İnternette gezinirken karşıma çıktı; Hızlı Gazeteci
nin çizeri Necdet Şen'in bir yazısı… Seçim araya girdiği için mevzu yarım kalmıştı.
Hani, Başbakan Basın Müşaviri Ahmet Tezcan, İlhan Selçuk'a gönderdiği yazıda, Bir gazetecinin nasıl susturulacağı konusunda sizden daha mahir kim olabilir diye düşünüyorum; yıllar içinde yöneticisi olduğunuz gazeteden tasfiye ettiğiniz, sansürlediğiniz, susturduğunuz gazetecilerin sadece isimlerini alt alta yazacak olsalar bir küçük kitapçık halinde yayınlamak mümkün olabilirdi
demişti ya; ben de örnek olarak Aydın Engin'le İpek Çalışlar'ı göstermiştim.
Bilmediğim başka örnekler de var mış.
Necdet Şen…
Biliyorsunuz, Hızlı Gazeteci
bandı Hürriyet sayfalarında görünmeden önce Cumhuriyet'teydi. Şen, Hürriyet'ten kendi isteğiyle
ayrılmıştı.
Ertuğrul Özkök'ün bir yazısını hatırlıyorum; Necdet iki yıla yakın Hürriyet'te çalıştı
diyordu, Sonra hep birilerine takmaya başladı. Bir gün ayrılacağını söyledi. Alıp yemeğe götürdüm, ikna ettiğimi sandım. Üç beş gün sonra gelip, 'Ben artık tıkandım. İleri gidemiyorum 'dedi ve ayrıldı.
Meğer Cumhuriyet'ten kovulmuş.
İlhan Selçuk'un dahli var mı bunda, bilmiyorum.
Ne fark eder?
Sol gazeteler, Ekrem Dumanlı'nın altını çizdiği gibi, sadece milliyetçi
, muhafazakar
, sağcı
bilinen yazarlara değil, Necdet Şen gibi farklı düşünen, statüko karşıtı sosyalistlere de kapalı.
İşte Necdet Şen'in ağzından kovulma
öyküsü:
Özkök'ün gazetecilik tarzına, plaza basınına ve plaza binalarındaki insan ilişkilerine ilişkin çok ağır sayılabilecek eleştirilerde bulunmuştum.
Özkök gazetenin tek hakimiydi, bana ve eleştirilerime katlanmak zorunda değildi. Ama yine de o yayınlara hiç müdahale etmedi. Kırıldıysa da kendi içinde kırıldı, bunu bana yansıtmadı. Ben çekip gittikten sonra da geri getirmek için uğraştı.
Oysa bu tahammülün binde birini Cumhuriyet gazetesini yönetenlerde göremedim. Daha ilk eleştirimde Hızlı Gazeteci'yi yayından kaldırdılar. Hem de
Hızlı Gazeteci'yi geri isterizdiye telefonlar mektuplar yağdıran, gazetenin santralini günlerce kilitleyen okurahastalandı, tatile gittive benzeri yalanlar söyleyerek…Onlar, bir zamanlar Nazım Hikmet'e küfrettiklerini, Nazi partisini ve Hitler'i destekleyen yayın yaptıklarını inkâr edip sonradan solculuk taslayanlardır. Şimdiyse,
banka sermayesiyle Nazım'ın içini boşaltma yılında vaktiyle kalayladıkları şairin hatırasının meyvasını toplama peşindeler.Ne zaman ki paşalar darbe yaptı, onlar
Devrimci Ordudiye manşetler attılar. Amadevrimci orduonları da işkence köşklerine buyur edince üslûpları değişti.Onlar hem cuntalar kurup hem de
biz demokratızdiye demagoji yapanlardır.Onlar tanklar asfalta çıkıp da sol yamyassı edildiğinde hep birden sosyalizmden istifa edip bir gecede kemalist olanlardır.
Bir zamanlar zehir zemberek yazılar ve manşetlerle
faşistdiye damgaladıklarını şimdi patron ve müttefik olarak bağırlarına basanlardır.Eskiden
yobazdendiğinde, çember sakallı, takunyalı, eli tespihli bir adam gelirdi gözümün önüne.
Çağdaşdendiğinde de yakasında Atatürk rozetiyle dolaşan, Cumhuriyet bayramlarında Bağdat Caddesi'nde gövde gösterisi yapan alafranga birileri.Şimdi anlıyorum ki, ne yobazlık ne de çağdaşlık hiç bir cemaatin, dinin, partinin, ideolojinin, gazetenin tekelinde değil…
Yobaz, zihnini tek bir noktaya odaklamış, akıl hocasının her dediğini sorgusuz sualsiz doğru bulan ve kendisine gösterilen
düşmanları sorgusuz sualsizdüşmanbelleyen, o noktadan sonra da düşman saydıklarına karşı her türlü melâneti gönül rahatlığıyla yapabilen, empati ve merak kapısınıhaklılıkgibi bir gerekçeyle kapatmış olan kişiye denir.
Aile AKP Ali Türkan Amerika Araba Aydın Beslenme Bilim Cem Karaca Cehalet CHP Cinsellik Çevre Çizgi Roman Çocuk Demokrasi Deprem Derkenar Devlet Dil Distopya Edebiyat Eğitim Ekonomi Erkek Fanatizm Felsefe Feminizm Gençlik Hayat Hayvanlar Hoyratlık Hukuk İnternet İslâm Kadın Kapitalizm Kedi Kemalizm Kent Kitap Kişilik Komplo Konut Kültür Kürtler Mavra Medya Mektup Meslek Militarizm Milliyetçilik Mizah Modernite Müzik Necdet Şen Nefret Nostalji Pazarlama Polemik Portreler Psikoloji Reklam Safsata Sağlık Sanat Savaş Sevgi Seyahat Sinema Siyaset Spor Şiir Tarih Teknoloji Telefon Televizyon Terör Toplum Tutunamayanlar Vicdan Yazmak Yalnızlık Yaşlılık Yergi Yoksulluk
Sitedeki içerik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası ile korunmaktadır. Yazılı izin olmadan kopyalanamaz, çoğaltılamaz, değiştirilemez, başka mecralarda kullanılamaz. Ancak, uzunluğu 200 kelimeyi geçmemek, yazar adı ve kaynak belirtmek ve bu sayfaya link vermek kaydıyla yazılardan alıntı yapılabilir.