti. Bir sinema biletiydi. Sen o filmi görmek istemedin. Yarım kaldınız, senin de katkınla.

Aym - 3 Temmuz 2001

Hiç bir şey için "Benimdir" deme
Sadece de ki: "Yanımdadır"
Çünkü ne altın, ne toprak, ne sevgili, ne hayat
Ne ölüm, ne huzur, ne de keder
Daima seninle kalmaz…

D. H. Lawrence

Galiba sahip olmak arzumuz ağır basıyor çoğu zaman. Sahip olamıyorsak, yarım bırakıp gitmeyi tercih ediyoruz. Söylesenize, size teslim olmadı diye kaç şeyi yarım bıraktınız?

(Şey kelimesini özellikle yazdım, bir iş de olabilir, insan da, hobi de, seçim ve yorum size kalmış; durun durun, hatta sadece aşk da olabilir; ayrıca ne fark eder ki:)

Janus - 5 Temmuz 2001

Ya yarım kalan aşklar? Sen onu ya da o seni çok severken bitiveren heyecan?

Başlayıp da bitiremediğim kitaplar? Bir hevesle yola koyulup yolun yarısında vazgeçmeler? Birlikte başlanıp da tek başına sürdürülmek zorunda kalınan gelecek hayalleri?

Lokmalar boğazıma takılıyor. Hayat bana bir ders vermeye çalışıyorum. Ama ders ne?

Umut Can Soyak - 18 Temmuz 2001

Merak edip dururum: Ölüm neyin karşıtıdır?

Hayatın mı doğumun mu?

Ben öldüğümde yarım kalacak olan nedir?

Derya Kızıltan - 18 Temmuz 2001

Yarım kalan değil, yarıda bıraktıklarımız demeliyiz. Zira ilki, dışımızdaki bir güç tarafından zorla yaptırılmış izlenimi uyandırıyor.

Bir başka nokta da; kime göre yarım? Yarım kalanı tanımlamak için, tamam olanın sınırlarını bilmemiz gerekmez mi? Herkes aynı bütünlükte mi yaşıyor ki genellemeler yapabiliyoruz? Aşklarını eşit(!) değerde yaşadıklarını söyleyenler, sakin kafayla bir daha düşünün derim.

Heyecanlar da biter elbet. İş, onların yerine daha iyisini bulup, kotarıp koyabilmekte…

Ortak hayâller de, ortaklık bozulduğunda bitiyor. Yarım kalmıyor yani. Bu hayâllere sarılıp kalsanız bile, hayâllerinizin hâlâ aynı şekilde sürdüğünü söyleyebilir misiniz? Bence imkânsız. Yaptığınız; inatla değişmiş olanı aynıymış gibi - dolayısıyla da yarım kalmış gibi - görmeye çalışmak. Ötesi değil.

Sonraa, bir sürü şey için, yarım bırakmaların sürü sepet nedeni olabilir. Ama düşünüyorum da, içimizde büyük enerjiler hissederek başladığımız her şeyi bir solukta bitirivermemizin sebebi, onların gerçekten yapmak istediğimiz şeyler olmasından kaynaklanıyor sanırım. Öyle değil mi?

İçimizdeki sesi dinlemeyi becerebildiğimiz, ve de onun dediklerini dikkate alıp hayata geçirebildiğimiz vakit, ne yarım bir şey kalacak hayatımızda, ne de pişmanlıklar yaşayacağız.

Hayatta hiç bir şey yoktur ki sonsuza kadar sürsün, ama en çok koyan da arkadaşlıkların bitişi olsa gerek…

Yanında olduğun ve bundan zevk aldığın, acısını paylaştığın ve çare olabilmek için didindiğin insanlar için bir anlamının olmadığını görmek her şeyin bitişinden çok daha kötü…

Ama belki de bazılarının son buluşması gerekir ki, yeni dünyalara merhaba diyebilelim…

Dostlukla…

Burcu - 25 Temmuz 2001

diYorum

 

57
Derkenar'da     Google'da   ARA