Patronsuz Medya

Gezginler Kulübü

Ayşe İmeryüz - 26 Şubat 2001  


Necdet Şen'in "Nereye" kitabında yolculuk tanımları vardı: "Seçkinleri buluşturan sosyal faaliyet" .

İki sene kadar önce, basından izliyorum, bir "Gezginler Kulübü" var. Dia gösterileri oluyor, konuklar oluyor. İyi bir yere benziyor dedim, ben de kendimce gezgin sayıyorum kendimi ya, bir gideyim dedim.

Birgün baktım, konuk İzzet Keribar. Hindistan konulu dia gösterisi. Oh dedim, bir taşla iki kuş. Ortağımı da ayarttım, aştık köprüyü, Cankurtaran'da bir yer. Bulduk derneği, eski bir binayı restore etmişler. Zaten mimarız da, hoşumuza gitti. Güzel olmuş allah için.

Girdik içeri, bir hanım buyur ediyor milleti. Oradaki konuya hakim Papyonlu Bey'in konuşmalarından anladık ki, bu hanım elimiz ayağımız, olmazsa olmaz, kızı ve oğlu ile derneğimiz için seferber olmuş. Papyonlu Bey de onun velinimeti, "aman efendim, siz nasıl uygun görürseniz efendim, emriniz olur efendim…" ne kadar da iyi, alçak gönüllü, aman lûtfedip onları muhatap almış, o hanım nasıl yapmaz şimdi gelenlere ıspanaklı börekleri. Tabi ki canla başla çalışacak, seferber olacak, ne lâzımsa yapacak.

Büyükçe bir odaya, duvar kenarlarına sıralanıp oturuyor gelenler. Meğer her defa kısaca herkes kendini tanıtırmış. Öyle bir adetleri varmış. Orta ya da ortanın üzerinde yaşta kişiler çoğunlukta, daha çoğu kadın olmak üzere. Herkes de birbirini tanıyor gibi. Gazetede gördüğümde "gelin hepiniz, paylaşalım gördüklerimizi, siz de gelin" gibi algılamıştım ama, yavaş yavaş baktım ki, oradaki insanlar hiç de öyle düşünüyora benzemiyor.

Sırayla Papyonlu Bey insanlara söz vermeye başladı.

"Ben efendim hasbelkader eşimin görevi sebebiyle müteaddit defalar yurt dışında bulundum. Eşim üniversitede, kongreler oluyor tabi, sık sık gid iyoruz. Çook ülkeler gördüm, şöyle seyyahım, böyle seyyahım."

"Ben çok kereler yurt dışında bulundum. Papillon Bey'in de bildiği gibi, (son gezimizde birlikte idik de öhöm, ne harikulade idi değil mi?) çok enteresan yerler gördüm."

"Ben gitiğim ülkelerin sayısını katiyen hatırlayamıyorum. Yüzlerle ifade edilebilir ancak. Papillon Bey de bilir."

"Eşim de, ben de çok severiz gezmeyi, çok ülkeler gördük birlikte. Tabii kongreler sırasında ben de boş durmadım. O toplantıda iken biz de eşlerle birlikte o ülkeyi iyice tanıdık. Ünlü yerlerini görerek, vaktimizi değerlendirdik."

Gitgide hava "Sizin burada ne işiniz var? Siz bizden misiniz?" gibi oldu. Bu arada tanıdık simalara alışkın olduğundan olsa gerek, beni oturduğum yerde göremedi, atladı Papillon Bey.

Sonra İzzet Keribar geldi. Dialara bir diyeceğim yok, neyse ki onları gördük. Sonra çaylar içildi vefakâr ve kadir bilir hanımefendinin ıspanaklı börekleri yenildi, karşılıklı iltifatlar edildi. Terasta bir dans gösterisi vardı, gerçekten hoştu. Ülkesini tam hatırlayamıyorum ama, dansçı çift galiba Rusya'dan idi. Neyse ki, burada ülkelerinden uzakta fakrü zaruret içinde iken, Papillon Bey onlara kol kanat germişti. Onun tavsiyesi ile gösterileri oluyordu. Tabii ki onlar da böyle bir günde bir gösteri yaparlardı, feda olsundu Papillon Bey'e. Hayırlı, alîcenap adam.

Arada derneğe üyelik şartlarını sorduk. En az 10 ülkeye gittiğimizi belgelememiz gerekiyor imiş. Nezaket gösterip söylemediler ama, galiba bir de Papillon Bey'den icazet almamız gerekiyordu.

İşte bu bir çift söz bana bunları hatırlattı. Yeni yazında Papillon Bey'in adını görünce yeniden hatırladım da, yazayım dedim.

diYorum

 

Ayşe İmeryüz neler yazdı?

56
Derkenar'da     Google'da   ARA